5. BÖLÜM - DALINDAN YENİ KOPMUŞ

0 0 0
                                    

  Ne bekliyordu? Şimdi, o kadar şeyden sonra benden daha ne bekliyordu? Koşa koşa ona gitmemi, boynuna sarılmamı, hiç bir şey olmamış gibi davranmamı falan mı? Hayır. Böyle olmayacaktı. İçimdeki sevgi artık nefrete dönüştü. İşte iyi olan da buydu. Onu unutmak kolay olacaktı ama anıları... İşte o zordu. Yaşanılan güzel günler asla unutulmuyordu. O kişiyi her yerden silmiş olmak yetmiyordu bazen hayatınızdan çıkarmak için. Ne yapılması gerektiğini kimse bilmiyordu. Bu konuda herkesin yardıma ihtiyacı vardı ama kimse tamamıyla bir yardım alamıyordu. Zordu, gerçekten çok zor. Yokmuş gibi, yaşanmamış gibi davranmak,tanımıyormuş gibi yapmak... Ama ben eski ben olacaktım. Yeniden mutlu olacaktım. Kendime söz veriyorum, işte tam şuan  toprağa iner inmez kendime yeni bir sayfa açacağım ve bu sayfa o kadar güzel olacak ki kimsenin kirletmesine izin vermeyeceğim.
                  ***10 saat sonra***
      İstanbul'a girmiştik. Önce kalacağımız otele gidecektik, dinlenip geceyi orada geçirecektik. Ertesi sabah erkenden ormana gideceğiz. Yolun geri kalanında da uyumuştum. Allah'tan yine Kerem'in omzunda değildim. Başımı cama yasladım. Boynum ağrımıştı. Uyandığımda saat akşam 7 yi geçiyordu. Önce çevreme baktım. Kerem uyuyordu. Ne kadar temiz, saf biriydi. Uyurken bile belliydi iyi biri olduğu. Umarım beni yanıltmaz. Kısa kollu vardı üstünde, üşümüş olabilir diye üstümdeki hırkayı kollarına örttüm. Sonra telefonuma baktım. Annem mesaj atmıştı sadece
"Kızım nerdesiniz?" yazmıştı az önce. Neyse ki çok olmamıştı yazalı, merak edebilirdi.
"İstanbul'a girdik anneciğim, otele gidiyoruz." yazdım ve yolladım.
Kızların ne yaptığına baktım. Ekin ve Emre uyuyordu, Ekin Emre'ye yaslamıştı başını. Çok tatlı görünüyorlardı. Gamze, Buğra ile yan yana oturmuş sohbet ediyorlardı. Normlade Buğra ve Ömer yan yanaydı ama yer değiştirmiş olmalılardı ki Ömer de Cemre' nin yanındaydı. Serkan da uyuyordu. Artık eskisi kadar izleme isteği yoktu içimde, o kadar da sevimli gelmiyordu gözüme. Bizimkileri oturduğum yerden görebiliyordum bu arada. Saatler sonra acıktığımı hissettim. Sessizce Gamze ' ye seslendim Kerem' i uyandırmak için.
" Gamze... Yemek yediniz mi?"
" Biz bir şeyler yedik. Siz çok güzel uyuyordunuz. Uyandırmadık." dedi fısıldayarak. Tamam der gibi başımı salladım. Çantama eğilip evde yaptığım poğaçalardan çıkardım. Sessizce yemeğe başladım. Gelmek üzereydik. Servis şoförü yakınlarda bir benzinliğe girdi. Bir kaç dakika mola olduğunu söyledi, az bir yolumuz kalmıştı ama tuvalete gitmem gerekiyordu. Cemre ile beraber tuvalete indik. Yürürken marketin yan tarafindaki karanlık kısımda birini gördüm. Karanlık biriydi. Siyahlar içinde giyinmişti. Boyu kısa idi, genç biri olmalıydı. Onu gördüğümü fark edince arka tarafa doğru çekildi sanki. Kimdi bu? Ben hayal görüyor olamazdım değil mi? Cemre durumu fark etmiş olmalı ki sordu." Ne oldu? Neye baktın ? Biri mi var? diye sıraladı soruları.
" Yoo, kimse yok. Birini görür gibi oldum da." dedim. Kaşlarımın çatık olduğunu hissedebiliyordum.
" Tamam o zaman hadi" dedi Cemre. Beraber işimizi halledip geri otobüse döndük. Şoför 15 dakikalık yolun kaldığını söyledi. Herkes eşyalarını toplamaya başladı. Geri geldiğimizde Kerem, Ekin ve Emre de uyanmıştı. Hepimizin telefonuna aynı anda bildirim gelmişti. Hoca mesajı sesli okudu.
" Sınıfımıza yeni gelen Yağmur Korkmaz dünden beri okula gelmiyor, haberi olan ailesine de haber versin. Haber alamıyoruz." Bu neydi şimdi? Bu kız gerçekten normal değildi galiba. Hoca kısa bir açıklama yapma gereği duydu.
" Gençler sınıfta tam olarak bir şey diyemedim ama Yağmur arkadaşınız biraz sıkıntılı. Yani değişik hareketleri, davranışları,durumları var. Eski okulundan da bu durumlar yüzünden geldi. Açıkçası pek iyi bir akla sahip değil.
" Yani deli mi hocam?" diye sordu Buğra çekinmeden. Bir gulusme oldu ama kısa sürdü.
" Evet yani aslında öyle diyebiliriz. O yüzden onu mazur görün çocuklar." dedi mahcup bir şekilde. Böyle bir durumda ne yapılabilirdi ki? Herkes yerine geçince servis tekrar hareket etmeye başladı. Kerem de telefonuna bakıyordu ben de.
" Acıktın mi?"
"Yani aslında evet ama oteli bekliyorum."
" Bence bunlardan yemelisin." dedim poşetteki poğaçaları göstererek." Açlığını yatıştırır." dedim.
" Teşekkür ederim." dedi bir tane alırken. Öyle bir bakışı vardı ki. İnsanın içine işliyordu. Çok garipti, Kerem de farklı bir şey vardı. Güzel bir şey kimsede olmayan ondan başkasında göremediğim... O...o iyi biriydi galiba. Daha tam tanımıyordum ama içimde ona karşı bir güven vardı. Herkes aynı değildir diye düşündüm. Herkes kandırmaz,aldatmaz, bırakıp gitmez. Evet öyle olmasa bu dünyada yaşanmazdı. Burada akşam olmuştu otelin bahçesine girdi az önce servis. Geniş ve ağaç dolu bir yerdi. Önce ön taraftakiler indi servisten sonra biz indik. Kerem benim inmeme yardımcı oldu. Serkan çocuğu gözleri ile yiyecekti sanki. İnenler sırayla valizlerini aldılar. Bende valizimi alıp lobiden içeri girdim kızlarla beraber. Dördümüz aynı odada kalacaktık. Ekin elinden gelse Emre ile aynı odada yatacaktı ama buna tabii ki izin veremezlerdi. Birbirimize iyi geceler diledikten sonra herkes odasına girdi. Bizde içeri girdik ve üstümüzü değiştirdik. İşlerimiz bittikten sonra kapı çaldı. Delikten baktım Emre idi. Ekin dışarı çıktı bizde dolapta bulduğumuz yiyeceklerden yemeye başladık. Aynı zamanda annelerimize mesaj attık.
" Annemin selamı var, onlarda varmışlar İstanbul'a. Hastaneye gitmişler üçü." dedi Cemre. Ahmet iyi olacaktı buna emindik.
" Benimki de selam söyledi." dedi Gamze. "Aleyküm selam" dedik Cemre ile aynı anda
" Ve son olarak benimkinin de selamı varr." dedim. Onlar da aynı anda aleyküm selam dediler. Yemeklerimizi yedikten sonra Ekin de geldi ve kız kıza güzel bir uyku çekmek için yataklarımıza girdik...
                    *SABAH*
    Ertesi sabah erkenden kalktık ve kahvaltı için aşağı indik. Çocuklar daha önce inmişti. Bize de yer tutmuşlardı. Serkan da oturmuştu, diğer takımda bizim arka tarafımızdaki masada oturuyorlardı. Kerem beni görünce gülümseyerek el salladı. Serkan bunu görünce çılgına döndü. Ama sesini çıkartmadı. Öğretmenler kahvaltının hızlı bir şekilde yapılması için duyuru yaptılar. Bizde hızlı bir şekilde yemekleri yiyip odalara çıkarak çantalarımızı aldık. Aşağı inip yine servise bindik. 20 dakika kadar sonra ormanda idik. Bir kulübe vardı, eşyaların oraya konulmasını söylediler. Ağaçlar çok sık ve çok uzundu. Gökyüzüne bakınca sanki bitmiyor gibiydi. Biraz erken geldiğimiz için hoca çevrede gezinti yapmamıza izin verdi. Bizde hepimiz ayrı yerlere dağıldık. Ekin, Emre, Cemre, Ömer bir yere gittiler. Gamze ve Buğra başka bir yöne. Biz de Kerem ile başka bir yöne doğru gittik. Serkan kamp alanında kalmıştı.
"Ya bir şey sorcam ama..." dedi Kerem.
" Sor tabii çekinme." dedim.
"Bu Serkan' ın olayı ne, ne istiyor senden?"
" Biz, biz onunla beraberdik, sonra bir anda çekip gitti. Başka bir kızdan hoşlandığını söyledi. Artık beni sevmediğini zaten hiç sevmediğini filan. Biz onunla çok güzel şeyler yaşadık. Güldük, eğlendik,yeri geldi beraber ders çalıştık, yeri geldi beraber bir yerlere gittik, yeri geldi ben korktuğum için beni korudu, sarıldı. Ama yalanmış,sonra başka bir kız için başka bir okula nakil aldırdı. Sonra artık ne oldu bende bilmiyorum geri geldi, kız bunu aldattı mı o da bırakıp gitti mi yoksa başka bir şey mi oldu işte orası muamma." dedim, ağzı açık kalmıştı.
" Vay şerefsiz!" dedi sonra hemen düzeltti kendini " Yani kusura bakma ama bu şerefsizlik resmen." Gülmeye başladım. " Haklısın ya ne kusuru." dedim.
" Sen ne kadar üzülmüşsündür." dedi sesli bir şekilde ama galiba bunu içinden geçirmesi gerekiyordu.

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin