01

142 31 39
                                    

Sunghoon

"Ayrılmak istiyorum."

Eğmiş olduğu kafasını garip bir yavaşlıkla kaldırıp direkt olarak gözlerime baktı. Gözleri hiçbir şey anlatmıyor fakat oldukça korkutucu bakıyordu. Ürperdiğimi ve bir an önce buradan gitmek istediğimi fark ettim, son 1 aydır olduğu gibi.

Son 1 aydır, deli gibi sevdiğim adamın yanında durmaktan sıkılmış, korkar ve istemez olmuştum. Temaslarından rahatsız olmaya başlamıştım, her gün defalarca öptüğüm adamı zorla öpmeye başlamıştım. Neden böyle olduğunu anlamamıştım fakat böyle bir durumda daha fazla kalmak istememiştim ve tüm cesaretimi toplamış, ayrılmak istediğimi söylemiştim.

Fakat işlerin kibar gitmeyeceğini elbette biliyordum. Bağıracaktı, kızacaktı ve defalarca "Neden" diyecekti. Belki de beni ikna edecek ve ondan ayrılmayacaktım. Onun yanında kesin karar vermem benim için zordu.

"Neden?"

Derin bir nefes alıp, defalarca hazırlandığım konuşmayı ezbere okumaya başladım; "Artık eskisi gibi hissetmiyorum sana karşı. Sevgili gibi sevemiyorum, sarılamıyorum ve öpemiyorum seni. Bunu bence sen de fark-"

"Bu kadar mı yani?"

"Ne?"

Kafasını iki yana sallayıp oturduğu yataktan kalktı. Odanın içerisinde gezinmeye başladı, bir şey düşünüyor gibiydi.

"Ne bu kadar mı Heeseung?"

Heeseung odanın içerisinde gezinmeyi bırakıp bana doğru döndü. Yanıma yaklaşıp koltukta yanıma oturdu. Bana doğru döndü, ellerimi önüne çekip parmaklarımla oynamaya başladı. Ellerimi çekmek istedim fakat sıkıca tutup çekmemi engelledi. Kızmaması için ellerimi rahat bırakıp parmaklarımla ilgilenmesini izin vermek zorunda kaldım.

"Kafan karışık farkındayım fakat bunları çözebiliriz, biliyorsun değil mi?"

Aniden konuşması ile kafamı ona döndürdüm, kafasını eğmiş ilgiliyle parmaklarıma bakıyor ve okşuyordu. Yutkunup, "Çözmek istemiyorum, ayrılmak istiyorum." tedirgince fısıldadım, korkuyordum.

Normal de sevgililer gününde aldığı yüzük olan fakat şu an da boş olan yüzük parmağımı okşadı. Parmağıyla birkaç kere daha okşayıp aniden tırnağını derime bastırdı.

"Ah..."

Ani acı ile elimi kendime çekmeye çalıştım fakat batırdığı tırnağını derime daha çok bastırdı. Tırnağının derimden içeriye girdiğine emindim zira bu acının başka bir açıklaması olamazdı.

"Heeseung bırak, acıyor!" Elimi bir kez daha kendime doğru kuvvetle çekip, koca ellerinden kurtuldum. Parmağıma bakıp cidden küçük bile olsa bir yarık olduğunu fark ettim, sızlıyordu ve hafif hafif de kanamıştı.

Sinirle koltuktan kalkıp eşyalarımı toplamak için dolaba ilerledim. Sinirle bir şeyler geveliyor, hızlı bir şekilde dolaptan eşyalarımı alıyordum.

Terlemiş saçlarım alnıma yapışmıştı ve bu beni iyice sinirlendiriyordu. Hızla saçlarımı geriye atıp, Heeseun'a doğru döndüm ve hırsla bağırdım, "Ayrılmak isteme nedenimi anlıyor musun?"

Ellerim titriyor, dolaptan çıkarttığım kıyafetleri benim mi diye bakmadan çantama dolduruyordum. Gitmek istiyordum, evime gidip uyumak istiyordum. Sakinleşince de tekrardan onunla konuşmak için dönmem gerekiyordu çünkü ikimiz de böyle bir sonu hak etmiyorduk.

"Ben ayrılmak istemiyorum."

Oldukça sakin ve umursamaz hâlde söylediği kelimeler ile ona döndüm. Başım ağrıyordu ve açtım. Ayrıca şu an çok gergindim. Onunla saatlerce kavga edecek gücüm normalde yokken bu hâldeyken hiç şansım yoktu.

Diabolical Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin