Yıkımlar vardı. Bazen hayatta tutmak için, bazen de ölümleri doğurmak için. Aslında her yıkım bir hayat değil miydi? Yıkılmış evleri tamamen yıkıp yerine yenisini yapmazlar mıydı?
Su'nun ağlama sesi ile kapattığım gözlerimi anında açtım ve güzeller güzeli bebeğimi kucağıma aldım. Saat gecenin bir yarısıydı ve küçük hanımın anlaşılan uyuyacağı yoktu. Bu yaşına rağmen nasıl uyuma ihtiyacı duymazdı bir bebek? Bir saat bile uyumadan nasıl uyanabiliyor?
"Annecim ama biraz uyumalısın." Yumuşacık bir sesle söylendim ona. Küçük hanımın umurunda bile olmadı. "Agaa," diye bir ses çıkarıp ellerini yüzümde gezdirince tebessüm yayıldı çehreme. "Abi uyanırsa senden bilirim ona göre seni yaramaz." Gülümseyip "Api," demeye başladı. O sırada yan beşikte uyuyan Ateş de uyanmış beşiğin demirlerine tutunmuş bize bakıyordu. Su abisi Ateş'i göründe ona doğru atıldı. Bende Su'yu Ateş'in yanına bıraktım ve tüm gece onarla oyalandım.
***
Su ve Ateş bebek arabasında oturmuş oyun oynarlarken bende sadece mühendislerin ve iş adamlarının katıldığı davet alanına girdim. Su ve Ateş' kimseye bırakamazdım çünkü bu konuda güvenebileceğim kimse yoktu. O yüzden yanımda getirmiştim onları da.
Sahneyi çevreleyen masalardan birine oturdum ve bebek arabasını çevirip Su ve Ateş'e baktım. "İkizlerim bir oyun oynayalım mı?" Dediğimde heyecanla bana baktılar. " Şimdi tıp dediğimde herkes susacak ve eğer konuşursanız büyük ödülü alamazsınız. Anlaştık mı?"
İkisi aynı anda "ebet!" Diye bağırınca kıkırdadım. Çok şükür ki davet henüz başlamıştı. "Bir iki üç tıp!"
"Tıp!"
"Tıp!"
Gülümsedim. Sahneye bir adam çıktı. Ve yaptıkları etkinlik hakkında konuşmaya başladı. Bu sırada salona biri girdi ki herkes susstu. Sahnedeki adam da dahildi buna. Başlar, bakışlar o tarafa çevrilince bende başımı o tarafa çevirdim.
Yutkunamadım.
Ethem Kılıç.
İkizlerin babası.
Üç yıla yakın olmuştu onu görmeyeli. Tek gecelik ilişki diye düşünmüştü ancak benim bile sonradan öğrendiğim bir şey olmuştu.
Hamile olmuştum. Hamile kalmıştım.
Bakışlarını her köşeye dokundurdu. Daha sonra beni bulduğunda kaşları çatıldı. Yanımdaki çocuklara kaydı bakışları.
Ona çok benziyorlardı. Gözle görülecek kadar çok.
Alnında kırışıklık oluştu. Bana kaydı tekrar bakışları sonra arkasında duran ada birşeyler söyledi. Adam söyledikleriyle tüm salonu adeta inleterek "herkes çıksın!" Diye bağırdı. Bende ayaklanıp ve bebek arabasını harekete geçirecektim ki, "siz hariç," dedi.
Hayır.
Herkes salonu terk ettiğinde Ethem bana yaklaştı.
"Cemre," ismimi dudaklarından güzel bir melodi gibi söylediğinde ürperdim.
"Annem!" Su koluma yapıştı gülmeye başladı. Her ismimi duyduğunda bunu yapardı. "Kaybettin Şu!" Dedi Ateş.
"Ya apii!" Su Ateş'e masum masum bakınca Ateş Su'yu kolundan tutup kollarına minik vücudunu sardı.Ethem ise yutkundu ve çocuklardan tekrar bana döndü gözleri. Bana sorar gibi baktı.
Dilim tutuldu. Bir anda lâl oldum.
Onları bende almazdı değil mi?
Asla izin vermem!
"Cemre?" Derin nefes aldım.
"Ethem-"
"Benim çocuklarım mı?" Sözümü kesti ve kaskatı kesilmeme neden olan bir soru yöneltti. Baka kaldım. Açık vermiştim bile.
"Sus onlar var." Dedim.
"BENİM ÇOCUKLARIM MI DEDİM!" O kadar gür bağırdı ki Su ağlamaya Ateş teselli etmeye çalıştı.
Su'yu kucağıma aldım. "Ağlama anneciğim amcanın sesi biraz yüksek çıktı sadece." Dedim pış pışlayarak onu.
Ateş Ethem'e kötü kötü bakmaya başladı. Ve ardından "timse anneme bağıramaş!" Dedi. Yerim seni annem benim be.Ethem şaşkınlıkla Ateş'e baktı ve hemen toparladı. "Özür dilerim biraz sinirliydim." Dedi eğilerek Ateş'e doğru."Adın ne bakalım senin?" Ateş buna karşılık bana baktı. "Anne söyleyim mi?" Dedi. "Söyle annecim," dedim.
"Ateş," dediğinde Ethem başını Su'ya çevirdi. "Peki senin güzel kız?" Şu hemen ona baktı ağlamasını durdurup.
"Şu," dedi.
Peltek dillerinizi yerim ben sizin.
Ethem arkasında az önce herkesi çıkardığı korumasına "bizim eve götür Ahmet," diyince Ahmet denen adam "emredersin abi," dedi.
"Hop durun." Sesimle bakışları bana döndü.
"Nereye gidiyormuşuz biz?""Benim evime,"
"Bana emir veremezsin. Ben senin emir kölen değilim. Hiçbir yere girmiyoruz," dedim gözlerinin içine bakarak.
"Hiçbir yer değil zaten benim evim. Yani gidiyorsunuz itiraz yok. Hatta gidiyoruz. Ahmet sen şu bebek arabasını al." Ethem Ateş'i kucakladığında Ateş "annem!" Diye bağırdı bana. "Geliyorum annecim!" Dedim ve 'api' diye mızıldanan Su'yu tam anlamıyla kucakladım. Ethem'in peşinden salondan çıktım.
Arabada ön koltuğa geçtiğimde sürücü koltuğunda Ethem vardı. İkizler kucağımda birbirine zıtlaşıp sarılıyorlardı.
Ateş Su'ya dil çıkardığında Su Ateş'i ıssırdı. "Su issirmak yok demedim mi annecim. Özür dile abinden! Sende Ateş dil çıkarmak yok!" Dediğimde ikisinde "ama-" diye mızıldanacakken "itiraz yok susun." Dediğimde yan koltuktaki Ethem gülünce başımı ona çevirdim.
"Çocukla çocuk oluyorsun ya." Dediğimde "ne yaptım?" Diye sordu. Ama o da onlara güldüğü için ne yaptığını biliyordu.
Eve geldiğimizde malikâneye bir göz gezdirdim. Fazlasıyla büyüktü. Bir hizmetli geldi yanıma, ona neden geldiğini soracakken Ethem açıkladı. "Nisa Hanım çocuklarla ilgilenecek Cemre." Dedi. İtiraz amacıyla ağızımı açtım ancak konuşmama izin vermeden, "şimdilik. Senle bir şey konuşacağım." Dedi. Başımla onayladım.
Onun çalışma odasına geldiğimizde önüme bir evrak attı.
"Ya benimle evlen ya da çocuklara velayet davası açar ve çocuklarımı senden alırım."
"DNA testi yaptırman lazım. Bana dava canan için."
"Sorun yok. Ya benimde çocuklarım için evlen ya da..." Sözünü kestim.
"Tamam. Ancak sadece ve sadece çocuklarım için."
✨✨✨
Burada biterrr. Bu kurgu çok hafi bir kurgu benim için. Yani çok fazla üzerinde durmadım hatta hiç durmadım bölümü yazdığım gibi paylaşıyorum.
Yıldıza basının!!
Şimdilik iyi günleriniz 😈 Y.A. da ise...😈😈😈😈
![](https://img.wattpad.com/cover/334722266-288-k391325.jpg)