'Herşey çok kötüydü. Ailem beni bıraktığından beri... O gün 7 yaşımda, Küçük bi kız çocuğu idim. Herşey çok güzel gidiyor derken olanlar... Ormana kaçtım ve sadece orda dereyi izleyerek ağladım. O beni buldu, yaşadığımı ve nefes aldığımı hissettim.'
O benim...
(Yazarın anlatımıyla...)
"Gece!" Diye seslendi yağız. Gece ona doğru dönüp baktı ve yağız'ın kucağında bi bebek vardı. Gece hemen kalkıp yağız'ın kucağından bebeği aldı. Bi çocuk çocuğa bakabilir miydi?
Bebek ağlıyordu, belliki açtı ve zayıftı. En fazla 6 aylık olmalıydı. Gece Yağız'a "Nerden buldun bu minnoşu?" Diye sordu. Yağız o anda birşey fark etti...Bebek ağlıyordu fakat sesi çıkmıyordu...
"Ağlıyor... Neden sesi çıkmıyor?" Diye sordu yağız.
"Belki konuşamadığı içindir?"
"Akıllım konuşmayla alakası yok bunun, Bence dilsiz..."
"Adı ne olsun?" Diye sordu Gece konuyu değiştirmek istermiş gibi.
" Erva olsun" dedi Yağız.
O güzel kızın adı Erva oldu böylece... Gece 9 yaşında ona Anne, Yağız 13 yaşında ona baba oldu.
(Gece'nin anlatımıyla...)
O gün Erna bana anne olduğumu, o yaşta anne olduğumu hissettirdi. O bebeğe nasıl baktım bilmiyorum ama büyüdü. Benimle, Yağız'la büyüdü. Bana anne dedi, halbuki annesi ben değildim...
Yağız ben bunları düşünürken yanıma oturdu. "Naber Gece kadın" dedi gülerek. Yüzümde silik bi gülümseme ile ona sarıldım. O gün ilk defa ona sarıldım. Afalladı ama oda bana sarıldı. "Sen iyi misin gece?" Diye sordu. "Değilim hiç iyi değilim" dedim ağlayarak. "Noldu anlat bana..." dedi "Erva... Ailesi onu arıyor. Onu bırakmak istemiyorum Yağız lütfen birşey yap!" Yağız'ın gözleri büyüdü. Beni hafifçe itip telefonunu aldı İnternete girdiği an Erva'nın kayıp ilanlarıyla doluydu. Erva'nın adı Erva değildi. Yağız şoka girmiş, bildiği bütün küfürleri sıralarken ben ise Erva'nın yanına gitmiş ona sarılıp olanları anlatmıştım.
Erva elindeki kağıda " Sen benim annem değilsin..." yazdı. Daha fazla ağlamaya başladım. Yağız sesimi duymuş olucak ki yanıma geldi bana ikinci defa sarıldı... Erva bize bakıp kıkırdayarak uzaklaştı. Yağız bana bakıp gülümsedi. Utanmıştım. Aşık mı oluyordum?(Yağız'ın anlatımıyla...)
O gün nasıl olduysa sakinleşmemi Gece sağlamıştı. Ona sarılmıştım. Ben bunu nasıl yapmıştım hala aklım almıyor. O günün ertesi günü -yani bugün- Gece kucağımda uyuya kalmış ben ise sanki sarhoş gibi beynimi dinlemeyerek bütün gece onu izlemiştim. Gece uyandığı an geri çekildi. Kıpkırmızı olmuştu. Gülümsedim, o ise kalkıp gölün tarafına doğru uzaklaştı. Erva neredeydi bilmiyorduk ama ormanda olduğu kesindi. Çünkü bu ormandan çıkış yoktur. Kendi kendime mırıldanarak Gece'nin yanına gittim, yanına oturdum. "Yağız..." dedi boğuk bi sesle. Ona baktım ve cevap beklediğimi anlar gibi devam etti. "Ben... Özür dilerim. Yani dün gece için nasıl oldu bilmi-" sözünü keserek "Özür dilemene gerek yok Gece. Aksine benim teşekkür etmem gerekiyor." Gece afalladı. "Neden teşekkür edesin ki?" Diye sordu "Beni sakinleştirdiğin ve sevgiyi tatmama yardımcı olduğun icin." Dedim. Birşey demedi. Cebime uzanıp sigara paketini çıkardı. İçinden bir tane alıp dudaklarının arasına koyup yaktı. "Gece sen sigara içmezdin?" Dedim. "Şuan içmek istiyorum." Dedi, sanki ağlıyor gibiydi. Dudaklarının arasından sigarayı alıp göle attım. Yine pakete uzandı,paketi diğer yanıma almıştım. Onu kendime çekip sarıldım. Aşık mı oluyordum? O sırada Erva yanımıza geldi. Gülerek "Oo noluyo?" Dedi işaret dili ile.Onu o anda fark ettim. Gece hemen geri çekilip "birşey olmuyo, hem sen işine baksana be!" Dedi. Erva'nın sessiz kahkahaları ormanda yankılanamazken, ben ise gözümü geceden alamıyordum. Erva gülmeyi bırakıp bana asıl ailesi ile ilgili sorular sormaya başlayınca aklımı başıma toplayıp Erva'nın sorularını cevapladım...