Kore'nin en meşhur kedi parklarından birisi olan Goyangi Gongwon'da bulunuyordu tek başına Hoseok. Yere çömelmiş, etrafında dolanan kedilerin başlarını okşuyordu. Hepsi gencin güzelliğinden etkilenmiş olmalıydılar ki, kendilerini sevmesi için ona sürtünüyor, yalvarırcasına bakıyorlardı. Hoseok ise iyi niyetiyle hepsine yetişmeye çalışıyordu kendince. Bütün bu olanları, az önceki konuşmaları unutmuş gibi görünüyordu. İşine oldukça dalmışken aniden omzunda hissettiği baskıyla yerinde sıçradı. O irkildiği için etrafındaki birkaç kedi de kaçıvermişti oraya buraya. Genç beden başını omzu üzerinden arkaya çevirdiğinde kendisine tatlı tatlı bakan bir çift göz ile karşılaştı. Bu Jungkook'tu. Gelmişti.
Bir anlığına neden onun buraya geldiğini sorguladı, bütün mesajları unutmuş gibi görünüyordu. Sebebini anımsadığında hızlıca yerinden kalkarak kendinden biraz uzunca duran küçüğüne döndü. Paniklemişti, yazışmak gerçek hayatta konuşmaktan daha kolaydı ve şimdiye kadar bütün her şeyi mesajlarla tamamlamışlardı. Mesela Jungkook mesajlarıyla bahsetmişti hislerinden, Hoseok ise mesajlarıyla reddetmişti onu. Onları yakınlaştıran şey geçirdikleri gece olsa dahi uzaklaştıran şey de yine mesajlar olmuştu. İkisi de boş lakin bir o kadar dolu bir biçimde birbirlerinin gözlerini seyrederken Hoseok büyüklük yaparak bir konuşma başlangıcı yapması gerektiğini düşündü ve boğazını temizleyerek en alakasız yerden lafa daldı. "Kediler çok şirin, değil mi?"
"Hyung..." dediğinde titredi yerinde. Küçüğünün bakışları, ses tonu o kadar çaresiz görünüyordu ki kedilerden daha önemli meseleleri olduğunu kanıtlıyordu. Yutkunarak başını eğdi. Ne yapması gerektiğinden emin değildi. Şu an onu yanaklarından tutup kendine çekebilir ve derin bir öpüşme başlatabilir veya olanlar hakkında düzgünce konuşmalarını sağlayabilirdi. Ancak onun iki seçeneğe de yetecek cesareti yoktu.
Çenesine sarılan eller ile başı kendinden habersiz bir şekilde kalktı. Jungkook'un gözünden süzülen yaşı gördüğünde o damla içinden akıp gitti. Biricik bebeğinin ağlamasını görmek içini sızlatıyordu. Ancak o hiçbir şey söylemiyordu, yalnızca dolu gözleriyle bütün acılarını akıtıyordu. Şu an konuşmak ya da öpüşmek yerine kalplerinin birbirine karışmasına izin vermeleri gerekiyordu belki de.
Kollarını bir anda kendisinden uzun bedenin beline sardı Hoseok. Başını boynuna gömerek kokusunu içli içli çekti; sanki aklına kazımak ve unutmamak istiyordu bu kokuyu, her yerde hissetmek istiyordu. Jungkook bir anlığına afallasa da o da sarıldı büyüğüne. Konuşmuyordu ikisi de, bedenlerinin büyük bir özlemle birbirini sarışını hissediyorlardı. Belki de bu sarış esasında bir şeyleri getirir, sonunda bir araya getirirdi iki genci.
~💦🤍🧡💦~
Bunlar harici toplam 354 kelime.
Çok kısa ve karışık bir bölüm olduğunun farkındayım, fic bir anda duygusal oldu falan filan. Oraları toparlayacağım ben, siz relax.
Ayrıca Hoseok'un neden bir anda triplendiğini de anlarsınız, anlatırım ben size. (Daha ben anlamadım ama şşt)
Oy sınırı: 5
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Some Secrets to Keep | Hopekook
FanficJungkook her yeni bir gün biricik hyung'u hakkında yeni şeyler öğreniyordu.