4.Bölüm

49 11 32
                                    


~Rüya~


"Aydınlıkta olmanıza rağmen boğuluyormuş gibi hissettiniz mi?"

Arthur

Babam beni Elementius'u bulmam için gönderirken,ben Tina ile beraber tek odalı olan bu evdeydim.

Toz pembeye boyanmış eski duvarları bizim sığınağımızdı,ve ben bu sığınakta olduğum sürece başımıza bir şey gelmemesini sağlayacaktım.

Küçüklüğümden beri iyi bildiğim babam beni arkamdan bıçaklamıştı.İlk söylediği yalan on iki yaşındayken,Tina'yı kaybettiğimde bana onun öldüğünü söylemesiydi.İkincisi ise kalbimi en acıtan yalandı...Tina'yı zindanda tutup işkence etmesi.

Onu zindandan çıkarırken hissettiğim mutluluk aklıma gelince gülümsedim.Onu o cehennemden çıkarıp babama karşı gelsemde, en azından içim rahattı.

Tina şimdi yatağa uzanmış,dizlerini kendine çekerek uyuyordu.Yemek yedikten sonra yorgun düşüp uyuya kalmıştı.Ayağa kalkıp kahverengi ince battaniyeyi üstüne örttüm.Bana hâlâ güvenmiyordu...Ama ben babamın ona söylediklerinin tersi bir insandım.

Güvenini kazanmak için her şeyi yapardım.Onunla Hava Krallığına gitmemin sebebi tabii ki kendini koruyamayacağını bilmemdi,ve onu yanlız bırakmak istemememdi.Yanlız kalınca başına bir şey gelmesinden korkuyordum.

Ben yatağın köşesine oturup, başımı duvara yaslayıp, gözlerimi kapattırken Tina'nın mırıldandığını duydum."Sen kimsin?"

Gözlerim açılıp endişeyle yüzünü inceledi.Kaşlarını çatıyordu,yüzü gerilmişti ve alnından ter damlıyordu.Kabus gördüğü her halinden belliydi.

Derin nefes alıp onu incelemeye devam ederken,"Anne..?"dediğini duydum.Annesini görüyordu...Ve rüyası bir kâbustu...

Gözünden yaş aktığını görünce hızla yanına oturdum ve,"Tina,iyi misin?"dedim.irkildiğini görüp,elimin tersiyle göz yaşını sildim."Sorun yok,"dedim fısıldayarak,"ben yanındayım."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~                                                          ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Christina

Boşluktaydım,bembeyaz uçsuz bucaksız bir boşluktaydım.Siz hiç aydınlıkta olmanıza rağmen boğuluyormuş gibi hissettiniz mi?Karanlığın üstünüze çökmemesine rağmen,karanlıkta hissettiniz mi?Sizi bilmiyorum ama ben hissettim.

Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir boşluğun ortasındayım.Etrafa bakınırken hiç beklemediğim bir anda yere çakıldım.Kafam yerdeki büyük taşa çarpıp kanarken karşımda bir kadın gördüm.

"Seni...S-seni tanıyor muyum?"dedim kafamdaki kan dudağımın üstüne akarken.

"Beni tanımıyorsun,"diye mırıldandı bulanık gördüğüm kadın.Suratını net görmek için gözlerimi bir kaç kez kırpsamda nafile,işe yaramıyordu.Başımı çok sert vurmuştum.

Kadının yankılı sesi boşlukta yavaşça kaybolurken etrafa baktım.Yeşilliklerin içerisindeydik,sarı ve beyaz çiçekler hoş kokular yayıyordu.O an arkamda kocaman bir ağaç olduğunu gördüm.

Başım dönerken ağacın kalın gövdesine sırtımı yasladım.Kadına baktım bir kez daha,başım eskisinden daha çok döndüğü için onu çift görüyordum.

Koyu kahverengi saçları,yeşil gözleri vardı,çok güzel görünen,orta yaşlarda bir kadındı."Christina,"dedi yankılı sesi,"Zamanımız yok,o yüzden konuya giriyorum,"dedi ve diz çöküp bir elini çeneme götürdü.

 EBEDİ RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin