0.7

157 14 2
                                    

Algılarım resmen kapanmıştı. Kızım gözlerimin önünde ölüyorken ben bağırmaktan başka bir şey yapamıyordum.

"Kızım nefes al! Annecim nefes al nefes al!" Doktorlar onunla ilgileniyordu. "ASEL KIZIM AĞLASANA" Oturduğum yerden kalkmaya çalıştığımda diğer doktor bana engel olmuştu.

"Kurtarın benim kızımı nolur! O benim hayattaki tek varlığım lütfen!" Ağlaya zırlaya doktorlara yalvarıyordum. "ANNECİM NEFES AL"

Asel'i aceleyle çıkartmışlardı. Gözümden gitmiyordu o hali. Normal bir bebeğe göre çok küçüktü, nefes alamıyordu. Son hatırladığım attığım çığlıklar ve bana batırılan iğne sonrası uyumamdı.

(Kazımcan)

Ceren'in çığlıkları kesilmişti fakat bebeğimin ağlama sesi yoktu. "Ağlamıyor, Burak sesi çıkmıyor lan!" Tam o sırada doğumhaneden bi bebek çıkartmışlardı aceleyle. Fakat ne nefes alıyordu ne de boyu ve kilosu normaldi.

"Benim kızım olma ihtimali kaç?" Diye Burağa sordum cevabından korkarak "Abi galiba %90"

"NEFES ALMIYORDU LAN" Peşinden koşacaktım ki Burak önümde durmuştu. "ASEL, ASELİM"

"Abi yapma engel olma da baksınlar" Kızım yerine ağlayan bendim. Çok korkuyordum ona bir şey olmasından. "Burak kızım nefes almıyor ağlamıyor bile!"

"Abi iyi olacak. Sen şimdi sakin kal bak Ceren'de çıkacak birazdan" Demesiyle kapının açılması bir olmuştu.

Uyuyordu... Muhtemelen Asel'in bu halini gördğünde kriz geçirmiş, doktorlar da ona sakinleştirici vurmuşlardı. Yüzüne bakmıştım da ne kadar çok özlemiştim onu. O an oturdum oraya ve konuşmadan, sadece düşündüm. Tabi Zehra da yaramı deşmeye devam ediyordu.

"Senin yüzünden karınla çocuğun bu halde! Duygusuz!"

"Zehra" Dedi Melike uyarır bir tonda. "Ne Zehra? Ya haksız mıyım ben?"
"Zehra tamam hadi gerginlik yaratma." Diyerek araya girdi Burak.

"Ceren Aydemirin yakınları" Doktorun bizi çağırmasıyla yanına gitmiştik. "Ceren hanım gayet iyi fakat bebeği için aynı şeyi söyleyemiyoruz"

"Ne demek söyleyemiyoruz! Kızımı yaşatın!"

"Uğraşacağız ama-"

"AMASI YOK. KIZIM YA YAŞAYACAK YA DA YAŞAYACAK" Beni sakinleştiemeye çalışan kardeşimdi. "Abi tamam yaşayacak ama böyle bağırarak hiçbir şey elde edemeyeceksin!"

...

(Ceren)

Kızlara ve Burağa gitmelerini söyleyip hastane odamda bir başıma kalmıştım. Ki ihtiyacım olan da buydu. Kızımı kucağıma alamadan, kokusunu alamadan küveze koymuşlardı. 7 aylık doğmuştu, yaşayamama ihtimali çok fazlaydı. Bunları düşündükçe gözlerim dolmuş, sonunda da ağlamaya başlamıştım.

"Kızım" Sayıkladığım tek kelime kızım. Asel'im. Oda beni bırakırsa nasıl yaşayacaktım ben?

Kazım'dan kalan hiçbir şeyi istemezken Asel onun bana verdiği en güzel şeydi. Hep korudum ama şimdi ellerimden kayıp giderken koruyamıyordum.

Kapı açılmıştı. Hemşiredir zannedip umursamadım ama değildi. Uzun bir sessizlik vardı odada. Göz devirip yatakta doğruldum.

"Kızımdan haber-" Gördüğüm yüzle cümlem yarıda kalmıştı. Kızımın 7 aylık doğmasına sebep olan yavşak babası!

"Ne işin var senin burda?" Öyle şoka girmiştim ki ona bağırıp çağıramamıştım bile.

"Geldim" Dedi. YEMİN ET BEN GİTTİN SANDIM GERİZEKALI.

"Niye geldin kızını ölüme nasıl sürüklediğini görmek için mi!"

"Ben mi?" Sinirle yataktan kalktım canım felaket yanıyordu fakat sinirim yüzünden hissedemiyordym bile. "SEN EVET SEN. YOKKEN BİLE CANIMI ÖYLE YAKTIN Kİ NE BEN DAYANABİLDİM NE BEBEĞİM"

"Ceren, karıcım sakin ol canın yanacak" Tüm vücudum titriyordu. Kazım ise beni tutup sakinleştirmeye çalışıyordu fakat izin vermiyordum. "KARIN YOK SENİN! KARIN YOK KIZIN YOK KİMSEN YOK!"

"Ceren lütfen"

"KIZIM ÖLÜYOR BEN HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORUM" Son söyleyebildiğim buydu. Gücüm sadece ağlamaya yetmişti sonrasında. O an kendimi Kazımcan'ın kollarında bulmuştum. Saçlarımı okşuyordu. "Şşt. Geçecek söz veriyorum"

"Asel!"

"İyi olacak" Dedi ve daha sıkı sarıldı. Kızgın da olsam içten içe çok özlemiştim. Ama affedemiyordum işte.

Uzun süre öyle kalmıştık. Ağlamalarım biraz durmuştu. Yüzümü elleri arasına alıp kendine çevirdi. "Daha iyi misin?"

"Kazımcan" Dedim titreyen sesimle kekeleyerek.

"Güzelim"

"Beni. Beni Asel'e götürür müsün?"

"Emin misin görmek istediğine?"

"Eminim. Kazım belki annesini hisseder de uyanır lütfen"

"Tamam güzelim sen ağlama yeter ki gel, gel gidelim" Dedi ve beni belimden tutarak yürüttü. Canım acıdığı için zorlanıyordum. Bunun oda farkındaydı.

"Kucağıma alayım mı?"

"Hayır yürüyebilirim. Daha büyük acım da var"

Asel'in olduğu odanın camına gelmiştik. Kokusunu bile bilmediğim kızımı ilk görüşte tanımıştım. Onu görmemle ellerimi yüzüme götürüp akıttım göz yaşlarımı.

"Kızım, annecim bu ne hal?" Ağlamaya devam ederken arkamdan boynuma sarılan kolları hissettim. Kazım'dı tabiki. Öyle bir boşluğa düşmüştüm ki beni bu duruma sokan adamın göğüsüne yaslanarak ağladım. Ellerini sıkıca tuttum. Bir yandan kızıma bakıyordum.

"Ağlama lütfen. Bak kızımıza sence yaşama tutunamaz mı?"

"Tutunamaz. Bedeni minicik kaldıramaz"

"Kaldırır. Annesi sensin onun o gücünü senden alacak ben inanıyorum kızıma"

"Ben güçlü değilim"

"Öylesin"

"Seni gördüğüm kadınları bile kaldıramadım neyden bahsediyorsun?"

"Bunu sonra konuşalım sevgilim. Lütfen" Dayanacak gücüm yoktu zaten başımı tekrar ona yaslayıp gözlerimi kapattım. Tek dileğimdi kızımın yaşaması...


OHA BÖLÜM ATMIŞIM?!?!

belki bu gece berdele de atarım

İYİ OKUMALAAARRRR

Ve iyi geceler aşkım bebeklerim muah😽😻

Vazgeçmişsin Benden/Kazımcan KarataşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin