★ Keyifli okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Benim motivasyon kaynağım oy ve yorumlarınız. ★
Instagram: llettermoon
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
☾
Gracie Abrams, Camden
James Arthur, Train Wreck
☾
Midemdeki şişelerce alkolün acı ve mide bulandırıcı etkisi, boğazımın çöl kuruluğu ve terden alnıma yapışmış saçlarım... Böyle bir sabaha uyanmayalı çok olmadı, her sabah böyle bir sabaha uyanıyorum, kıyafetler ve içkinin adı değişiyor ama sabah midemde ve kalbimde bıraktığı tesiri değişmiyor.
Bam! Matiz.
Yataktan doğrulmak için masadan destek almaya çalışırken, boş şişeler; üşüştüğü masadan yere gürültüyle yuvarlandılar. Ses beynimde olağanüstü bir güçle yankı yaparken sadece başımı tekrar yastığa gömdüm, kalkmam gerekiyordu ama dünya çok gürültülüydü. Şirkete gitmeliydim, daha Taylan'ın beni görünce mora çalan yüzüne ve öfkeden kızaran gözlerine bakacaktım. Görmeye değerdi. En geç dokuzda orada olmalıydım çünkü Kırağı ailesi oldukça dakikti, her sabah kahvaltıda öğrendiğim üzere.
Elimi attığım her yer müthiş bir gürültüye ev sahipliği yaparken nihayet kendimi dağınık odadan, onun kadar dağınık olmayan banyoya attım. Üzerime yapışan kıyafeti ayaklarımın arasından kapının kenarına attığımda, duş başlığından üzerime dökülen soğuk su beni kendime getirmişti. Getirmemişti. Ben uzun süredir kendimde değildim, ben bende değildim.
Temizlendiğine ikna olduğum vücudumu, bornozuma sararak banyodan çıktım. Üzerimi giyinmeden kuruttum ıslak saçlarımı, yüzümü insan içine çıkarabilecek kadar makyajımı da yaptıktan sonra dolaba yöneldim. Siyah, boğazlı, mini ve bedenimi saran elbiseyi giydikten sonra elbiseyle aynı boyda olan siyah blazer ceketi giydim; bugün hava düne göre soğuktu. Son olarak gümüş kolye ve yüzüklerimi taktıktan sonra çantamı da alarak pislik içerisindeki odadan çıkarak salona indim. Salonda görmeyi beklediğim şey dağınıklıktı, gördüğüm ise l koltukta yatan bir adet Açelya.
"Ohoo!" Sesim onu ürkütmüştü, hızla yattığı yerden doğruldu.
"Ne oldu?" Braletinin omzundan düşen askısını düzeltirken diğer eliyle de gözlerini ovuşturdu. "Nereye böyle?"
Masanın üzerinde duran sürahiden, dolaptan aldığım büyük bardağa su doldurdum. "İşe."
"İş?" dedi sorarak.
"İş." dedim bardağı tek nefeste bitirmeden hemen önce, içim yanıyordu resmen; böyle alev ateş.
"Baban sonunda ikna edebildi demek seni."
"Tam öyle değil."
"Nasıl?"
Bıkkınlıkla nefes verdim. "Karışık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRAĞI
RomanceGüvenin tohumları dört duvar arasında, bir ailede ekilmezse ruha; saçılmazdı dışarıda. Bir ruh üşürdü onu saran kollarda şefkati aradığı her anda, en sonunda da aslında aramakla bulamayacağını anladığında; donardı. Ecem Kırağı, İtalya'dan döndüğünd...