Evet her gün ki gibi bugün de parka gidiyordum yalnız başıma. Kendimi tek iyi hissettiğim yer orası belkide ben öyle düşünüyorum bilmiyorum sessiz sakin kavga yok gürültü yok yalnızım bu güzel bir şey bana zarar verebilecek bir şey de yok. Ve en önemlisi annemi bir tek burda hissedebiliyordum
"Derin hadi kızım geç oldu yarım saat oynarsın sonra geliriz olurmu çok yoruldum zaten bugün"
Her çarşamba günü gibi bu Çarşamba da saat 6.05 te annemle parka gidiyorduk çok mutluydum çünkü hem annemle vakit geçiriyordum hemde gizemli o çocuğu görcektim"Tamam anne geliyorum"
O gün kötü bir his vardı içimde sanki bir şey olacaktı ve ben bunu istemiyordum.Hemen ayakkabımı giydim ve çıktım.Parka geldiğimizde çocuk yoktu oysa ki onun için geliyordum belkide ev ödevi vardı ya da annesine ev işlerinde yardım ediyordu bilemiyorum belki başka bir şey. Yaklaşık 12 dakika sonra çocuk elinde elma şekeriyle geldi hemde 2 tane vardı elinde belki kardeşine almıştı. Onun yanına gitmeyi istiyordum ama utanıyordum keşke o gelseydi ama gelmiyordu her zaman tek başına bankta oturuyordu.
Tam o anda bir çığlık sesi geldi evet tam olarak bundan korkuyordum arkamı döndüğümde annem yerde kan içinde yatıyordu dünyam başıma yıkılmıştı babamdan şiddet görüyordum annem beni koruyordu ama artık annemde yok her şey bitmişti..."
Çocuklar anneleriyle oynuyordu aklıma annemle olan anılarımız geldi işte bu yüzden parka gelmeyi seviyordum. Derken ordan bir ses "elma şekeri var. Pamuk şeker var" diye bağırıyordu çocuklar tezgahın başında sırasını bekliyordu."Hayır Derin artık 17 yaşındasınn bir çocuk değilsin kendine gel" bunları dışımdan söylediğimi fark etmemiştim
"Aslında elma şekerinin yaşı yoktur ama sen bilirsin"
Gelen o koku o kadar tanıdıktı ki sanki beynimde o gün canlanıyordu evet evet bu kokuyu tanıyordum bu o gizemli çocuk ...
Neye uğradığımı şaşırmıştım bu o olamazdı 7 yıl önce Ankara'dan taşımışlardı ve evet o artık 19 yaşındaydı.Dilim tutulmuştu konuşamıyordum koyu kahve gözleriyle bana bakıyordu
Boyu benden uzundu 190 olmalıydı tahminimce iri yarı değildi tam bir İstanbul beyfendisiydi ona hayranlıkla bakmaya devam ederken birdaha seslendi
"Hey nereye daldın"
Kendime gelmeye çalıştım ama olmuyordu annemin görüntüleri gözümün önüne geliyordu.
Hayır hayır saçmalama Derin ağlamıyacaksın bunu yapmicaksın annene söz verdin"Ah hayır bir yere dalmadım . Haklısın elma şekerinin yaşı olmaz"
"Bencede olmaz hem çok güzel bundan mahrum kalmamalısın"
Ne diyeceğimi bilemedim boğazım düğümleniyordu ama kendimi tutamıyordum
Galiba beni tanımadı tanısa benimle bir yabancı gibi konuşmazdı sessiz kaldım sadece sustum.Elindeki elma şekerini bana uzattı
elma şekerini aldım arkama bakmadan gitmek istedim ama yapamadım sanki ayaklarımı oraya çivilemişlerdi. Elinde bir zarf vardı Evet bunu hatırlıyordum benim ona verdiğim zarftı içine yazdığımı hatırlamıyordum bile çok eskiden vermiştim bunu fark edince direkt cebine sıkıştırdı amacı neydi acaba çok tuhaf davranıyordu sanki bir şey saklıyor gibiydi
Teşekkür edip ordan uzaklaştım
Aradından" Bir işin yoksa yarın aynı saate burda olur musun?"
Şaşırdım hemde çok acaba bende mi bilmemezlikten gelsem evet öyle yapcam belki en iyisi bu olur
"Acaba tanışıyor muyuz tanıdık geldiniz de""Hayır sanmam sonuçta insan insana benzer değil mi ama tanışabiliz"
Hayır sen o sun gizemli çocuk adını bile bilmediğim gizemli çocuk ama belkide deliriyordum."Evet insan insana benzer karıştırdım kusura bakmayın yarın aynı saate burda olacağım hoşçakalın"
"Görüşürüz"
Büyük adımlarla ordan ayrıldım yarın hangi yüzle gelcekti bunu yarın olduğunda görecektim...Bu bölümlük bu kadardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ELMA ŞEKERİ
Short StoryKüçüklüğünde babasından şiddet gören bir kızın hayat hikayesi ve intiharı