Bu Sefer

6 2 5
                                    

"Size diyorum ki yer altında başka bir yaşam olabilir. Sonunda hayatımızı adadığımız davamızda bir yerlere varabiliriz. Beni nasıl reddedersiniz!" Diye bağırdım. Artık sabrım taşmıştı. Tüm hayatımızı başka bir yaşam, başka bir dünya ve farklı canlılar var mı diye geçirmişken nasıl ellerinin tersiyle itebilirlerdi.

"Bak seni anlıyorum. Tamam mı? Ama buna sadece sen inanıyorsun. Biz bu davanın en başından beri inanmıyorduk. Sen bize bir şeyler anlattın. Ve o zaman için bize mantıklı gelmişti. Tekrar ediyorum o zaman için. Bu dava kapanalı neredeyse beş yıl oluyor. Ve beş yıl sonra bize çıkıp diyorsun ki yer altında başka bir dünya var. Buna inanmamızı bekleme bizden." Dedi Profesör Yaman. Sinirli bakışlarım hepsinin üzerinde gezindi. Hepsinin yüzündeki inanmamış ifadenin üstüne birde bana delirmişim gibi bakıyorlardı. Yavaş adımlarla Profesör Yaman'a yaklaşıp ellerimi oturduğu sandalyenin iki yanına koydum. oturduğu yere doğru yavaşça eğildim.

"Gerçekten bana hiçbir zaman inanmadın mı yaman? "Diye fısıldadım tınısında tehlike bulunan bir sesle." Peki bu dava için işini kaybetmeyi göze aldığın zamanda mı bana inanmamıştın? Hı?" Dediğimde yüzündeki değişimi an ve an gördüm. Kaşları çatıldı ve bana ölümcül bakışlar atmaya başladı.

"Sen gerçekten aklını kaçırmışsın! Bana ne dediğinin farkında mısın?" Diye yapmacık bir dehşetle bağırdığında bu sefer şaşırma sırası bendeydi. "Beni ne hakla tehdit edersin?"

"Tehdit mi? Ne tehdidi?" Dedim afallamış bir sesle. Neyden bahsediyordu?

"Beni ailemle tehdit edecek kadar aklını kaçırdığını fark etmemiştim. Gerçekten bir kliniğe kapatılmalısın!" Ne yaptığını idrak etmeye başladığımda sinirim tavan yaptı. Yakalarından tuttuğum gibi onu oturduğu sandalyeye yapıştırdım. Uyguladığım güçle birlikte sandalye arkaya doğru kayarken yüzümü yüzüne yaklaştırdım.

"Seni bitiririm. Yemin ederim bunu yaparım aşağılık herif!" diye bağırdığımda yumruğunu suratıma geçirdi. Burnumdan akan kanı hissettiğimde öfkem zirveye ulaşmıştı. Kendi yumruğumu onun ukala suratına indirdiğimde sandalye daha fazla baskıya dayanamayıp arkaya doğru savruldu. Yamanda onunla birlikte geriye doğru düşerken ben kapıdan dışarı çıkmıştım bile. Dışarı çıktığımda elimi boynuma götürüp kravatımı gevşettim.

Neden anlamıyorlardı? Yıllar sonra da olsa Yerin altında yaşam olduğunu kanıtlayan deliller vardı elimde. Neden açıklamama bile izin vermiyorlardı. Ben hayatımı buna adamıştım. Bunu öylece silip atamazlardı. Bu davanın peşini bırakmayacaktım. Hayır, bunu yapmayacaktım. Kim ne derse desin yerin altında bambaşka bir dünya ve yaşamın olduğuna dair inancım kırılmamıştı. Şimdi kendine bilim adamı diyen bir avuç korkaktan dolayı da bundan vazgeçmeyecektim.

Arabamı çalıştırıp evime doğru sürmeye başladım. Evime geldiğimde tuvalete gidip burnumdan akan kurumuş kanı temizledim. Mutfağa geçtiğimde kendime kahve yaptım ve bilgisayarımı açıp çalışmaya başladım. Beni anlayacak birileri olmalıydı. Benim korkak iş arkadaşlarım dışında kendini bu davaya adamış birileri illaki vardı. Tek sorun onları bulmaktaydı. Benim hayatımdı bu dava. Yaşama amacımdı. Ondan vazgeçemezdim.

. . .

Koridor da yürürken bana seslenilmesiyle arkamı döndüm.

"Profesör!" Bana seslenen kişi Yeğenim Damla idi. Kız kardeşim ve kocası, Damla çok küçükken bir araba kazasında ölmüşlerdi. O kazadan sağ çıkan tek kişi bir yaşındaki Damla idi. Anne ve babası öldükten sonra Damlaya ben bakmıştım. Ona baba olduğumu hissediyordum. Ama anne... Annesiz büyümüş biri olarak bunu bilmek canımı acıtsa da annesinin yerini kimse dolduramazdı. nefes nefese yanımda durduğunda ellerini dizlerine koyup soluklandıktan sonra gözlerinde heyecan parıltılarıyla bana baktı.

"Bir şey mi oldu Damla?" Diye sorduğumda kafasını sallayıp Ellerindeki kalın dosyanın sayfalarını karıştırdı. İstediği yeri bulunca dosyayı bana doğru çevirdi.

"Dayı şu bulduklarıma bak. Aynı bizim düşündüğümüz gibi. Bu teorimizi doğruluyor." Dediğinde gözlüğümü burnumun ucuna indirip kaşlarım çatılmış bir şekilde gösterdiği sayfayı incelemeye başladım. Gözlerim sayfada aşağı kaydıkça umutlarım bir kat daha artıyordu. Doğruydu. Teorim doğruydu. Saçma deyip burun kıvırdıkları teorim doğruydu.

Gözlerimi sayfadan çekip Damla'ya çevirdim. Damlanın gözlerindeki heyecan pırıltısının aynısının beş katının benim gözlerimde de oluştuğunu hissediyordum. Damlayla hevesli gözlerimiz buluştu. Bana gülümseyip kafasını salladı.

"Bu sefer olacak." Dediğinde sesindeki umut öyle baskındı ki... Ona aynı şekilde gülümseyip kollarımı ona sardım.

"Bu sefer olacak kızım." Dedim. Umut sadece onun sesinde değil benim sesimde de can bulmuştu. Bu sefer olacaktı...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 15, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yer Altındaki TehlikeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin