Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•••
"Namjoon! Namjoon lütfen bir kere olsun dinle beni! Bekle!"
Çiseleyen yağmurun altında çıplak ayaklarımla evden dışarı fırladığımda ardından koşarak ona yetişmeye çalışıyordum. Ardındaki bana bakmadan hızlı adımlarla ilerlemeye devam ederken ağzımdan çıkan hıçkırıklara mâni olamadan boğazım yırtılırcasına bağırmıştım.
"Seni seviyorum! Seni her şeyden çok seviyorum!"
Söylediğim cümleyle birlikte titreyerek dizlerim üstüne düştüğümde o da olduğu yerde kalakalmıştı. Arkası hâlâ bana dönükken yağmurun altında olmamı umursamadan dizlerimi kendime çekerek alnımı yaslamıştım. Ağzımdan çıkan hıçkırıklar aldığım nefesi zorlaştırırken zorlukla aralamıştım dudaklarımı.
"Seni hayatım boyunca sahip olduğum her şeyden daha çok sevdim ben!"
"Buna inanmamı mı bekliyorsun, Seokjin?"
Öfke dolu sesi kulaklarıma aksettiğinde gözlerimi sımsıkı kapatarak yaklaşan adım seslerini dinleyebilmiştim sadece.
"Aylardır peşindeydim.. Gittiğin her yerde, gözünün gördüğü her yerde olmaya çalışırken bana ağzını açıp da varlığını söylemediğin sevgilini öğrendiğimde mi sevmeye başladın beni?"
Söylediği her kelime kalbime bir bıçak gibi saplanırken elimden gelen tek şey ağlamaktı. O kadar haklıydı, o kadar acizdim ki..
Bedenim zangır zangır titrerken, aldığım her nefes daralmaya başladığında kolumda hissettiğim baskıyla kendimi ayakta bulmuştum.
"Baksana! Yüzüme bak Seokjin! Beni ne hâle getirdiğine bir bak!"
İki kolumu da avuçlarının içerisine sıkıştırıp bedenimi sarsarken yağmur ve gözyaşlarımdan dolayı ıslanan kirpiklerimi yavaşça araladım. Bakışlarımı, onun bakışlarına çevirdiğimde onun da hâli benden farksızdı, hatta çok daha kötüsü. Aylardır yüzüme gülerek bakan gözlerinden eser yoktu. Kan çanağına dönen gözleri o kadar hayal kırıklığıyla doluydu ki kendime defalarca lanet etmiştim bakarken. Her şeyi hakediyordum.
"Madem sevgilin vardı neden umut verdin bana?! Çıldıracağım, cidden çıldıracağım! Sevdiğini düşündüm! Lanet olsun, senin de beni sevdiğini düşündüm!"
Gözlerinden süzülen yaşlarla birlikte solukları yüzüme çarparken titreyen dudaklarımı araladım.
"S..Sevdim. Sevdim s..seni, hâlâ seviyorum."
Söylediklerimle beraber çatık kaşları havalanırken güçlü bir kahkaha atmıştı. Delirmiş gibi gülerken omzumdaki parmakları tenimi iyice kıstırmıştı. İnanmayacaktı bana, hiç inanmayacaktı..
"Sevdin ha, demek sevdin? Hâle bakar mısın? Daha birkaç saat öncesine kadar bunları senden duymak için nelerimi vermezdim.. Kim inanırdı böyle duyacağıma?"