ARAF (BEYAZ KAN SERİSİ 1. KİTAP)

Balo Ve Davetsiz Misafirler

Ardenya'da kaybolmuş İnsan Irkı, merhaba! Satır aralarında yorumlar ve minik bir yıldız rica edebilir miyim şayet bu evren bunu hak ediyor💜

İyi okumalar⚔️

Kırmızının koyu tonunda, saten ve boydan bir elbise seçmiştim. Oldum olası severdim zaten kırmızıyı. Kabarık değildi ve zarifçe uzanıyordu. Üst bacağımdan başlayan iddialı diyebileceğim derin bir dekoltesi vardı. Soluk yeşil gözlerimi ortaya çıkaran koyu göz makyajı ve özünde bir silah olan toka ile ensemden sıkı ve sade topuz yaptığım saçlarımla her şeyi tamamlamıştık.

Alin saç makyajıma birkaç ekleme yapmak konusunda tavsiyeler verirken derin bir nefes aldım. Stresliydim ve bunalmıştım. Beni bunaltan Alin değildi. Beni bunaltan saraydaki seslerin gittikçe artıyor oluşuydu.

Saray kapıları ardına kadar açılmış ve krallıklar ardı ardına gelmeye başlamıştı. Periler ilk gelen olup havada süzülen atları ve faytonlarıyla güzel bir giriş yapmışlardı. Çoğunluğu sarışın, renkli gözlü olup güzellikleriyle hemen her Arden'i büyüleyen bu ırk yüzyıllardır küçümsenip kale alınmıyordu fakat tüm bunların aksine beş kuşaktır Ortak Saray'ın kral ve kraliçesi Perilerdendi. Elbette Ortak Saray sistemi kraliyet aileleri gibi işlemiyordu. Dört krallıktan her bir temsilci kral kraliçe, güçlerini yarıştırıp diyarı en iyi yönetebilecek kişinin kendileri olduğunu kanıtlamaya çalışırlardı. Güçsüz ve hiçbir şey yapamaz olarak görülen Periler son beş seferdir galip gelmişlerdi. Cadılar ile olan düşmanlıkları geçmişte onları güçlendirmişti ve bunu hala koruyorlardı.

Cadı Irkı yüzyıllar öncesinden kendilerini, krallıklarını ve büyülerini güçlendireceğine inanarak Perilerden elde ettikleri tozları kullanıyorlardı. Bunun uğrunda diri diri yanan Peri Irkı'nın çığlıkları tüm diyarı inletirdi. Ateşten geriye yalnız külleri kalır bunları sihirle peri tozuna dönüştürürlerdi. Periler kendilerini korumak zorundaydı. Bu yüzden Ortak Saray'ın başına geçip diyarda bazı kurallar koymaları gerektiğine karar verdiler. Kurallar ilk önce Cadılar ve Periler üzerine yapıldı. Elbette Vampirler ve Kurtlar üzerine de kurallar vardı. Hayvan kanı ve eti dışında Ardenlerin yasak oluşu gibi. O zamandan beri Vampirler ve Kurtlar kendilerini dizginlemeye başladılar. Cadıların Perilere zulmü zorunlu olarak durdu, diyar kısa süreli bir huzura kavuştu.

Cadılar birkaç saatin ardından kendilerine özgü yönetemleriyle aramıza katıldı. Ortalama bir insanın boyundan daha uzun olan kahverengi, uçları kıvrımlı kalın asaları sayesinde kısmen ışınlanma diyebileceğimiz bir şekilde gelmişlerdi. Bavullarının yanı sıra hemen ayaklarının dibindeki çuval görünümlü çantalardaki toz sayesinde olduğunu biliyordum yalnızca. Sihirli kelimeyi söyle, tozu at, asanı vur ve oradasın!

Kurtlar ve Ortak Saray henüz gelmemişti. Ama gelmeleri çok da geçi bulmazdı. Balo birkaç saate başlıyordu.

"İstediğim tek şey şu eziyetli gecenin bir an önce bitmesi Alin. Lütfen daha fazla bir şey yapmayalım."

"Gece henüz başlamadı bile Afra!" dedi sitem dolu ses tonuyla ellerini düzeltmeye çalıştığı saçlarımdan çekerek. "Neyse tamam. Ben de kendimi süslerim!" sesi neşeli bir çocuktan farksızdı. Mutluluğu bulaşıcıydı ve elimde olmadan güldüm. Havadan bir öpücük gönderip makyaj masasına uzandı, bir ruj aldı ve aynaya odaklanıp sürmeye başladı.

"Bak gülünce ne de güzel oluyorsun." dedi aynadan göz teması kurarken yine o güzel ses tonuyla. "Hem ne diye bu kadar sıkıyorsun kendini, rahatlaman ve mutlu olman lazım. Alara ve Araz abi nişanlanıyor!"

"Buna ben de sevinçliyim ama şu krallıklar beni geriyor. Özellikle de Kurtlar. Umarım bir şey karıştırmazlar da gece sorunsuz geçer."

Elleri çıplak omuzlarıma yerleşti ve güven veren bir şekilde hafifçe sıktı. "Gece harika olacak güven bana. Aksi bir şeyde hemen yanında olacağım zaten, biliyorsun." gülümseyip elinin üstüne elimi yerleştirdim. "Hem bu güzel kıyafetler içindeyken nasıl kaygılanabilirsin!" deyip elleriyle beni işaret etti. Sonra da kendini gösterip "kaygılanabiliriz!" diye ekledi.