Bej pek de çalışkan biri sayılmazdı. Zeki miydi? Tartışılırdı. Sadece hayatta kalabilmek için dönemeye uyum sağlamış biriydi. Yaşadıkları dönemde ise herkes onun gibi sefalet içerisindeydi.
En azından alt dünyadakiler.
Üst dünya, dünyanın çekim kuvvetini ve ham maddelerini kullanan bir gemiydi. Oldukça büyük ve içerisinde milyonlarca insan bulunduran ikinci bir dünyaydı. Üst dünya bir cennetti. Yemekler, asla bitmeyen eğlenceler, onların işlerini yapan ai robotlar. Bu dönemi insanlığın zirvesi olarak adlandırma kibrine bile sahiplerdi.
Ancak alt dünya olduğu gibi kalmıştı. Terk edilmişlerdi. Ozon tabakası kalıcı olarak neredeyse yok edildikten sonra dünya cehennemden farksız olmuştu. İnsanların yemekleri yoktu. Hayatları yoktu. Hayatta kalabilmiş olanlar yer altındaki sığınaklara, çoğunlukla da lağımlara inşaat ettikleri şehirlerde yaşıyorlardı. Güneşe değmemek yeterli değildi. Üst dünyalı pezevenkler onları bu halde de rahat bırakmıyorlardı.
Nöbetçi robotlar her yerdeydi. Onları gördükleri anda öldürüyorlardı. Tıpkı bir böcek gibi. Bir fazlalık gibi. Bir de dalga geçer gibi her yere duyuru robotları doldurmuşlardı. Teslim olmaları isteniyordu. Teslim olunca ne oluyordu? Tabii ki de orada da öldürülüyorlardı.
Dünya hiç adil değildi. Böyle bir zamanda olan imkanlara göre şekillenenler hayatta kalabilirdi. Genel geçim kaynağı uyuşturucu ve yetistirilen sebzelerdi. Genelde patatesti bu. Bazıları ise daha kaliteli uv lambaları ile farklı entel sebzeler yetiştirebiliyorlardı. Lahana gibi.
Başka bir geçim kaynağı ise parça satıcılıgıydı. Bej de bu şekilde hayatta kalıyordu. Nöbetçi robotlar ve güneş tehlikesi varken kimse dışarı çıkıp üst dünyanın çöplerini karıştırmaya meraklı değildi. Bej gibi ölüme meydan okuyan gerizekalılar yapardı bu işi. Kendisi meraklısı olduğundan başta işine yarayan şeyleri alıyor, kalanlarını satıyordu. Bu parçalar ile insanlar kendi malzemelerini üretiyordu.
Bej bir lağım şehirde yaşıyordu. Ortalama 200 nüfuslu bir tanesiydi. İçeride tüneller ve yollar da vardı. Başka şehirlere seyahat etmek mümkündü. Bu lağımların zenginleri de bu yollarda hızla gidebilecek araçlara sahip olanlardı. Aldıkları parçalar ile yapıyorlardı.
Bej onlara çok meraklıydı. Ancak başını çok yükseğe dikmemesi gerektiğini biliyordu. Eroin yeter de artardı. Mutluluk da bir yanılgı değil miydi zaten?
Bej yaptığı lahana çorbasını içerken yerde ilerleyen robotu izliyordu. Bej robotlar ile ilgiliydi. Kendi kendine çok robot yapıp tamir etmişti. Bu robotu evcil hayvan niyetine yapmıştı. Köpek ile uğraşamazdı. Yine de ayağının altında bir şey gezinmesi hissini sevmişti. Gözü bir yandan da yeni bulduğu robotun üzerindeydi. Onunla ne yapacağını düşünüyordu.
Neredeyse kusursuzdu. Atılmış olmasının bir sebebi olmalıydı. Belki de yanlışlıkla atık rezervine düşmüştü? Bej çorba tabağını yatağına koydu ve ayaklandı. Kuru toprak ile kahverengileşmiş robota doğru eğildi. Saçları gerçekçiydi. Kaliteli bir tanesiydi. Onun boynunu eğdi ve seri numarasına baktı.
"Hmm... Birkaç nesil öncesinden olduğu kesin. Hizmet robotu olmalı. Ev yardımcısı falan mı ki?"
Bej, robotun boynundaki kapağı açtı ve tasarım kartını çıkarttı. Bunlar bir nevi reklam gibi bir şeydi. Firmalar robotların tanıtım dergisi gibi müşteriler için bunlardan koyarlardı. Kartı aldı ve yürüyüp sandalyesine çöktü. Bu kartlar neredeyse asla bozulmazdı. Herifler reklamları net olsun diye gebermeyen yazılımlar basıyordu bunlara.
Kartı okuturken monitörde birkaç kod çıktı. Bej alışık olduğu işlemleri tekrarladı ve geriye yaslandı.
"Hepimizin hayatı yalnız geçiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazen
Science FictionZamanımız değişti. Ari ırk ve üst dünyanın altında yaşayan insanlar kendilerine göre bir yaşam oluşturmuş, sistem robotları ve güneşten kaçarak hayatlarına devam ediyordu. Bej de bu alt dünyanın sakinlerinden, lahana sevenlerinden biriydi. Bej, norm...