*Üçüncü kişi anlatımı*
Malfoy malikanesininin karanlık, soğuk ve sevimsiz koridorlarını bir uğultu kaplamıştı.
Sarışın genç, yavaş adımlarla ana salona doğru yürürken bu uğultu, midesinde bulantı hissetmesine sebep oluyordu.
Herkes aynı anda konuşuyordu, telaşlılardı kimisi ağlıyor kimisi bağırarak bir şeyler anlatıyordu.
Salona girdiğinde kalabalığın arasında bir süre arandı genç.
Gözleri salonun dört bir yanını tararken başına hafif hafif ağrı giriyordu."Draco."
Annesinin elini omzunda hissettiğinde başını ona doğru çevirdi.
"Haber geldi mi?" diye sordu annesine merakla.Eski ölüm yiyenleri Azkaban'dan kaçıracaklardı bugün.
Kaçırılacaklar arasında teyzesi Bellatrix de vardı bu nedenle annesini yalnız bırakmak istemiyordu Draco, babası Azkaban'a atıldığından beri 'ailenin direği' o olmuştu.
Bugün kaçırılacaklar arasında babası yoktu çünkü o ayrı bir bölümde tutuluyordu ve ona ulaşılacak zaman yoktu."Her an burada olabilirler." diye yanıtladı annesi.
Draco heyecandan ayakta duramayan annesine bir sandalye çekti.
Güzel kadın oturdu ve bir süre elini kalbinin üstüne koyarak nefes alışlarını düzenlemeye çalıştı."Ah, sana ne söylemeyi unuttum!" dedi kadın oğluna dönerek.
"Dinliyorum."
Kadın bir süre cümlelerini toparlayabilmek için gözlerini yerde gezdirdi.
"Eski bir arkadaşım, Barty Crouch, bugün o da getirilecek... Bir kızı var senden bir yaş kadar küçük, Azkabanda doğdu ve orada büyüdü... Geldiklerinde-."
"Bebek bakıcılığı yapmayacağım anne." diyerek güzel kadının sözünü kesti Draco.
"Kaba olma!" diye çıkıştı Narcissa Malfoy.
"Bunu tartışmayacağım anne." dedi kısaca.
"Rica etmiyorum Draco." Cümlesine devam edecekti ancak kapılar tam o esnada açıldı ve saatlerdir beklediği o an geldi Narcissa'nın.
Kız kardeşini gördüğü anda sandalyeden fırladı ve koşarak yıllardır görmediği ablasına sarıldı.
"Bella, hoşgeldin!"
İki kadın sıkıca birbirlerini kavradılar, ikisinin de gözleri doluydu ancak gözyaşı hiç dökülmedi gözlerinden.
Draco ağır adımlarla onlara yaklaştı, yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
"Hoşgeldin teyze..."
Teyzesi o daha o küçükken Azkaban'a atılmıştı, hayal meyal hatırlıyordu onun sesini.
"Biricik yeğenim..." dedi Bellatrix.
Bu söz Draco'yu küçükken çok mutlu ediyordu.
Büyüdüğünde diğer teyzesi Andromeda'nın aileden atıldığı için kuzeni Dora'yı saymadıklarını, bu nedenle 'biricik' olduğunu fark etti. Artık özel değil de elde kalan tek dayanak olduğunu hissediyordu.Uzunca bir süre herkes tanıdıklarıyla sarıldı, kısa kısa sohbet ettiler ve odalarına yerleştiler.
Draco annesinin sözünü ettiği kızın hala ortalarda gözükmemesine seviniyordu.
Annesi teyzesine banyoyu gösterirken o bir yandan diğer gelenlere yardımcı oldu bir yandan gözleri kendi yaşlarında olan o kızı arıyordu ancak genç kimseyi göremedi.
Bir kaç saat sonra herkes metreler boyunca uzayan yemek masasına oturdu.
Herkes temizlenmiş, odalara yerleşmişti.
Masa türlü türlü yemeklerle donatılmıştı.
Herkes ordaydı yalnızca Draco'nun çaprazındaki sandalye ve Karanlık Lord'un sandalyesi boştu.
Narcissa Malfoy merdivenlere durmadan birini bekliyormuşçasına bakıyordu ve sonunda merdivenlerden gelen ayak sesleriyle herkes gibi Draco da başını o yöne çevirdi.
Merdivenlerden siyah uzun saçlı, zayıfça ve oldukça solgun görünen bir kız indi.
Hızlı adımlarla boş olan sandalyeye babasının, Barty'nin, yanına oturdu.
Draco kızı elinde olmadan uzunca inceledi.
Teni o kadar solgundu ki az önce yürüdüğünü görmese yaşadığına dahi inanmazdı.
Gözleri tıpkı diğer kaçaklar gibi mattı, bir tek ışıltı bile yoktu.
Saçlarında ve kaşının bir kısmında beyaz teller vardı, ruh emicilerden olsa gerek diye düşündü Draco.
Kız yorgun gözlerini kendi gözlerine değdirince sarışın oğlan ne kadar uzun süredir kıza baktığını fark etti ve annesine döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksiklik||Draco Malfoy
FanfictionDraco ile istenmeyen bir misafir olarak Malfoy malikanesine gelen Evelyn'in hikayesi