10. Bölüm

60 7 4
                                    

"Özür dilerim, özür dilerim "

"Bırakın beni!... Sunoo....Eğer ona bir zarar gelirse.....Ona en büyük zararı sen verdin Jungwon....O artık senden nefret ediyor...."

"Kimseler var mı orda? "

"Hey!..sesimi kimse duymuyor mu?! "

"Özür dileri....Ağh"

"Bak seni nasıl da kandırdı...İnsan olması bile yalandı.. Herşeyi... Ve sende ona inandın... Vah zavallım-küçümser bir tonda-...Gözlerindeki damlalar eksik olmayacak... Her zaman aşağılanacaksın.. Yanlız kalıcaksın...Sevmiycekler seni -yankılanan bir ses -....Sen zaten buna değersin... Ezik seni!! "

"Be-n nerdeyim.. Neden kollarım bağlı.. Hey!... Siz .. Sizde kimsiniz ve nerdesiniz...Jungwon!.. Sen..ağh başım dönüyor..üstüm kan içinde..ne- nefes alamıyorum."

"Sunoo, ben burdayım sakin ol herşey yolunda"

Terlerin içinde gözleri yavaşça aralandı.
Gözleri Lia nın korkmuş gözlerine çevrildi.
Nefes alış verişleri düzenlene kadar bir süre bakıştılar.

Daha sonra Lia söze başladı:
"Bir kabus görmüş olmalısın. Ah! Sunoom özür dilerim senin yanında olamadım. çok iğrenç bir arkadaşım.. "
Gözlerinden damlalar birer birer akmaya başladı.

Hala gerçeği algılamaya çalışan Sunoo, 1.5 günde neler yaşadığını birer birer düşünmeye dalmıştı.
Sıkıcı ve tekdüze hayatı bir anda dalgalanmıştı.
Büyük bir okyanusun içine düşmüştü.
Ve belki onu bir nebze kurtulmasını sağlayacak okyanusun ortasındaki eski gemi parçası küçük bir tahta olan Liaydı.
Hiç düşünmeden kollarını Lianın omuzlarından sardı.

Ateşi az da olsa dindirdi ikilinin sarılması

Göz yaşları umut suyu olmuştu.. Sunoo, düşünde duyduğu yankılı sesleri düşündü. Evet.. Gözünden yaş inmeyecekti.. Evet.. Sevgilim dediği varlıktan en büyük kazığı yemişti.. Bu kazıktan sonra kimseye güvenmemesi mantıklı bir yoldu. Ama kalbi birisinin onu arkadan bıçaklamıyacağına söz veriyordu.Sunoo her zaman yanlızım diye etrafta dolansada en yanlız zamanında o kızın gözleri ona umutla bakıyordu.
9.sınıfın başlarında Lia nın daha ilk günden tüm okula kendini belli etmesiyle başlamıştı kardeşliğe kadar gidecek dostlukları...
Konu hak ise Lianın çenesi asla durmazdı. Boyunun kısa olması bir yana kendisi ön sıralara aşıktı. Ee tabi kendisinden uzun birisi en sevdiği ön sırayı kapınca gözleri döndü Lia'nın. Hocanın Lia ya karşı gelememesi sonucu ikili bir sırayı paylaşmaya başladılar.
Geçmişi düşünmek acı olsada iyi anılar da Sunoo'nun uzun zamandır parlamayan gözlerini ışıl ışıl yapmıştı.
Sarmaş dolaş olan ikilinin ayrılmasıyla ilk soruyu Lia sordu -zaten cevaplanamayan soruların hepsi Sunoodaydı-:
-Senin böyle birşey yapmıycağını çok iyi biliyorum-elleri ile Sunoonun nemli yanaklarını okşuyordu-

Evet, yalanları kabullenmekten başka çaresi yoktu. Ama doğruları açıklamaya ihtiyacı vardı yoksa ruhunu yakan ateş yavaşca bedenini de yakacaktı.
Bu doğrulara inanıcak tek kişi şuan karşısında gözü yaşlı oturuyordu.

"Lia.. " Dedi. Üzgün ve bir okadar da kendini güvenmeyen bir tonda.
"Ağzımdan çıkacak her şey kalbimle orantılı.. Bu yüzden bana güven. Belki kafayı yediğimi filan düşüneceksin. Ama hayır Lia.. Bu gerçekler gerçek olamayacak kadar gerçek. "

Ona güvendiğini gösteren bir kafa sallaması yaptı Lia.

Herşeyi  eksiksiz anlattı Sunoo. Bazen gözyaşlarını tutamadı. Bazen acıyla kıvrandı. Bazen bağırdı.. Ama anlatmak çiçekleri tekrardan açtırttı.
Lia ise kardeşinin kalbinin paramparça olmasını güvenin ne kadar aşağılanabildiğini izliyordu.
Jungwon bir insan bile değil. Bu gerçek yüzüne bir tokat gibi çarpmıştı.
Bu gerçek Sunoo'nun ağzından çıkmasa Lia gülmekten yerlerde kıvranmış haldeydi.
Ama Sunoo'nun ciddiyeti ve dürüstlüğü yüzünden belliydi.
Ağzından çıkan ilk söz:
"İnsan üstü bir yakışıklılığa sahip olmasından belliydi "
Oldu.
Sunoo'nun yüzündeki ciddiyet yerini gülümsemeye bırakmıştı.
Lia da onla beraber gülüyordu. Sunoo'yu güldürmek onun en büyük göreviydi.
Ama bu mutlu ortam kısa sürede kayboldu. Ortamı üzgünlükten çok kızgınlık sarmıştı.
Bilinmezlik arasında her zaman en iyi şekilde düşünen arkadaşına,
"Peki şimdi ne yapacağım.. Kimse buna inanmaz.. Kimseye de açıklayamam zaten "
Lia da bu sefer sessizdi. Hiç olmadığı kadar.
Sessizlik arasında ses duymak acı vericiydi.
Rüyadaki sesler tekrardan sesleniyordu Sunoo'nun beyninin içinde.

"Sunoo! "

Sonunda tanıdık bir ses..

"Birazcık takılmaya ne dersin.. Annem her babam ona z@r@r verdiğinde  alışverişe çıkar bu ona terapi gibi gelir"

"Bugün de ben senin terapin olacağım"

Kafasını olur anlamında salladı. Birazcık boş vermenin kimseye zararı olmazdı.

"O bıçak senin sonunu getirmekten kurtardı"
–tanınmayan bir ses

---------------------------------
Kısa olduğunu farkındayım ama diğer bölüm Jungwonun ağzından olacağı için bu bölümü olaysız ve sakin bıraktım.

!!Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!!

Seviliyorsunuz 🥰

İyi okumalar💖

Lisyantus~~

 Çiçek Açtırıcak Kadar (Sunwon) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin