Seungmin duştan çıktıktan sonra kendini daha rahat hissediyordu. Jisung aniden odasına dalana kadar.
"Seungmin~ Felix brownie yaptı aşağıda bekliyoruz gel!"
Seungmin'in suratında küçük bir tebessüm oluştu. Hemen kıyafetlerini giyip aşağıya indi. Çocuklar yemek yemek için onu bekliyordu.
"Hadi hyung yemek için sabırsızlanıyorum"
Onlar brownieleri yerken Seungmin dayanamayıp sordu. "Baksanıza, boynumda bir iz var mı?" Jisung kaş göz hareketleri yaparken Jeongin "Yok hyung, merak etme. Ama bence şimdiden bir tanecik için endişelenme ileride ısırık izlerinden falan fazla fazla göreceksin" dedi.
Seungmin "Bana bak, bir koymalık canın var, onu da ben heba etmeyeyim." diye karşılık verdi.
*[Canınız yazarınız zorlandığı için sonrasında seungmin olarak devam edecek]*
Beni sinir ediyorlar. Ona aşık falan değilim. Ondan nefret ediyorum. Üstelik tipim bile değil. Bu çocuk sabrımı sınıyor.
"Ah, yapma hyung daha evlendiğinizi ve küçük chanminlerin etrafta dolandığını görmedim." diyor. Bir de ikimizin ismini birleştirip böyle birşey yapmış. Fena değil ama olmaz.
Az daha devam etseler ağlayacağım. "Ya nefret ediyorum ondan anlayın şunu!" dedim. Keşke demeseydim.
Jisung altını çize çize, "Bebeğim, en büyük aşklar nefretle başlar." dedi.
Felix "hem çok yakışıyorsunuz, hayatımda hiç bu kadar uyumlu bir çift görmedim." diyor. Bana inat dalga geçiyorlar biliyorum.
"Şu konuya son verelim yoksa hayatınıza son veririm." onların benim tanımımla gayet nazik uyarmıştım.
Sessizce yemeğimizi yiyip topladık. Salona geçip oturduk. Sıkıldığımı hissedince, "Pişt baksanıza," diye seslendim. Homurdanmaya başladıklarında, "Bir bara falan gidelim be sıkıldım." dedim.
"Jisung, "Bu gidişle sıkılmayacak, sikileceksin ama neyse. Kalkın hazırlanalım." bunu demesinin ardından "Pezevenk!" diye bağırarak odama gitmiştim.
Peki, bir mafya olabilirim, ama bu feminen giyinmeme engel değil. Hızla altıma mini siyah bir etek, üzerime de oversize beyaz bir gömlek giydim, soğuk olur diye de siyah bir ceket. Tatlı hafif bir makyaj da yaptıktan sonra bizimkileri alıp çıktım. Lüks bir bara getirdim bizi. Aramızdan bir tek Jeongin feminen giyinmemişti. Hepimizden çok ona yakıştığı halde giymiyordu. Salak çocuk.
İçeriye girdiğimiz gibi tüm gözler bize dönmüştü. Gayet iyiydi herşey, ama o mikrop ve arkadaşlarını görene kadar. Ya niye böcek gibi her yerden çıkıyor? Böceklerden nefret ederim. Zaten siki için meraklı orospular etrafını sarmış. Umrunda değil bu gece ortalığı dağıtmaya -birkaç adamın orgazm olmasını sağlayıp ortadan kaybolmaya- geldim. Ama sanırım bu gece sadece eğleneceğim.
Hemen yanlarındaki masa boştu maalesef, oraya geçmek zorunda kaldık. Masaya geçip oturduk birkaç içki söylediler. Benden cennetlik mafya yoktur, sadece bira biliyorum. Bizimkiler farklı farklı içki çeşitleri söylerken bende etrafıma bakınıyordum.
Birden birilerini gördüm. "Çocuklar ben Kuzen Ruby ve Tata'yı gördüm... Oha küçük Tata'nın yanında biri var. Soya'da orada! Çocuklar ben gidiyorum, birazdan dönerim." beni onayladıklarına dair mırıltılar çıkarmalarını beklemeden hızlıca yerimden kalkıp koşarak ve bağırarak "Ruby! Tata! Soya Noona!" beni gördükleri gibi Ruby ayağa kalkmış bana doğru koşmuştu.
Sarıldık, sıkı sıkı. "Seungie!" o da beni özlemiş. Ayrıldığımız gibi, "Min! Harika giyinmeye devam ediyorsun! Çok şirin olmuşsun, tüm güzel kızlara tek atarsın valla. Kim bilir kimler var peşinde?" bir bilsen.
"Abart be Ruby! Hem uzun süredir mafyalıkla uğraşıyorum, ciddi görünmem lazım." dedim. Birlikte onların masasına doğru yürüyorduk. Küçük bir kahkaha attı. "Tanrı aşkına Min! Her ne kadar uğraşsan da, her ne yapsan da sen her zaman benim biricik, minnoş, mong mong, bebiş Minnie'msin." dedi. Aslında herkes bunu söylüyor.
Masaya oturmadan Soya noona ile de sarılıp, oturdum. Sonra dayanamayıp "Tata yine hangi tavşanı pençene düşürdün?" dedim. Yanında, eline içkiyle konuştuğu çocuk cidden tavşana benziyordu. Tata tek gecelik insanıydı, onun için ciddi ilişki diye bir şey yoktu. Sanırım bu çocuk Tata'ya hayat verecek. 6. hissim kuvvetlidir.
"Seungmin, bu Jeon Jungkook. Benim biricik, ciddi ilişki düşündüğüm, neredeyse iki üç aydır birlikte olduğum sevgilim." ismi çok güzel. " demek bu tatlı tavşanın adı Jungkook. Tanıştığıma memnun oldum Kookie."
"Bende memnun oldum Seong- Seun-" adımı unutacağını biliyordum bu yüzden lafını bölerek, "Kısaca Min derler." dedim.
"Min." dedi beni tekrarlayarak. Biraz sohbet ettikten sonra, "Ben kaçar çocuklar bekler, öptüm hepinizi!" deyip Jisung'un yanına oturdum. İçkilerimiz gelmişti. Hemen kendime bir bardak doldurup içtim.
Yarım saat kadar sonra aramızda bir tek ayık Jeongin vardı, muhtemelen bir yada iki bardak içip bırakmıştı. Sonuçta eve ışınlanmayacaktık.
"Minnie!" Jisung kulağımın dibinde bağırınca yüzümü buruşturup bende "Ne?!" diye bağırdım. "Dans edelim!" Felix ile kollarımdan tutup çekiştirdiklerinde kalkmak zorunda kaldım. "İyi ama sadece biraz!" dedim bağırarak. Müzik sesi çok yüksek olduğu için bağırıyorduk.
Piste çıkıp dans etmeye başladık.
𝐽𝑢𝑠𝑡 𝑑𝑎𝑛𝑐𝑒! 𝐺𝑜𝑛𝑛𝑎 𝑏𝑒 𝑜𝑘𝑎𝑦.
𝐷𝑎-𝑑𝑜𝑜-𝑑𝑜𝑜-𝑑𝑜𝑜
𝐽𝑢𝑠𝑡 𝑑𝑎𝑛𝑐𝑒, 𝑠𝑝𝑖𝑛 𝑡ℎ𝑖𝑠 𝑟𝑒𝑐𝑜𝑟𝑑 𝑏𝑎𝑏𝑒.
𝐷𝑎-𝑑𝑜𝑜-𝑑𝑜𝑜-𝑑𝑜𝑜
𝐽𝑢𝑠𝑡 𝑑𝑎𝑛𝑐𝑒, 𝑔𝑜𝑛𝑛𝑎 𝑏𝑒 𝑜𝑘𝑎𝑦.
𝐷𝑢ℎ-𝑑𝑢ℎ-𝑑𝑢ℎ-𝑑𝑢ℎ
𝐷𝑎𝑛𝑐𝑒, 𝑑𝑎𝑛𝑐𝑒, 𝑑𝑎𝑛𝑐𝑒 𝑗𝑢𝑠𝑡, 𝑗𝑢---𝑠𝑡 𝑑𝑎𝑛𝑐𝑒!Kendimi dansa kaptırmış, kıvırtıyordum. Bir anda belimde bir el hissettim, beni kendine doğru çekti. Alt vücutlarımız birbirine yapıştığı sırada arkama baktım. Açıkçası onu tuzağıma çekebilirdim, ama şuan oldukça rahatsız olmuştum. "Çekilir misiniz?" sakinliğimi korumaya çalıştım. Sorun çıkartmak istemediğimden adamı dövmüyorum, yoksa anasının amını tersten gösterirdim.
O sırada birinin adamın suratına okkalı bir yumruk yapıştırdığını gördüm, hemen o tarafa döndüğümde sinirden boynunda damarları çıkmış bir Chan görmeyi beklemiyordum. Tamam etkileyici gözüküyordu ama etkilenmedim, yani biraz olabilir.
Adamın üstüne geçti, yakasına yapışıp yumruklamaya başladı. Etraftaki kızlar çığlık atmaya başladı. Chan'ı adamın üstünden almak için kolundan çekmeye başladım benle birlikte birkaç kişi daha. Kalktı ve bana baktı ardından hızlıca bizi arka kapıdan dışarıya çıkardı.
"Derdin ne senin Chan!? Tanrı aşkına neden karışıyorsun?" bağırdım.
"Ne yani seni rahatsız etmesine izin mi verseydim?!"
"Ben halledebilirdim Chan.."
Sinirle ellerini saçlarına geçirdi.
"Gördüm Seungmin, gördüm! Harika hallediyordun! Seni sikecekti adam ve sen yerinde kıpırdamıyordun! Sikeyim, sence böyle orospu çocukları laftan anlar mı?!"
Kafamı çok az aşağı eğdim. Böyle baskı görmekten nefret ederdim.
"Chan, bana bağırm..."
Dudaklarını dudaklarıma bastırıp, sertçe öpmeye başladı. Karşılık verdim. Öpüşmemiz daha da derinleşirken geri çekildi. "Daha dikkatli ol, sorun çıkarmaktan çekinmem." deyip hızla uzaklaştı.
🍾-
Ebet ben geldim. Bölümü uzun tutmaya çalıştım. Açıkçası benim hiç içime sinmedi. Beğenmedim. Normalde LİSA-ROCKSTAR'ı koyacaktım ama onu başka hikayeye sakladım. En sevdiğim şarkılardan biri de just dance bu arada Lady Gaga'nın çoğu şarkısını biliyorum ve çok seviyorum, harika bir şarkıcı.Nyse baiyyy! Öptümm~💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENEMY MAFİAS/chanmin
Fanfiction2 düşman ikiside mafya birbirlerinden nefret ediyorlar. Ama bu aşk yaşamalarına engel değil... ~ mpreg!