3.

3 1 0
                                    


Someone like you
🍀

...

Jeon jungkook daha yirmi üç yaşında güzel sanatlar bölümü dördüncü sınıf öğrencisiydi. Şuan yanında oturan adama kitlenen bakışları, esmer adamı korkutsa da bakışların sahibi büyülenmişti. Yirmilerinin sonlarına yakın, delicesine güzel yüz hatlarına sahip bu adam onu gördüğü ilk anda takılı kalmasına yetmişti. Farklı hissettirmişti. Genç yüreği daha önce hissetmediği yabancı duyguya ev sahipliği yaparken her ne kadar abisi bildiği arkadaşları onunla alay etse de içinde bulundukları an sanıldığından da büyük anlamlarla doluydu. Bu adamı daha önce de görmüştü, hatırlıyordu. Zaten unutulacak gibi değildi ki yüzü. Şaheser gibi yüz hatları daha kaç kişinin aklına böylesine kazınmıştı; kemikli elleri hangi sanat eserlerine can vermişti ya da ince uzun parmakları ustaca tuttuğu fırçalarla tuvallere ne darbeler indirmişti kim bilir? Koyu siyah, hafif uzattığı permalı saçlarıyla aklında takılı kaldığı gibiydi. Dünya ne küçüktü ki şimdi yanındaki koltukta oturuyor, tıpkı ona baktığı gibi kendisi de Jungkook'a bakıyordu. Bu yüzden her saniye Jeon'un kulakları daha çok yanıyordu. Bir anda gelen cesaretle elini uzattı öne. "Baştan başlayalım, ben Jeon Jungkook. Memnun oldum." Başta adam şaşırıp tepkisiz kalınca genç olan yaptığından pişman olmaya başlamışken öne uzattığı elinde oluşan baskıyla kaşları havalandı. "Başlayalım bakalım, Kim Thedore. Bende memnun oldum genç adam." Sert ifadesi kırılıp adının Thedore olduğunu öğrendiği adam az da olsa gülümseyince Jungkook'un yüzünde büyük bir gülümseme yer aldı. 

Kim Thedore, seni kesinlikle bir yerlerden tanıyorum yakışıklı yüz.

"Kore de mi yaşıyorsun?" İkinci bir şok! Her ne kadar mimikleri konuşmaya meraklı olmadığını haykırsa da soru sormaya yeltenişi Jungkook'u dumura uğrattı. Saçmalamaya çok meyilli iradesini hemen toparlayıp evet anlamında kafasını salladı. Salak evet desene! "Peki ya siz?" Sorduğu soruyla aniden sırtını dikleştirmesi adamın dikkatinden kaçmasa da heyecanına verdi. Gerçi niye heyecanlanıyordu onu da anlamış değildi ama... "Osaka'da yaşıyordum. Ama yerimi yadırgadım sanırım, geçen ay Kore'ye geri döndüm."  Genç olan cevap niteliğinde başını salladı. Zaten esmer olanın tam olarak nereli olduğunu söylemek zordu. Asyalıydı fakat Batıya kaçan yüz hatları biraz şaşırtıcıydı. İsminden de melez olsa gerekti. Durmadan onu incelemek, bakışlarını hep üzerinde tutmak istese de sapık gibi görüneceğinden eminde Jungkook. Konuyu dağıtmak için gözlerini kaçırmaya başladığı sırada uçağın anons sesi her yerde çınlayınca hiçbir şey demeden koltuğuna gömüldü. Arada bir de çaprazındaki hyunglarına kaş göz yapmayı ihmal etmiyordu. Tabiki adama hyunglarıyla alakalı yalan söylememişti ama o an gruba bunu yazmak çok cazip gelmiş olacak ki kendini tutamamıştı. Şimdiyse ona deli misin bakışları atan hyunglarıyla her göz göze gelişinde gülmemek için kendini tutuyordu.

Kim Thedore gizli gizli yanındaki bu değişik çocuğa bakıyordu. İnanılmaz tanıdıktı. Tavşan dişleri, ufak bir at kuyruğu yaptığı dalgalı saçları ve bedenini saran bol kıyafetleriyle gerçekten iyi görünüyordu. Az önceki nefessiz kalma anlarını düşündükçe biraz tırssa da aslında tatlı biriydi. Ama hareketleri, garipti. Gülünce kısılan gözleri ve kırışan burnuyla çok sevimli görünüyordu. O bunları düşünürken içecek servisi yapan hostesle konuşmaya çalışan jungkooka baktı. O an gözüne takılan şeyle durdu. Gözlerinin kilitlendiği ince bileğe baktı uzunca.
Tamamen dövmeyle kaplı sağ kolundaki bilekliğe.

Küçücük bir kaplan figürünün bulunduğu sıradan ince bir iplik parçasına.

Yaşadığı duygu yoğunluğu tarif edilmeksizin hemen gömleğinin sol kolunu kıvırmaya başladı. Bu hızlı hareketlenme Jungkook'un da dikkatini çekmiş olacaktı ki hosteste olan dikkatini yanındaki adama çevirdi. Ne yapıyordu ve neydi bu telaş? Anlamaya çalışırken olan biteni gözler önüne serilen bilekliği farketti.

Kendisininkine benzeyen kahverengi iplik.
Aynısının kendi bileğinde de olduğu, ortasında ufak bir tavşan bulunan bileklik. 

Şans eseri karşılaştığı, bir dönem hayatında bulunan ve bir anda ortadan kaybolan öğretmeninin hediyesi, asla kolundan çıkarmadığı şans bilekliği.

Bu ne demekti şimdi?
Kim Thedore tanıdık biri miydi?

—————

Herkese selam! Bakalım hoşunuza gidecek mi bu bölüm🌌 keyifli okumalarrr



Herkese selam! Bakalım hoşunuza gidecek mi bu bölüm🌌 keyifli okumalarrr

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
C'est la vie| TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin