"buyur evlat paranın üstü"
Küçük olan ona uzatlılan parasının üstünü alarak hızla teşekkür edip kağıt helvasının paketini açarak ilerlemişti bir gün önce yağan yağmur etrafa güzel bir cılıvtı ve koku bahşetmişti, böylece etraf ferah ve cidden hoştu. Bu güzel havayı gören minho hem kedilerini çıkarmak istemiş hemde jisungla'da konuşmak istediğini düşünerek ona buluşma teklifi etmişti, jisung bu teklifi geri çevirmeye gerek bile duymadı kedilerin lafını duyduğu an kabul etmişti zaten son görüşmeleri ardından bir kaç gün daha birbirlerini görmüş birlikte zaman geçiren ikili yavaş yavaş birbirlerine alışmış, minho'nun teklifi ile iki gençte daha önce görüştükleri parka gelmişti.
Fakat jisung şuan etrafta büyüğünü görmediği dudak büzmüş kağıt helvasını ısırmıştı.
"Gelmedi mi daha acaba?" Demişti kısık bir sesle.
Boş banklardan birine geçerek oturmuş ve ayaklarını sallayarak helvasını yiyordu, bir yanda da telefonunu çıkartıp tam büyüğüne nerde olduğunu soracakken arkasından gelen kedi miyavlama sesi ile sevinçle arkasına dönmüştü.Döndüğü gibi elinde kedi çantasıyla beraber siyah saçlarını özenle şekillendirmiş saçlarıyla uygun olan simsşyah kombini ile yakışıklı doktoru karşısındaydı şuan.
Jisung istemsizce oluşan bir mutluluka gülüp ayağa kalkarak az biraz uzağında olan doktora adımladı.
"Hoş geldin, Minho hyung!"
"Hoş bulduk ufaklık"
Minho, gülümseyerek karşısında ona tatlı tatlı bakan küçük çocuğu gördüğü gibi tüm gün üstünde olan kara bulutlar resmen birer toz tanesi gibi olup gitmişlerdi.
"Sana seslendim fakat duymadın bende arkadan gelip korkutayım dedim fakat minik oyuncumuz bunu bozdu" demişti minho doriyi kastederek.
"Ya hyung! Neden beni korkutacaktın!" Jisung'un şakayla karışık isyanı ikisinide güldürdü.
Beraber ayak üstü ettikleei sohbeti kısa bir ara vererek daha iyi oturacak bir yer aramışlardı.
Buldukları banka giderken jisung aslında çimenlere oturmak istediğini ama dün yağan yağmur nedeni ile ıslak oldukları için oturamadığınu söylerek dudak büzmüştü."Bu bi' engel değil ufaklık"
Minho onun küçük isteğini hemen yerine getirmek için elindeki kedi taşıma kafesini jisung'un eline tutuşturmuş ve üstündeki siyah kabanı çıkarmıştı.
"Hih! Hyung napıyorsun saçmalam ya gel banka otururuz"
Jisung, onun yapacağı şeyi anlayınca gerilmişti doğrusu.
"Bir şey olmaz, yıkarım"
Minho yeşillik çimenlere doğru ilerlerken kabanını güzelcene yere sermişti, sanki daha bir kaç gün önce yeni almamış gibi, ve arkasında ona şaşkınca bakan ufaklığa döndü.
"Gel?"
Küçük olan büyüğüne bakarak yüzündeki sevinci saklamadan koşarak ayakkabılarını çıkarmış ve kabanın üzerine doğeu oturup büyüğünede yer açmıştı. Büyük olan kendisine açılan yere yerleşmiş kedinin kafesinide alarak yanlarına koyup kapısını açmıştı fakat buna rağmen içindeki üşengeç kedş yatmaya devam etmişti.
"Bugün üşengeçliği üzerinde ama kucağına almak istersen alabilirsin gelir" Minho, küçük olanın çekinmemesi için küçük bir açıklamda bulunduğunda jisung gülümsedi.
"Aynı ben bu!" Küçük olan kurduğu cümle ile kendi kendine gülmüştü, büyüğü ise ona gülümseyerek bakmıştı.
Jisung kediye eğilerek bakmış ve güldü ardından onu kucağına çağırmıştı, bunu gören ve uykuya dalamk üzeri olan kedi üşene üşene kafesinden çıkarak kendisi için açık olan kucağa doğru atlayıp yayılarak uzanmıştı.
Jisung, kucağına gelen kedi ile küçük bir mutluluk şarkısı söylemiş ve onun tüylerini hafifçe okşamıştı.
"Hyung, dori benim olsun bence"
Küçük olan kedisini izleyen büyüğüne dönerken kıkırdamıştı, minho ise onun bu masum ve tatlı isteğine karşı dudak büzerek saçlarını karıştırdı.
"Üzgünüm ufaklık, oğlumu ayıramam kendimden"Minho aklına gelen şeyle sırıtıp küçük olanın yanağından bir makas aldı.
"Ama sen bizim evimize gelebilirsin?"
Küçük olan bu teklife karşı gülerek büyük olana dil çıkardı.
"Gelmeyeceğim yaşlı, ağla"Küçük olan büyüğünü sinir etmek için onla uğraşıyordu minho ise kızmak yerine bu tatlı bebeği nasıl yiyeceğini düşündü.
"Yaşlı demek?"
"Hmhm, yaşlıı"
Küçük olan gülerken büyüğü onun bu yaramaz tavrına gülüp küçüğünün yanaklarını parmakları arasına alarak çokta acıtmamak için hafifçe sıktı.
"Alayım mı bu yanakları hm?"
"Ay! Hyung! Yaşlısın banane!"
Jisung gülerek uğraşmaya devam ederken büyük olan biraz daha sıktı tombul yanağı.
"Hm?"
"AY AY TAMAM YAŞLI DEĞİLSİN!"
Küçüğünün bu hemen vazgeçen tavrına karşı kahkaha atarak tombul yanağı serbest bıraktı.
"Aferin sana"
Tatlı ikili birbirleri ile sohbet edip şakalaşırken zaman akıp gidiyordu, dori bazen ordan oraya koşarken yorulup kucaklarına atlıyor dinleniyordu, minho küçüğünün acıkmaması için markete gidip dolu bir poşet abur cuburla dönmüştü ve bu sebeple akşama kadar birbirleri ile uğraşıp konuşmuşlar küçük duygular arada kaynayıp giderken ufak flörtleşmelere sebep oluyordu.
İkili birbirleri ile eğlendikleri sürenin sonuna gelince eve gitmeleri gerektiğini anlamışlar ve dori kedi ile birlikte Minho'nun
Arabasına geçmişlerdi, jisung, her ne kadar tek gidebileceğini söylesede Minho bunu kabul etmemiş ve kendisi eve bırakmak istemişti.Çok uzun olmayan bir sürenin sonunda jisung'un evinin önğne geldiklerinde ikiside birbirine tatlıca bakmıştı.
"Hastane iznim bittiği için çok sık görüşemeyeceğiz fakat zaman buldukça seni ziyaret ederim ve telefondanda konuşuruz, hem istersen hastanemede gelebilirsin?"
Jisung, Minho'nun dediklerini dinlerken dudak büzdü, alışkanlığı buydu işte.
"Özlerim ben tabi geleceğim! Tek arkadaşımı bırakmamm"
Diyerek hiç düşünmeden uzanıp büyüğüne sarılmıştı, minho bu atağı beklemediği için şaşırsada hemen şaşkınlığını atlatıp kollarını ince bele sarmıştı.
Kısa bir süre sarılan ikili birbirinden ayrılıp gülüştüler.
"O zaman görüşürüz doktor bey?"
Minho sırıtıp göz kırpmıştı küçük sincaba.
"Görüşürüz garson"
Jisung mutlulukla gülümsedi ve arabadan inerek büyüğüne el sallamış mutlu günün etkisi ile zıplaya zıplaya evine gitmişti.
Arabada olan Minho onun bu tatlılığıns karşı kıkırdamıştı.
"Şapşal"
Sizden hızlısı mezarda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue | minsung
Fanfic"Yıldız kayıyor sevgilim, dilek tut!" "Tek dileğim kollarımın arasında zaten, güzelim"