2

46 7 3
                                    

Selamm ufak bi duyuru yapmaya geldim sllflslcllskckx

Şimdi eeee... Bu rindou ile souya arasında iki veya üç yaş var sanırım yani aynı sınıfta olmaları saçma. Bende yaşlarında farklılık yapmak yada Rindouyu sınıfta kalmış gibi göstermenin saçma olacağını düşündüğümden hikayeyi birrrr tık değiştirecem. Sadece rin en üst sınıf olacak ve yuujin (rinin sewi) de souya ile aynı sınıf olacak. Böylece rindou yuu yu görmek için onun sınıfına gittikçe souya ile de tanışmaya başlayacak.

İnş anlatabilmişimdir yani anlarsınız işte rindou en üst sınıf, ran üniversite okuyor, nahoya özel yurtta kalıyo souya ve yuu da rindou'dan iki sınıf küçükler. Nahoyanın yurtta kalmasının sebebini söyledim zaten daha iyi bir meslek kazanarak kardeşiyle kendisini tüm çektikleri acıdan kurtarabilmek içindi. Zaten bu bölüm nahonun gözünden olacak bu düzenle gideceğim. Bir bölümde rinsou bir bölümde ranhoya olcak. (asırı ii dimi ya zekama sıcam)

Öyle işte buraya kadar üşenmeden okuduysan helal sana
al hediye -->🎁 ve iyi okumalar♡♡

nahoyadan;

Yatağımda huzurla uyurken çalan alarm sesiyle tüm huzurum bozuldu. Gözlerimi kırpıştırarak doğruldum.

"hay sıçtığımın..."

Sabah sabah ettiğim hakaretleri duyan oda arkadaşım mitsuya gülerek;

"hayırdır ne küfürleri sabah sabah?"

O çoktan giyinmiş dolabını düzeltiyordu. Sabahtan beri belimi rahatsız eden şeyin telefonum olduğunu farkettiğimde sırttım.

-sorma amına zaten iki gram uyku vaktimiz var ne güzel rüyamdanda uyanmak istemiyordum.

-ne gördünki rüyanda?

-anneme araba çarpıyordu hatta ona çarpan arabanın sahibiyle el sıkışıyoduk sarılıyoduk falan 'helal lan yusufi' diyordum adama. adam gülüyordu.

-annene bu kadar nefret beslememelisin.

-biliyorum mitsuya ama... Ondada hiç değer verebileceğim birşey yok ki..

Dedim yataktan kalkarken. Telefonu şarja takıp yatağımı düzeltmeye başladım.

-annem bir keresinde şöyle yapmıştı diye hatırlayıp saygı duyacağım bir tanecik anımız bile yok. Ona edebileceğim tek teşekkür bizi hayata erkenden hazırlamasıydı.
mitsuya dolabının önünde dikilmiş beni dinlerken devam ettim.

-eğer bize bu kadar sert olmasaydı yada kendimizi nasıl savunacağımızı öğretmeseydi ben şu an burada olmazdım.

Birkaç saniye sessizlik oldu. Dolabımın önüne geçip dün ütülediğim formamı kaptım ve;

-neyse bu kadar drama yeter ben hemen giyineyimde derse yetişelim.

-off boşver dersi ya ingilizce zaten. Hem kahvaltı için hala biraz vaktimiz var.

İki dakikada üstümü değiştirip hazırlandıktan sonra nöbetçi öğretmene yakalanmadan yemekhaneye kaçtık. O sırada tabakları makinadan yeni çıkartmış olan bulaşıkçılardan birisi bize pis pis baktı. Mitsuya buzhaneye sıvışırken bende sırıttım ve;

-bulaşık çıkartmıcaz bu sefer valla billa.

-o tabakları nir yıkamayın valla billayı gösteririm size. Arta kalanlardan yeyin öbür şeylere dokunmayın!

-tamam söz

Bir gün çarpılacağım kesindi. Bulaşıkcının güvenini kazandıktan sonra buzhaneden bir salam kapıp çantama sokuşturmam bir olmuştu. Biraz arta kalan kahvaltılıkları didikledik daha sonra ekmek kutusundan bir tam ekmek çalıp bulduğumuz fırsatta sınıfa koştuk. Yatılı okulda kalmanın en eğlenceli yanı yemekhaneden yemek çalmaktı. Yada geceleri gizli işler çevirmek. Tabii biz birkaç kahvaltılıkla doymayacağımız için ilk tenefüste çaldığımız salam ve ekmeği gömücektik.

༺not an angel | rinsou/ranhoyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin