Mediya.Ahmet
"Saat sabah 7 idi. Ahmet hızlıca kalkıp elini yüzünü soğuk suyla yıkayarak kendine gelmeye çalışıyordu. Bugün onun için önemli bir gündü, artık mezun oluyordu.
Dün verdiği son sınavla birlikte artık Üniversiteden Genel Cerrahi bölümünden mezun oluyordu. Sonunda hayallerinden birini de tamamlamıştı böylelikle ve geriye diğer hayalleri ve amaçları kalıyordu, onları da zamanla başaracaktı ama hem zamana hem de büyük iradeye ihtiyacı olacaktı.
Kafaltısını iyice yaptıktan sonra üzerine siyah kesim pantolon, beyaz düğmeli gömleği giyerek gömleğin kenarlarını pantolona sokup kollarını da dirseğe kadar katlayıp aynada saçını yana tarayıp parfümünü de sıktıktan sonra salona geçti. Siyah, koyu mavi ve siyah uzun kollarında ve düğme kısımlarında koyu mavi çizgiler olan mezuniyet elbisesini de alarak evden çıktı.
Ahmet ve ailesi Azerbaycan'da Bakü'nün kasabalarından biri olan Xırdalanda 3 odalı, bir mutfak ve lavabo-banyosu ayrı olan müstakil, orta boy bahçeli bir evde yaşıyorlardı. Evleri durağa çok da uzak değildi ama Bakü'ye gitmek istiyorlarsa mutlaka 2 km kadar ana yola yürüyüp oradan geçen arabalardan birine binerek 1 manat vererek 20 Yanvar Prospektine ancak gidebilirlerdi, oradan sonrası da Allah kerimdir. Artık metroyla gidecek."
Uzun bir yolculuktan sonra sonunda üniversiteye gelmişti. Sınıf arkadaşları Akif ve Leyla'yı üniversitenin kalabalık olmayan, ancak mezuniyet nedeniyle ayak basamayacak kadar kalabalık olan bahçesinde, zorluklarla bulmayı başarmıştı.
İkisinin de yüzünden düşen bin parça, şu anki kalabalıkta memnun olmadıkları her hallerinden belli idi. İkisi de Ahmed gibi sakin ortamı seven insanlardı. Belki de arkadaş olmalarının en büyük etkisi buydu. Olaylara sakin, soğukkanlı ve mantıkla yaklaşmaları üçü de aynı özelliği paylaşıyordu.
Akif uzun boylu, hafif kaslı, kısa dağınık saçlı, beyaz tenli, küçük estetik gibi olan fakat estetik olmayan bir burnu ve mavi gözleriyle her zaman dikkat çeken biriydi.
Leyla ise buğday tenli, kısa boylu, hafif kilolu, minnak bir kızdı. Ancak sinirlendiğinde herkesin kaçacak delik arayacağı tipte bir insandı.
İkisi de şu anda Ahmed'in bahçeye girişini gördükleri için mutluydular. Aslında mezuniyete gelmeyi düşünmüyorlardı. Sınıf arkadaşları pek umurlarında değildi. Ne kadar 5 yıl birlikte okusalar da, hep araya o mesafeyi koymuşlardı. Sınıftakiler onların hayatına dahil olacak kadar önemsemiyor ve bunu layık görmüyordular. Diplomayı alıp öyle gideceklerdi. Ahmed'in "Anı olsun, gezeriz, eğleniriz, resim çekeriz" diye uzun bir sohbetinden sonra sessizlik hakim olmuş, bundan dolayı sinirlenen Ahmed onlara küçük çaplı korku yaşatmış ve "Sürünseniz bile sizi o bahçede göreceğim, canım arkadaşlarım" mesajını gönderdikten sonra mecbur hazırlanıp gelmişlerdi.
Ahmed: "Selamın Aleyküm, nasılsınız?"
Akif: "Aleyküm Selam, iyiz sen nasılsın? Biz maksimum bu kalabalıkta nasıl iyi olabilirizse, o kadar iyiz kanka."
Leyla: "Aleyküm selam, sağol iyiz, sen nasılsın Ahmet? Sen fikir verme Akife, biliyorsun, kalabalık olduğunda ortam ayrı bir çekilmez oluyor."
Ahmed: "Neyse, boş verin arkadaşlar. Şimdi bunları, gidip diplomayı alalım, bir iki resim çekelim. Üniversitenin önünde de resim çekilelim. Ha, bu arada öğretmenlerle de bir iki arkadaşla da resim çektirelim, biraz da dışarıda gezelim."
Ahmed'in söylediklerini onaylayıp, ilk önce öğretmenlerinin yanına gidip, hem kaç yıldır onlara ders diyen ve gerektiğinde arkadaş gibi olan Erkan isimli öğretmeniyle resim çektirdiler önce. Diplomalarını da Dr. Erkan önceden almış, kendinde saklamış, uğraşmasınlar diye bide, diplomayı kendisi versin onlara. Hem de hepsi kendi yoluna ilk adımlarını atmadan önce onlarla konuşup, biraz da nasihat vermek istiyordu öğrencilerine.
Öğretmenleriyle yarım saat kadar konuştuktan sonra bir de öğretmenlerine sarılarak sınıfı terk ettiler. Kolidorda gördükleri birkaç sınıf arkadaşları ve tanıdıklarıyla da resim çektirip, Üniversitenin dışına çıkıp dışarıdaki mezuniyet için düzenlenen konsere de biraz eğlenip Üniversitenin önünde de resim çektirip, artık hem gece olduğundan hem de geç olduğundan dışarıda gezme planını iptal edip metroya doğru hep birlikte yürürken sohbet ediyorlardı.
Akif: "Ahmet, sen şimdi ne yapacaksın? Çalışmaya başlamak için herhangi bir kliniğe falan başvurmayı düşündün mü?"
Ahmed: "Aslında daha düşünmedim o konuları, 2-3 gün diyorum. Biraz dinlendikten sonra iş arayışına başlayayım. Ondan sonra da, biliyorsun zaten yurtdışına hep gitme isteğim olduğunu kanka. Olursa eğer yurtdışına çıkmak istiyorum, biraz para biriktirdikten sonra."
Leyla: "Aslında ben yurtdışındaki birkaç hastaneye kendi CV'mi gönderdim, cevap gelmesini bekliyorum. Cevap gelirse taşınma işlerine başlayacağım."
Ahmed: "Tebrik ediyorum o zaman kanka ben şimdiden seni."
Akif: "Tebrikler Leyla, başarılar dilerim sana."
Leyla: "Çok sağolun arkadaşlar."
Akif: "Ben yarın iş arayışına başlayacağım, bakayım ne yapıyorum."
Ahmed, arkadaşlarıyla konuşa konuşa artık gelmişlerdi metroya. Konuşurken zamanın nasıl geçtiğinden haberleri olmamıştı. Arkadaşlarıyla vedalaşıp evine gitmek için geldiği yolu şimdi geri dönüyordu. Baya bir vakit alsa da sonunda akşam saat 9'da evine yetişmişti.
Evde annesi ve babası Ahmed'i tebrik edip mezuniyetinin şerefine pasta da kesip mezuniyet kutlamasını evde yapmışlardı. Artık hepsi dinlenmek için kendi odalarına dağıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüsdü Yaşam
Science FictionÜniversteden dokdor olarak yeni mezun olan genç,iş hayatına atılmak ve yeni deneyimler macaralara başlamak için yurt dışına bilet alır,asıl macarası taşındıkdan sonra başlar,