-1-

10 1 0
                                    

Herkesin ona gıpta duyduğu, hep 'keşke o olsaydım' dediği bir kişi olurdu hayatında. İşte o kişi bendim.

İnsanlar küçüklüğümden beri benim ne kadar şanslı, güzel veya yetenekli olduğumdan bahsederdi. Ama bu yalakalıktan başka bir şey değildi.

Babam yaşadığım krallığın kralı olduğu için etrafımda bir sürü sahte kişi vardı. Beni öven ve daha sonrasında babama iletmemi istediği binlerce şey olurdu.

Ama benim için sorun yoktu. Çünkü ben sevilmeye, ilgi görmeye aç bir çocuktum. Babam çoğunlukla krallıkla ilgilendiği için bana çok zaman ayıramazdı. Çoğunlukla 'daha sonra' derdi ama asla onun ötesinde bir şey olmazdı. Ama babama kızmıyorum. Çünkü kral sonuçta ve ben onun sayesinde prenses olmuş oluyorum. Gerçek bir prenses.

Herkes tarafından övüldüm, sevildim, iltifatlar aldım, krallıkta ki çoğu kişinin sevdiği o kız oldum. Ta ki o zamana kadar...

🌟

9 yıl önce Ellie Lenora'dan....

Sabah -zorla- erkenden kalkmıştım. Hizmetçiler üzerimi giydirdi ve saçımı yaptı. Yüzüme hafif bir makyaj yapıp beni yemek salonuna götürmek üzere hızlıca yürümeye başladılar.

Normalde bu kadar aceleci değillerdir. Fakat yapılan bir savaş sonucu bir esir alınmıştı. Bugün ise esirin krallığa getirileceği gündü.

Yemek salonuna geldikten sonra kapının yanında ki şövalyeler kapıyı yavaşça açtılar. Krallığın başında ki adam uzun ve büyük olan yemek masasının baş köşesinde oturmuş yemeğine başlamıştı. Kapıya bakmaya bile tenezzül etmedi. Zaten etmesini de beklemezdim.

Yavaş ve zarif adımlarla yemek masasının biraz gerisinde durdum ve eteğimin kenarlarından tutarak yavaşça kaldırıp başımı eğerek krallığın başında ki adama selam verdim. Başımı kaldırmadan "Yıldız efendisi Leon'u saygıyla selamlarım." Dedim. Ve yine bakmadı ve bir şey söylemedi. Sadece tabağına bakarak yemeğini yiyordu.

Bende daha fazla konuşmayarak krallığın başında ki adamın tam karşısına oturdum. Yemek yemek istemiyordum. Özellikle sabah saat 6 da et yemiyecektim.

Yemeğime sadece eziyet çektirdikten sonra yine aynı şekilde selam verip salondan çıktım. O adamın yanında çok stresli oluyordum.

Stresimi biraz olsun azaltmak amacıyla kendime ait olan bahçeme çıktım. Bahçeme çok özen gösterirdim. Ona birşey olmasına asla izin vermezdim. Bahçenin tam ortasında minik bir masa ve sandalyeler vardı. Sandalyeye oturdum ve masanın üzerinde ki kitabı okumaya başladım.

🌟

Saat 12'ye 10 vardı ve ben geç kalmıştım. Kitap okumaya dalmıştım ve saat 12 de orada olmam gerekiyordu. Koşarken bir yandan da söyleniyordum.

Sonunda alana geldiğimde o adamın sert bakışlarını gördüm. Buraya doğru gelmeye başladığında gözlerimi yere indirip selam vermeye başladım." Yıldızların efen-" "Niye geç kaldın Lenora?" diyerek benim sözümü kesti. Ben ise derin bir nefes aldıktan sonra "Bahçemde kitap okuyordum ama zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Lütfen beni affedin efendim" dedim. O adama yalvarmak istemiyordum ama mecburdum.

Sıkıntıyla bir nefes aldı ve "Cezanı sana sonra vericem Lenora. Şimdi yerine gidip orada sadece gülümsüyorsun. Kimseyle konuşmuyorsun." Dedi. Her ne kadar onun emirlerine uymak istemesemde cezamın daha da artmasını istemiyordum.

Hemen gidip o adamın ,fazla gereksiz, gösterişli koltuğunun hemen yanında bulunan tahta gidip oturdum. Hemen tahtın yanında minik ama süslü bir sehpanın üzerinden tacımı alıp taktım ve gülümsedim. Sanki her şey mükemmelmiş gibi.

O adamda yanıma geldi ve tahtına oturdu. Etrafa sert bakışlar atmaya başladı.

5-10 dk sonra bir anda şatonun kapıları büyük bir gürültü ile açıldı. Bir sürü atlı asker içeri girmeye başladı. Son olarak bir ip ile bağlanmış,üstü başı kan olmuş hemen hemen benim yaşlarımda bir oğlan çocuğu içeri girdi. Sonrasında kapılar yine aynı gürültü ile kapandı.

Atlı askerler bizim,o adamın, önüne dizilmeye başladı. Hepsi dizilince bir asker öne çıktı. Bu asker çocuğun ipini tutuyordu. İpi sertçe çekti ve çocuk o adamın önüne doğru düştü.

Asker "Esir aldığımız o çocuk efendim. Eğitimli ama çok güçlü değil. Ama iş görür. Sağlam bir eğitim ile büyük bir silah haline gelebilir." dedi. Bir dakika burada ne oluyordu? Bu esiri zindanlarda işkence ederek öldürmeleri gerekmiyor muydu?

O adam çocuğu yakasından tuttu ve havaya kaldırdı. Alıcı edasıyla çocuğu sağa sola çevirdi ve başını yavaş yavaş aşağı yukarı salladı. Bu beğenmiş anlamına mı geliyor?

O adam çocuğu umursamadan yere fırlattı ve "Şimdilik zindanlara götürün ve ben onun yanına gelene kadar ona yemek veya su vermeyin" diye bağırdı. Bütün askerler aynı anda başını salladı ve 2 asker çocuğu alıp onu zindanlara götürmeye başladılar.

O adam ise şatoya girip gözden kayboldu. E ben? Ben de mi gitsem? Askerlerin yalakalıklarını hiç çekemem. En iyisi bende yavaştan gidiyim.

Tam kalkmış arkamı dönücekken bir asker " Prenses Ellie! Bir dakikanızı alabilir miyim?" Diye sordu. Bu adamı tanıyordum. Bir oğlu vardı ve her zaman oğlu ile beni evlendirmeye çalışıyordu. Oldu paşam.

Ona sertçe çıkışamazdım. Aklıma hiçbir bahane gelmiyordu. Aklıma gelen ilk bahaneyi hemen söyledim." Sizinle konuşmayı çok isterdim ama ben esir aldığınız çocuğa bakmak istiyorum. Sonuçta gelecekte krallığımıza katkı sağlayacak kişiyi tanımam gerek değil mi? Evet bende öyle düşünüyorum. Şimdi gitmem lazım görüşürüz Bay Black." Dedim ve askerin konuşmaya başlamasına müsade etmeden koşar adımlarla çocuğun yanına gitmeye başladım.

🌟🌟

SELAAAAMMM ASKUTELLALARİM

BU SEFER CİDDİ CİDDİ BİR KİTAP YAZMAYA KARAR VERDİM HSKAGSOZHA

AMA CİDDEN UZUN OLDU BENCE

YANİ NORMALDE BEN 200 KELİME ZOR YAZARDIM

YAZIM YANLIŞLARIM OLABİLİR

AMA BU KİTAP PEK UZUN OLMAZ GİBİ GELİYOR BANA

AMA OLABİLİR

OKUNMAYA BAĞLIII

NEYSE ASKUTELLALARİM BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE

YILDIZLARIN DAİMA SİZİNLE OLMASI DİLEĞİYLE...


Esir RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin