{Davet gecesi}
(Jungkook)
Birkaç saat önce herkesin toplanıp paha biçilemez nitelikteki nadide parçaları kıyasıya kapışarak satın aldıkları müzayedede sıranın Taehyung'a gelmesini bekliyordum. Asillerin, modernist kişiliklerin ve klasik halk kesiminin harmanlandığı bu etkinlik aslında insanları bir araya getirmekle çok iyi yapmıştı. Farklı kültürlerin, inançların, hayatların insanları hep bir araya gelmiş ve tek bir ürünü elde etmek için rekabete girmişti.
Kültür merkezinin konferans salonunda düzenlenen bu müzayede yeni yılın ilk etkinliği olmuştu. Çoğu ülkeden teklif alarak buraya gelen sanatçılar şahsi eserlerini sergiliyor ve satışa sunuyorlardı. Piyasa fiyatının üzerinde bir meblağ ile ilk adım atılıyor sonrasını da konuklara bırakıyorlardı. Müşteri olarak gelen konukların yanı sıra eserleri görme şansına sahip olan izleyiciler de bulunuyordu tabii.
Birkaç ülkeyi temsilen gelen sanatçılar ve iş insanları ürettikleri ürünleri gözler önüne seriyorlardı. Kimi parça daha önce hiç görülmemişti hatta benzerinin sektörde geliştirilmemiş olduğu da dile getiriliyordu. Bazı satıcılar "antika" değerinde olan, nesilden nesile saklanan parçalarını satışa çıkarmıştı. Bazıları da yaptığı işin bir parçası olan eserini kendini ünlendirmek amacıyla buraya getirip yüksek fiyata satmayı kafaya koymuştu.
Konferans salonuna göz gezdirdiğimde ilk başta bir tiyatro alanındaymışım gibi hissetmiştim. Konuşma yapılacak, gösteri sergilenilecek büyüklükte olan bir sahne bulunuyordu en önde. Bu sahne, yerden yarım metre yükseldiğindeydi ve siyah perdelerin arka fon olarak kullanıldığı bir yerdi.
Sahnenin hemen sol kısmında duran satış danışmanı kürsüye çıkıp konuşmasını yapmıştı. Güzel bir seslenişle etkinliği başlatıp müşterilerin sessizliğini sağladıktan sonra hemen ilk ürünü satışa çıkarmıştı. Çini sanatı üzerine yoğunlaşan bir seramikçinin elleriyle yaptığı vazonun satış fiyatı kulaklara doluştuğunda hemen teklifler de başlamıştı tabii.
Birkaç dakikalık tekliflerin sonunda yüksek bir teklifle yeni sahibini bulan vazo sahneden dikkatlice indirildi. Yerine ise 1990 yılından kalma bir heykeltıraş eseri sahneye çıkarıldı. Eserin insanlara gösterimi yapıldığı gibi hemen sesler yükseliverdi. Yanındaki tanışı ile sohbete giren insanlar eseri hemen teklif yağmuruna tuttular.
Dakikalarca bu tarz eserler, antika ürünler ve lüks tekstil markalarının kıyafetleri sahnede sergilendi. Bir benzerinin olmadığı bu eserler insanların rekabete girmesini ve işin çığırından çıkmasını sağlamıştı. Hız kesmeden teklifler geliyor, fiyatlar sürekli artıyor ve ürünler satılıyordu. Takı, aksesuar ve mücevher tarzı ürünlerin canlı mankenleri siyah perdenin arkasında kurulan kamera sistemiyle müşterilere yansıtılıyordu. Büyük ekrana aktarılan resimler sayesinde ürünlerin insan vücudunda nasıl durduğunu çok net bir şekilde görebiliyorduk. Ayrıca üründe sahneye çıkartılıp herkesin gözü önünde sergileniyordu.
Bugün buraya gelmemin asıl amacı Taehyung'un takacağı mücevherlere en yüksek teklifi verip onları satın almak istememdi. Aslında bunu yapmama hiç gerek yoktu çünkü Taehyung bu durumu pek umursuyor gibi değildi. Yıllar önce gençliğinde vakit geçirdiği ve biraz fazla samimi olduğu ama bir anda çekip gitmesiyle bağının koptuğu o eski arkadaşına yardım etmek için buradaydı sadece.
İkisinin arasında geçen o ilişkiyi bana anlatmaktansa saklayan Taehyung'un haberi olmadan bu etkinliğe katılmıştım, amacım eski arkadaşı olan Merlin'in onun üzerine gidip gitmeyeceğini görmekti. Öte yandan biraz da kıskançlığım devreye girdiği için vücudunda sergilenecek o takıların başka birisinin tenine değeceğinden korkmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hu Hu? |taekook ✓
Fanfiction"Bir baharda gelip bin bahar yaşattın gözlerinle." İntihar denemelerinin başarısızlığından kendini dünyadan soyutlayan Jungkook'a, yiyip içip hayatını yaşayan bir başkasına platonik Taehyung komşu olur. "Şey su borum patlamış da sende kalsam bu ge...