0.4

90 26 31
                                    

"İnosuke biraz daha bize kömür yedirtirsen kendimi camdan aşağıya atacağım!" Tanjiro söylenerek karnını tutuyordu. "Sus çok biliyorsan tarif et salak herif." Nezuko ve Genya'nın kulüp işleri olduğundan biraz geç geleceklerdi. Bu yüzden yemek yapmaya dair hiçbir bilgisi olmayan 3 kişi mutfakta sancılar içerisinde can çekişiyordu.

Tam o sırada kurtarıcı bir ruh gibi gelen zil sesini duydular. Genya ve Nezuko gelmişti. İçlerinde yemek yapmayı bilen tek kişi onlardı. Eve girer girmez ciğerlerini yakan yanık kokusu ile mutfağa ilerlediler. Karşılarında el yapımı kömürü görünce kolları sıvayarak işe koyuldular.

Genya ve Nezuko İnosuke'ye ne yapacağını tarif ediyor, İnosuke de bunlara harfiyen uyuyordu.

Sonunda tepsiyi fırına attıklarında derin bir 'oh' çekip kendilerini mutfakta bulunan sandalyelere attılar.

"Bu arada ben Aoi'ye açıldım." dedi İnosuke herkes sessizce tavanı izlerken. Bir anda tüm gözler onu buldu.

"Bunu bize şimdi mi söylüyorsun?!" Hep bir ağızdan konuşmuşlardı. İnosuke kafasını salladı. "Size söylemeyi unutmuşum." Tanjiro lafa atladı. "Ne kadar oldu, bunu bizim dışımızda kim biliyor?!" İnosuke arkasına yaslandı. "İki gün oluyor. Bunu sizin dışınızda ablam, bahçecilik kulübünden Koyuki ve Tamayo Hanım biliyor."

"Yuh!" dedi Zenitsu kendini tutamadan. "Koyuki bile biliyor bunu ve biz bilmiyor muyuz?!" İnosuke ellerini havaya kaldırdı. "Ona danışmam gereken bir konu vardı!"

"Bize de danışabilirdin!" dedi Genya sinirle. İnosuke de atladı. "Şu zamana kadar kaç kızla konuştun lan yavşak herif! Bir de 'bize de danışabilirdin' diyorsun!" Genya sakince bekledi. "İnosuke, benim sevgilim var." İnosuke duraksadı. "Harbi mi lan, ben niye bilmiyorum?" Genya sinirle soludu. "Salak varlık beraber gittik ya kızın yanına hatırlamazsın tabi aptal!"

"Bağırma lan bana unutmuşum işte!"

"İnosuke abi fırın!" Nezuko hızla İnosuke'ye seslendi. İnosuke masadan fırlayarak fırının kapağını açtı. Kurabiyelerin kokusu bütün evi doldurmuştu -tabi buna yanık kurabiyeler de dahil-.

Biraz soğuyunca hepsi beraber kurabiyeden bir ısırık aldılar.

Zenitsu ağlamaklı bir sesle konuştu. "İnosuke'nin elinden kurabiye yemek de varmış!" İnosuke tepsinin başından ayrılarak arkada kaynamakta olan su ile hızlıca kahve hazırladı. "Kurabiyeleri bitirmeyin de size her şeyi anlatayım."

Kahveler gelince İnosuke her şeyi baştan aşağıya anlatmaya başladı.

***

"Hoş geldin anne, abi." İnosuke anne ve abisini kapıda karşılamıştı. Kotoha ve Gyautaro evden gelen garip kokuyu hissetmişledi. "İnosuke, evi mi yaktın?!" dedi Kotoha hemen. Sonrasında mutfağa dalarak etrafa göz gezdirdi. O sırada mutfakta bulunan Douma ve Ume ile karşılaştı.

Douma ve Ume oturmuş, önlerinde duran kurabiye tabağını inceliyordu.

Douma Kotoha'yı fark edince ona selam verdi. "Hoş geldin hayatım! Oğlumuz kurabiye yapmış. Yenilebilir bir madde mi yoksa el yapımı nükleer silah mı onu anlamaya çalışıyoruz." İnosuke somurtarak içeri girdi.

"İnsanın hevesini kırarsınız siz var ya! Yiyin işte, gömülün kurabiyelere. Ben bizimkilerle yedim ve hâlâ hayattayım, size de bir şey olmaz. Herhalde."

"O sondaki 'herhalde' hiç güvenilir gelmedi oğlum. Bu yüzden deneyeceğim." Douma bir tane kurabiyeyi ağzına attı ve yemeye başladı. "Oha harbi güzel olmuş!" dedi ağzı doluyken. İnosuke kollarını birbirine bağlayarak konuştu. "Tabi güzel olacak! Ondan önce 4 tepsi yaktım, 1 tepsiye yanlış malzeme koydum, bu hâliyle güzel olacak."

Kotoha da kurabiyeden yerken yutkunamadan İnosuke'ye baktı. "Malzemeleri. İsraf. Mı. Ettin. İnosuke?." Kotoha teker teker konuşunca İnosuke cenaze namazının kılınacağını anlayarak içeri doğru koşmaya başladı.

"Oğlun kurabiye yapmış işte sevinsene!"

𝘪 𝘸𝘢𝘯𝘯𝘢 𝘣𝘦 𝘺𝘰𝘶𝘳 𝘣𝘰𝘺𝘧𝘳𝘪𝘦𝘯𝘥, 𝐢𝐧𝐨𝐚𝐨𝐢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin