Antik Mısır m.ö 3000

114 12 9
                                    

Antik Mısırda kutlama vardı Firavun Jeon Jungkook büyük bir zafer kazanmıştı. Artık Antik Mısır İmparatorluğu deniliyordu. Akşam için eğlence düzenlemiştiler dans gösterisi düzenleniyordu. Firavun Jeon karısı ve annesiyle birlikte katılacaktı gösteriye.

Firavun Jeonun karısı Lidya yine sorun çıkarıyordu. Kıskançlığı o dönem için iyi bir alışkanlık değildi. Jeon ve Lidya isteyerek evlenmemişti yani Jeon isteyerek evlenmemişti. Ama tahta geçmek için evlenmek gerekirdi. O'da Annesinin isteğiyle kuzeni Lidya ile evlenmiştir.

Mısırlıların tarihde en garip adeti firavunun sadece kendi akrabalarıyla evlenmesiydi. Onlar başka biriyle evlenirlerse bunun lanet olacağını düşünüyordular. Bu yüzden doğacak çocuklar hastalıklı oluyordu. Jeon istisnaydı.O çok yakışıklı zeki ve sağlıklıydı.

"Hayır dedim o kadınlar benim kocamın karşısında sürtüklük yapamazlar." bağırıyordu Lidya. Tüm Saray inliyordu onun sesinden. "Lidya yapma" Jeonun annesi Ayla sakinleştirmeye çalışıyordu Lidyayı fakat o susmuyordu. Daha çok bağırıyordu.

"Noluyor burda." Firavun Jeon bağırmıştı sinirle. Artık bıkmıştı bu durumdan. Her eğlence zamanı böyle oluyordu.

"Firavun Jeon ben o kadınların sizin önünüzde dans etmesini istemiyorum." Jeon tam bir söz diyecekken durdurdu kendini. Şuan büyük bir başarı elde etmişti. Eğer devam ederse kavga olacaktı ve tüm hevesi gidecekti. O yüzden: "Tamam erkekler dans etsin o zaman."

"Oğlum bu doğru olurmu?." demişti Ayla. "Anne başka türlü susmayacak." kafasını sallamıştı Ayla. Jeon Lidya ya bakıp ayrılmıştı ordan. Sarayda sessizlik oluşmuştu Jeonun en çok ihtiyacı olduğu şey.

****

Saat şuan gece 6 idi. Gösteri zamanıydı. Erkekler dizilmişti sırayla. İmparatorluk ailesi oturmuştu ihtişamlı yerlerinde. Jeon ayağa kalktı kadehi kaldırdı. "Bu gün devletimizin imparatorluk olmasını kutluyoruz. Bu kutlu günde her kese teşekkür ederim ki yanımızdasınız. Çok uzatmayacağım. Hadi eğlence başlasın." sesler yükseldi şarkılar çalındı herkes eğleniyordu Lidya bile.

Firavun Jeon dans eden erkekler içinde birine takıldı gözü. Beli o kadar inceydi ki kadınların belinden güzel. Gözleri kadınların gözlerinden güzel.Kalçaları...Gülüşü...

Dudakları o kadar dolgunduki öpmek hatta parçalamak istedi Firavun Jeon o dudakları. Dans ederken o kadar güzel görünüyorduki bir erkeğin yakışıklı değil güzel olmasına şaşırmışdı Jeon. Bir erkek nasıl her şeyiyle bu kadar mükemmel olup tüm kadınların onu kıskanmasını sağlaya bilir.

Jeon gözlerini alamıyordu o erkeğin üstünden. Parlıyordu bir yıldız gibi. Kendini o kadar kaptırmıştıki Lidyanın onu çağırdığını duymamıştı bile. "Firavunum benimle dans etmek istermisiniz." Jeon sesin geldiği yöne doğru döndü. Şuan sadece o erkeğin tüm hareketlerini izlemek istiyordu. O yüzden Lidyayı red etmiş yorgun olduğunu söylemişti. Lidya da çok üstelemeyip gitmişti.

Jeon yine tüm dikkatiyle izlemeye başladı o erkeği. Bir süre sonra kendine geldi. Ne yapıyordu tam olarak?. Bir erkeği arzuluyordu. Bir erkeği istiyordu. Bu normal miydi?. Yoksa hastalıkmı?. Niye arzuluyordu o erkeği?.

Milyonlarca soru doldu aklına. Avuttu kendini. Dans dedi sadece dansına tutuldum dedi. Ama dudakları? Parçalamak öpmek istiyordu, o erkeği arzuladı Jeon. Bunu kendine bile söylemedi Jeon. Böyle bir şey mümkün olurmuydu. Kesin hastalık dedi Jeon. Düşünmemesi gerekti. Unutmak için başka şeylerle uğraştı.

Love in Ancient Egypt/ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin