1.Rüya

297 85 63
                                    

~İnsan kendi içinde gerçekten ölen bir insan ile birlikte ölebilir mi? Ben öldüm ve ruhumda defalarca öldü...~

Koşuyordum hem de öyle hızlı koşuyordum ki bilmediğim yollara,kimsesizliğe ve bilinmezliğe...
Orman yolundan uzaklaşmaya başlarken sarmaşıklara takılıp düşmem ile birlikte bileğimde çok şiddetli bir ağrı hissedip elimi bileğime uzattığımda bileğimde sembole benzer tuhaf bir şey oluşmuştu.
Ya da ay ışığında duyduğum acı ile birlikte ben öyle zannediyordum.
Zorlukla ayağa kalkmaya çalışırken köpek seslerinin yok olmaya başladığını anladım.

Yavaş yavaş yürüdükten sonra biraz ilerleyip adımlarımı hızlandırdım ve sendeleye sendeleye ormanın ortasındaki caddeye çıkmayı başardım.

Cadde ormanın ortasından uzayıp gidiyordu.
Ben caddede sonunu bilmediğim uçsuz bucaksız yerlere yürürken havanın daha da koyulaştığını ve kötüleştiğini fark ettim.
Yağmur gittikçe şiddetini daha fazla arttırmıştı.

Nefes nefese kaldığımda durup soluklandığım sırada buradan bu gece kurtulamayacağımı anladım.

Evet ben bu sefer gerçekten kaybolmuştum.

Sırılsıklam olmuştum böyle bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında.
En sonunda dayanamayıp kendimi ıslak olan asfaltın üzerine sırt üstü bırakıp ölmeyi diledim.

Yağmur damlaları annemin akan göz yaşı gibi yüzüme akıyordu.
...
Saatin kaç olduğuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu.Baya zamandır bu ormanın içindeydim.
Zaten kendime yakıştıramadığim yani bana ait olmayan bu hayatımın sonunu bu yağmurun altında bekliyordum.

"Özür dilerim anne pes ediyorum."diye sessizce kendi kendime konuşurken yağmur damlaları akmaya başlayan göz yaşılarıma karışmaya başladı.

Anneme yaşamak için ve asla pes etmeyeceğime dair söz vermiştim ama artık dayanamıyorum kalbimdeki sızıya ve sırtımdaki ağırlığa...
Kaldıramıyordum artık.

Acılarımla,mutsuzluklarımla ve hayal kırıklıklarımla kamburlaşmıştım ve bu bana artık çok ağır geliyordu.

Sekiz yaşımda ne bilebilirdim ki bu kadar ağır olacağını...
Annem benim yüzümden ölmüştü ve ben artık kaldıramıyordum.
...

Saatlerce öylece sırt üstü bekledim ve artık kendim için bile değilse annem ve beni evde bekleyen anneannem için ayağa kalkmalıydım.

Doğrulduğumda üzerime doğru hızla ve hırıltılı sesler çıkararak bir köpeğin beni öldüresiye parçalamak istercesine üzerime doğru geldiğini gördüm.

Evet en büyük korkularım yani geçmişim gözlerimde ve hafızamda belirmeye başladı.

Hafızamda birden fazla köpeğin bana ceza olması içi üzerime salınması...

Bana doğru hızla ilerleyen köpeğin yüzündeki ifade beni dehşete düşürmüştü ve bana sanki hatırlamak istemediğim yüzü hatırlatıyordu.

Köpek giderek bana daha fazla yaklaşıyordu.
Tam beni parçalamak istercesine üzerime atlayacakken korkuyla uyandım.
Ben korkuyla etrafıma bakarken evimde odamın içinde olduğumu fark ettim.
Güneşin ilk ışıkları odamı aydınlatmaya başlamıştı.

"Ne yani hepsi bir kâbus muydu?
Çok gerçekti kâbus olamayacak kadar."

Elimi yüzüme götürdüğümde kâbusun etkisiyle çok terlediğimi fark ettim.

Baş ucumdaki komidinin üzerinden sürahiyi alıp boş bardağa doldurup içmeye başladım.O kadar susamıştım ki sanki suyu içerken boğazımı yakıyordu.
Bardağı komidinin üzerine bırakıp öylece yeri seyretmeye başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YER ALTI MAHZENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin