(Yorum yaparsanız çok mutlu olurum, yorumlarınızın moral kaynağım olduğunu bilmenizi isterim~.~)
İyi Okumalar
-
Geçmiş Zaman; Yazarın Anlatımından: Tepedeki Evde İkinci Hafta-
Yüksek bir ağlama sesi gecenin depderenin sessizliğini keskin bir bıçakla kesmişcesine bölerken, yataktan uyku sersemliği ile kalktı Doyoung. Odasının kapısını hafif bir gıcırdama ile açtıktan sonra çaprazında kalan ve koridorun sonunda ki odadan durmadan duyulan ağlama sesini dinledi bir kaç saniye. Gözlerini ilk açtığında rüya sanmıştı ancak hayır, gerçekti. Katarina ağlıyordu.
Çıplak ayakları soğuk tahta parkeye değerken ürperse de ikizlerin odasına ilerledi ve kapıyı açarak içeriye girdi. Gördüğü ilk şey yatakta oturur vaziyette etrafına şaşkın şaşkın bakan Mark'ın kendisine dönen bakışları oldu. Sonrasında sağ tarafa baktığında tıpkı ikizi gibi yatakta oturan ancak durmadan ağlayan Katarina'yı gördü.
"Katie," dedi uysal bir sesle, "neden ağlıyorsun abicim?" sorusuna karşı Katarina iç çekerek baktı abisine. O kadar masum duruyordu ki o an Doyoung kendine hakim olamadan ufacık bir şekilde gülümserken buldu kendisini. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu peluş oyuncağı, ter ve gözyaşından dolayı yüzüne yapışan kuzguni saç tutamları, durmadan akan gözyaşlarının arasında yardım dilenir gibi bakan gözleri ile Katarina çok masum duruyordu.
"Abi, yine geldi." dedi iç çekişlerinin arasından, "eğri boyunlu kadın yine geldi odamıza." Doyoung o an ne diyeceğini bilemedi çünkü kendisi de o zamanlar kabuslara inanan ve onlardan korkan bir çocuk sayılırdı. Ancak sonra kardeşinin yatağına otururken onun abisi olduğu aklına geldi.
Doyoung, her zaman mantığını çalıştıran ve mantığı ile düşünen bir çocuk olmuştu. En büyük kardeş olamın getirisi miydi bu yoksa karakteristik bir şey miydi orasını anlayamasa da her zaman gerçekten de büyük kardeş gibi olmuştu. "Korkmuş olmalısın Katy, bazen bende korkunç ve farklı farklı kabuslar görebiliyorum." demişti Katarina'nın anlına düşen saç tutamını geriye doğru okşarken.
Katarina ise iç çekişleri henüz daha son bulamamışken "Ama abi," dedi küçük elleri ile gözünden akan yaşı silerken, "ben hep eğri boyunlu kadını görüyorum." Doyoung tam diyecek bir şeyler düşünürken arkalarından gelen babalarının sesiyle derin bir iç çekerken buldu kendisini.
"Ah, yine mi o?" Ten kızının yatağına ilerlerken ona yer vermek için oturduğu yerden kalktı Doyoung. Ten'in "Neredeydi?" sorusuna karşın Katarina hemen yatağın ucunu gösterdiğinde Ten tam da onun gösterdiği yerde durdu.
"Tanrım, sanırım abin onu çoktan korkutmuş ve kaçırmış gibi duruyor tatlım." Ten Doyoung'un kalktığı yere oturup kızının ellerini tuttu ilk önce. Bu eve taşınalı iki hafta oluyordu ve Katarina ilk günden bu yana hep aynı şeyden şikayetçiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house on the hill ° nct
Fanficbazı evlerin ruhlarını hissetmekle kalmazsınız, seslerini de duyarsınız. beatrisJmn_2 ° nct member 'netflix dizisi the haunting'den esinlenilmiştir' start:22.02.24 finnish:??.??.??