Fotoğraf : temsili Hazal
Lisedeki son senemi de bitirmiş, tüm o sarf ettiğim çabamın ödülünü de kendi kendime kazanmıştım. Küçüklüğümden beri tek hayalim kendi ayaklarımın üzerinde durabilmekti. Ve sanırım bu hayalimi gerçekleştirmek için bir adımım kaldı. Kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorsam özgür olmalıydım. Bu nedenle üniversite tercihlerimi yaparken farklı şehirlerdeki üniversiteleri yazmıştım. Anne ve babamdan uzaklaşırsam kendi kendime bir şeyler yapabileceğime inanıyordum.
Ben Hazal ve bu da benim hikayem...
Çocukluk arkadaşım , can dostum , sırdaşım ve en önemlisi de kardeşim dediğim Melisimle aynı tercihleri yapmıştık. Ve büyük gün bir hafta sonraydı. Yani yeni hayatım bir hafta sonra belli olacaktı. Ama küçük bir sorunumuz var... Tercihleri yaparken annem ve babam da yanımdaydı. Birlikte İstanbuldaki ve İstanbula yakın olan yerlerdeki üniversiteleri yazmıştık. Benim istediğim şey bu değildi ki. Ben kendi paramı kendim kazanmak , kimseye muhtaç olmamak istiyordum. Ama şu anda yapabilecek hiçbir şey yoktu.
Ben de kararımı verdim. Ve ailemle yapmış olduğum tercihleri yırtıp odamdaki küçük siyah çöp kutusuna basket attım. Normalde attığım basketler hiç girmez ama bu girmişti. Evet kesinlikle girmişti. Kendimi tutamayıp "Basket !" diye bağırdım. Normalde basketbol severim ama oynamayı değil , izlemeyi. Neden bilmiyorum ama bu böyle. Sanırım genelde atışlarımın girmediği için oynamaktan hoşlanmıyorum.
Bütün gün düşündüm. Ne yapabilirim ? Sırf ailem istiyor diye bunu kendime yapamazdım. Gerçi anne ve babama tercih etmiş olduğumuz yerleri istemediğimi de açık bir şekilde söylememiştim. Aslında korkuyordum. Evet onları üzmekten korkuyordum. Çünkü ailemle birbirimize çok bağlıyız. Şu zamana kadar ailem her şeyden bir adım önde gelirdi. Hala da öyle sanırım. Bu yüzden onlara açıkça farklı şehirlerdeki üniversiteleri istediğimi söyleyememiş olabilirim.
Ben böyle düşüncelerle boğuşurken uyuya kalmışım. Gözlerimi açtığımda karşımda Melis duruyordu. "Hadi kalk uykucu bizim tayfa bekliyor." deyince "O zaman beş dakika daha beklesinler." diye sitem ettim. "Hem sabah sabah ne bu ? öğleden sonraya ne oldu ?" diye de ekledim. Melis bir kahkaha patlattı. "Valla uyku aşkın olduğunu biliyordum Hazalcığım ama bu kadarı da biraz fazla olmadı mı sence ?" diye alaycı alaycı güldü. Daha fazla dayanamadım ve yataktan doğrularak "Neden gülüyorsun sen öyle kızıl bomba ne oldu ?" diye cevap verdim gülümseyerek. Artık uykum yoktu. Sağolsun Melis uyandırdığı için (!) "Canım senin saatten haberin yok anlaşılan." dedi gülerek. Hemen yastığımın altından telefonumu çıkardım ve saate baktım. Saat tam olarak on bir buçuktu. Birbirimize baktık ve saniyeler içinde kahkaha atmaya başladık. "Uykucusun işte kabul et. Hem boşuna sana uykucu sarışın demiyorum."
Çabucak üzerimi değiştirdim. Melis beni aşağıda bekliyordu. Melisin söylediğine göre bizim grupla acil bir toplantı yapmamız gerekiyormuş. Tam olarak altı kişiyiz. Dört kız iki erkek. Size hemen grup elemanlarını tanıtayım. Ben , Melis , Nazlı , Selin , Görkem ve Emre. Hepsini de çok seviyorum. Melis zaten kardeşim , benim için hepsinden ayrı.
Melisle birlikte grupla her zaman takıldığımız yer olan sitenin bizce hiç keşfedilmemiş bölümüne doğru yol aldık. Sadece apartmanlardan bir tanesinin arka tarafında bulunan etrafı ağaçlarla çevrili bir yer. Sonunda mekanımıza gelmiştik. Önceden burada hiçbir şey yoktu. Yani her yer çimenlikti. Ama biz el birliğiyle her şeyi hallettik. Sitede duran banklardan bir tanesini buraya taşıdık mesela. Salıncak kurduk , hamak kurduk. Selinin tabiriyle kendimize ortam yaptık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞAN GÜNEŞİM
Teen Fiction-Hayatımın dönüm noktası- Yeni bir hayat, yeni bir okul, yeni arkadaşlar, yeni aşklar ve yeni bir başlangıç için... Artık özgürüm ! İzmire gidiyorum. İşte bugün tam da bugün hayatımın dönüm noktası. Artık eskiler yok. Evet sanırım yeni hayatıma ha...