İkizler beraber büyümeli değil mi? Birbirini tanıyarak, aralarında ki tek bağın aynı kanı taşımak olmamasını sağlarlar. Ama ben benden bir saat sonra doğan ikizimi tanıyamadım. Her doğum günlerimizde pastamızı üflerken görüyorduk sadece birbirimizi...
''Heyecanlı mısın kraliçem?'' hayır değildim. Çocuklarımı halka sergilemek beni ürkütüyordu. 'Saçları uzayana kadar halk çocuklarını görmeyecek. Uzadığı an ise büyük bir tören eşliğinde halkla tanıştırılacaktır.' bu sözler kayınvalidemin doğumuma bir ay kala söyledikleriydi. Lanet olsun bu çocuklar bir resim değildi. Bunlar bebekti. Kucağımda ki ikizlere baktım. Her ne kadar kraliyet mensubu olmasam da hem bir veliaht, hem de bir prenses doğurmuştum. Ve bu beni daha değerli kılıyor. Ne kadar telaşlı olsam da kafamı onaylarcasına salladım. Frederick'e ,kocama, dönüp onaylarcasına kafamı salladım. İki çocuğumun da yüzünü omuzlarıma gizledim. Kalenin büyük görkemli kapıları ben yani Isabella ve dünyalar tatlısı çocuklarım Sebastian ve Scarlett için açıldı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kapı açıldığı an ilk dikkatimi çeken şey sağımda ve solumda olan balkona kadar uzayan asker ordusuydu. O kadar mı önemliydik? Yolda yürürken arkasında kraliyetimizin özel arması olan kırmızı, uzun kuyruklu elbisem hafifçe süzülüyordu. En zarif adımlarımla ilerlerken çocuklarımı da daha sıkı kavradım. Sanki onları benden alacaklarmış gibi hissediyordum. Balkona vardığımda belimde bir el hissettim ve Frederick, Scarlett'ı kucağımdan aldı. Küçük kızım bana çok benziyor. Umarım kaderi benimkinden daha iyi olur. Sebastian'ı sırtından ve poposundan tutarak oturur pozisyona getirdim. Frederick'te aynısını kızımıza yaptı. Ardından dikkatlice çocuklarımızı havaya kaldırdık. Artık onlar resmi olarak prens ve prensesti. Bahtınız açık olsun yavrularım. Lütfen birbirinizden ümidi kesmeyin.
Uzun bir alkıştan sonra yavaşça çocukları indirdik. Frederick oldukça nazik bir şekilde kızımıza diğer koluma verdi. Sonra da yüzümü avuçlarının içine alıp alnıma çok uzun olmayan bir öpücük kondurdu. Biz ayrıldıktan sonra görevli çocuklarımın beşiklerini yanıma koydu. Bende çocukları beşiklerine yerleştirdim. Başlarında bir bakıcı iki asker dikilene kadarda onların dibinden ayrılmadım. Sanırım bu davranışım Frederick'i çok sinir etmişti. Neyse ki çocuklarımın güvenliğinden emin olduktan sonra kocamın koluna girip halkıma naif bir gülümsemeyle el salladım.
Frederick boğazını temizledikten sonra herkes sustu. ''Bugün buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Prens Sebastian ve prenses Scarlett sizlere ve ülkesine her daim yararlı olacaklardır. Ben,kralınız, olarak size yemin ederim ki kraliçemle çocuklarımızı iyi yetiştireceğiz.'' ardından bana onaylamam istenircesine baktı. Hafif bir gülümsemeyle ''Yemin ederiz.'' dedim. Üzgünüm çocuklarım. Hassas noktadan vurdular. Yeminimi tutmazsam kendi canımdan olacağım ve sizi koruyamayacağım. Doğum günlerinizi iyi kullanın.
𝟓 𝐘𝐈𝐋 𝐒𝐎𝐍𝐑𝐀
Kraliyetimizin rengiyle kaplı elbisesini giymiş küçük kızıma karşı son kez işaret parmağımı salladım. ''Tekrar et neleri yapmayacaksın?!'' Scarlett oflaya puflaya ''Oflamayacağım, koşmayacağım, üstümü kirletmeyeceğim ve KÜÇÜK KARDEŞİMLE KONUŞMAYACAĞIM.'' sonlara doğru sesi yükselmişti. Sanırım ben tanrı tarafından sınava sokulmuştum. ''O senden büyük bu bir. İkincisi sesini yükseltme. Sen bir prensessin. Saygını takın.'' hafifçe dikelip elimi tutması için uzattım. Özür dilerim Scarlett emin ol bunların hepsi senin ve küçük kardeşinin iyiliği için. Evet o senden sonra doğdu. Ama bir erkek evladın, kız evlattan sonra doğması itibar zedeler. Scarlett işaret ve orta parmağımı sıkıca tutunca birlikte balo salonuna doğru zarif adımlarla ilerledik. Beşinci doğum günlerinde de birbirinden ayrılar. Kötü bir anne olduğumu hissetmeye başladım. Frederick bizi çizmesi için özel bir ressam çağırmıştı. Ressam hızlıca taslak atıp ardından bir daha bizi rahatsız etmeyeceğini söyleyince Frederick'in yanında durdum. Scarlett'i de hemen önümde tuttum. Frederick'te aynı şekilde Sebastian'ı önünde tuttu. En az on beş dakikalık bir bekleyişin ardından. Ressam yavaşça dikeldi. ''Taslakları attım. Tamamlanınca getiririm efendim.'' Frederick gözleriyle onaylarken Scarlett ilk başta koşar adımlarla ardından bana bakıp yavaş adımlarla ressama yaklaştı. ''Resime bakabilir miyim?''