AİLE

69 6 19
                                    

Sabah yine Sıla'nın "Buse kalk!" diye bağırışlarıyla uyandım. Yataktan doğrulup gözlerimi açtığımda dağınık kısa saçlarım ve yorgun ela gözlerimle uyku sersemi bir şekilde Sıla'ya dik dik bakıyordum. Sıla ise yatağımın başına dikilmiş kısa boyu, uzun kahverengi saçları ve kehribar gözleriyle çoktan giyinmiş vaziyette yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Sıla işte, her zamanki gibi enerjik hali. Sıla kolumdan tutup kalkmamı istercesine beni çekiştiriyordu. Yataktan zar zor kalkarak banyoya ölü gibi yöneldim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümü giyindim ve Sılayla birlikte odadan çıktık. Kahvaltı yapmak için sohbet ederek yemek salonuna yöneldik. Tabii sıra her zamanki gibi uzundu. Ve o sırayı görünce yetimhanenin ne kadar kalabalık olduğu aklıma geldi. Yemeklerimizi aldıktan sonra bir masaya oturup yemeye başladık. Tam sohbete başlamıştık ki yemekhaneye Esma hocanın girmesiyle tüm yemekhaneye sessizlik çöktü. 

Esma hoca " Buse ve Sıla odama bekleniyorsunuz" dedi. Sıla ile birbirimize şaşkınlıkla baktık. Çünkü en son Esra hoca bizi odasına çağırdığında 12 yaşımızda kavga edip birbirimize saldırmıştık. 

Hızlıca kahvaltımızı bitirdikten sonra yemekhaneden alelacele çıktık. Esma hocanın kapısının önüne geldikten sonra duraksadık. Sılayla birbirimize tedirgin bakışlar attıktan sonra kapıya döndüm. Kapıyı hafifçe tıklattıktan sonra içeriden gelen "Gel" sesiyle içeri girdik. İçeride Esma hoca her zamanki gibi uzun kahverengi saçlarını tepeden topuz yapmış siyah ince gözlükleri ve yeşil sevecen gözlerle bize bakıyordu. Yanında ise otuzlu yaşlarında kızıl uzun ve örgülü saçlı  zeytin yeşili gözlü sıcakkanlı bir kadın bize gülümsüyordu.

Esma hoca "Gelin kızlar şöyle oturun" dedi ve bize işaret ettiği koltuklara oturduk. Esma hoca "Kızlar bu yanımdaki hanımefendi sizi evlat edinmek istiyor" dedi. Biz öylece yerimizde donakalmıştık.

Şoku ilk atlatan Sıla "Yani ikimizi de bu hanımefendi mi evlat edinmek istiyor?" dedi. Esma hoca "Evet ,Sıla . Tanıştırayım, bu hanımefendinin ismi Sevgi" 

Sevgi teyze "Evet kızlar tanıştığıma memnun oldum. Sen Sıla ve sen de Buse olmalısın."  dedi ve beni işaret etti. Ben "Evet benim" dedim. O sırada Sıla söze daldı "Acaba bizi ne zaman evlat edineceksiniz?".  Sevgi teyze de "Mümkünse bugün evlat edinmeyi düşünüyorum" dedi. Ben de "Ne, hemen mi?" deyince üçü de hafif şaşkın bir şekilde bana baktı. Ani çıkışım onlara fazla gelmiş olmalıydı. Sıla beni kolumdan tutup "Biz biraz konuşalım size haber veririz" dedi ve kolumu iyice kavrayıp beni odadan çıkardı. 

Sıla "Kızım bu çok güzel bir fırsat. Sonunda buradan kurtuluyoruz.". Ben "Tamam" dedim. "Ama Sıla,  Kerem'i bırakamayız." Sıla duraksadı. Kerem bizim yetimhanedeki diğer arkadaşımızdı.  Kerem 16 yaşında, uzun boylu, uzun  siyah saçlı,  siyah gözlü bir çocuktu. Sıla biraz bekledikten sonra umursamaz bir ifadeyle kapıyı çaldı ve içeri girdi. Ben de arkasından ilerledim.

Sıla "Biz kabul ediyoruz" dedi. Esma hoca yüzünde gülümseme ile "Tamamdır ben işlemleri başlatayım. Siz de bavullarınızı hazırlayın kızlar" dedi. Benim suratımda üzgüm bir ifadeyle Sıla ise neredeyse uçacak gibi odadan çıktık.

Yaklaşık bir saat sonra bavullarımızı hazırlamış ve herkesle vedalaşmıştık. Şimdi sıra Keremdeydi. 

Kerem "Buse seni çok özleyeceğim ve seni de Sıla" dedi. Ben " Ben de seni"  deyip Kerem'e kocaman sarıldım. Sılayla ikimiz hüngür hüngür ağlıyorduk. Sıla da "Ben seni özlemeyeceğim, suratsız" dedikten sonra ikimiz de kahkahalara boğulduk.  Esra hoca  araya girerek "Kızlar gitme vakti" deyince gözyaşlarımızı sildik. Sıla "Tamam geliyoruz" dedi ve Sevgi teyzeye yöneldik.

Sevgi teyze "Hadi gelin kızlar, araba bekliyor." dedi. Sevgi teyzeyi takip edip dışarı çıktık ve arabaya bindik.

                                                                                           *****

Yaklaşık yarım saat sonra eve gelmiştik. Sevgi teyze  bize "Kızlar  sizinle birini tanıştıracağım" dedi. Sıla ile  birlikte Sevgi teyzeyi takip ettik. Sevgi teyze bizi bir odaya getirdi. Odada Sevgi teyzenin yaşlarında siyah asker tıraşı saçlı koyu kahve gözlü bir adam vardı. Sevgi teyze "Kızlar bu benim eşim Burak" dedi. Burak amca "Selam kızlar. Sen sanırım Sılasın ve sen de Buse olmalısın" dedi. "Evet" dedik Sıla ile aynı anda. Sevgi teyze "Kızlar gelin sizi odanıza götüreyim. Odanıza yerleşin sonra da size evi gezdireyim" dedi. Başımızla onayladıktan sonra Sevgi teyze bizi odamıza kadar götürdü.

Odamıza yerleştikten sonra Sevgi teyze bize evi gezdirdi. Ev cidden çok güzeldi. Sonra bizi yemek odasına götürdü. Orada Burak amca oturuyordu. Burak amca "Kızlar acıkmışsınızdır, gelin yemek yiyin." dedi. Sıla "Tamam Burak." dedi. Burak amca "Bana amca diyebilirsiniz." dedi. Sıla  "Tamam Burak amca" dedikten sonra Sılayla yan yana oturduk. 

Sofraya oturduktan sonra ben normal bir şekilde yemek yerken Sıla ise ağzına yemekleri hayvanca ağzına tıkıyordu! Ben "Sıla hayvan gibi yeme kızım. Düzgün ye, ayıp" dedikten sonra Sıla gözlerini devirerek ağzını temizledi ve daha sakince yedi.

Bir süre sonra Sevgi teyze "Kızlar, bundan sonra soyadınız Yaldız. Adınızı soran olursa böyle söylersiniz. Yarın da zaten kimliklerinize böyle yazdırmaya gideceğiz" dedi. Sıla ile aynı anda "Tamam" dedik. Sonra Burak amca "Kızlar okullar 2 gün sonra açılıyor, sizi bir koleje yazdırdık. Eğitimi çok iyi, sporları da var." dedi. Bir anda başımı kaldırdım. Spor mu? 

"Okçuluk da var mı?" dedim. Burak amca "Var kızım" dediğinde neredeyse mutluluktan hayaya uçacaktım. Çünkü çok eskilerden beridir okçuluk hayalimdi. Çünkü bana hep havalı gelirdi. Sonuçta silah bunlar.

Sıla gizlice kulağıma "Kızım, bizi koleje yolluyorlar. Bu çok iyi ve de pahalı" dedi fısıldayarak. Başımı aşağı yukarı salladım. Evet, haklıydı. Kolejler çok pahalıydı.

Sıla "Burak amca, şey kolej biraz pahalı değil mi?" dedi. Ben de onun kulağına doğru eğilerek "Biraz mı hadi ama!" dedim fısıldayarak. İkimiz de sessizce kıkırdaştıktan sonra Burak amca "Kızlar her şey sizin için. Bak görün orayı çok seveceksiniz." dedi.

Sılayla birlikte yemeklerimizi yedikten sonra odalarımıza çıktık ve yatmaya hazırlanırken Sıla "Oha" diye bağırınca "N'oldu?" dedim. Sıla "Dolabını aç, görürsün" dedi. Anlam veremeyerek dolabımı açtım ve içindekileri görünce şok oldum. İçinde kısa bir beyaz gömlek ve kırmızı renkte kravat vardı. Yanında da kırmızı ve siyah çizgili biri diz altı biri diz üstü iki tane etek ve siyah kot pantolon  vardı. Sanırım bunlar okul formalarımızdı. Sıla "Bunlar hayatımda gördüğüm en güzel okul formaları" dedi şok içinde. "Gerçekten kolejde okuyacağımıza inanamıyorum" dedi. Başımı sallayarak onayladım.

                                                                                      **************

Selam. Kitabı ilk bölümü bu kadardı umarım beğenirsiniz. Yarın 2. bölümü yazacağım inşallah:)

Sırtımdaki BıçaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin