0.5

86 27 25
                                    

"Pişt!" Kanao okulun koridorunda yürürken duyduğu ses ile irkildi. Koridorda ondan başka kimse yoktu, nereden gelmişti bu ses.

Bir kez daha "pişt!" sesini duyunca iyice ürpermişti. "Kanao, benim!" İnosuke başını dolapların birinden dışarıya çıkararak Kanao'ya bakıyordu. Eli ile 'buraya gel' işareti yaparak Kanao'yu yanına çağırdı.

"İnosuke, deli misin manyak mısın ödüm koptu! Hem kimden saklanıyorsun sen? İnosuke etrafı gözetleyerek Kanao'ya susmasını işaret etmek için paramağını dudaklarına götürdü.

"Kanao, sana vermem gereken önemli bir görev var!" Kanao şaşırarak dolaplar arasında görünmeyecek şekilde eğildi. "Ne görevi İnosuke, neler oluyor?!"

İnosuke tekrar etrafı gözetledi. "Bugün okuldan sonra kız kardeşini bir şekilde sana konumunu atacağım kafeye getirmen lazım!" Kanao anlamaca İnosuke'ye baktı. "İnosuke, benim 3 kız kardeşim var. Hangisinden bahsediyorsun?" İnosuke elini alnına götürdü. "Aoi'den bahsediyorum!" Kanao başını salladı. "Peki neden?" İnosuke kaşlarını çatarak konuştu. "Gizli bir bilgi, sana bunu söyleyemem. İş bitince sana her şeyi anlatırım. Anlaştık mı?" Kanao başını salladı. "Anlaştık!"

Bu sabah, okuldan önce....

"Aşk Tanrıçası, sana ihtiyacım var!" İnosuke bağırarak Mitsuri ve Obanai'nin işlettiği kafeye daldı.

Mitsuri korkuyla karışık heyecanla konuşmaya başladı. "İnosuke, neler oluyor?!"

Sabahın erken saatleri olduğundan kafede kimse yoktu. Bu yüzden İnosuke istediği gibi rahat bir biçimde konuşabiliyordu.

"Bugün çok önemli bir gün Aşk Tanrıçası!" Mitsuri heyecanla İnosuke'nin elini tuttu. "Bugün ne oldu ya da olacak?!"

"Bir kıza çıkma teklifi edeceğim!" İnosuke hızlıca bu sözleri sarf etmişti. Mitsuri heyecanla olduğu yerde zıpladı. "Bir kıza mı açılacaksın?! Bu harika bir şey!"

"Hayır, ona zaten açıldım. Çıkma teklifi edeceğim." Mitsuri şakaya karışık bir ciddiyetle sordu. "Peki ya Aşk Tanrıça'sının bu görevde işi ne?"

"Kafenin arka bahçesi günbatımında çok hoş duruyor. Ayrıca direkt yürüyüş yoluna çıktığından orayı kullanmak istiyorum. Kullana bilir miyim?" Mitsuri hemen başını salladı. "Tabi ki kullana bilirsin!"

Obanai, elinde çiçeklerle içeriye girdi. "Öyle bedavaya olmaz, şu masalara çiçekleri yerleştirmemize yardım et." dedi şaka ile karışık bir şekilde. İnosuke hemen mutfaktan bir önlük alarak yardım etmeye başladı. İlk önce masadaki vazodan solmuş çiçekleri alıyor, sonrasında yeni çiçeklerin uzun gelen yapraklarını nazikçe kesiyordu. Obanai gülerek arkadan ona yaklaştı.

"Bunu nereden öğrendin sen?" dedi gülerek. İnosuke düşündü. "Bunu nereden öğrendiğime dair bir fikrim yok." Obanai elini İnosuke'nin omzuna koyarak oradan ayrıldı. Tam o sırada İnosuke'nin aklına Koyuki geldi, onunla konuşurken öğrenmişti bunları.

Obanai arta kalan çiçekleri hoş bir buket yaptı. "Okuldan gelince alırsın, hemen solmaması için suya koyarım." dedi İnosuke'ye. İnosuke başını sallayarak teşekkür etti. Hemen sonrasında kafeden çıkarak okula koşmaya başladı.

Mitsuri elini kurulayarak Obanai'ye yaklaştı. "Normalde bu çocuklardan nefret etmiyor muydun, hayatım?" Gülerek bu sözleri sarf etmişti.

Obanai derin bir iç çekerek konuştu. "Sana aşık olma ihtimali olan bir veledi daha elden çıkarıyoruz işte." İkisi de gülerken devam etti.

"Bu çocuklar çok hızlı büyüyor. Biz buraya taşındığımızda daha çok küçüktü. Şimdi aşık olmuş, çıkma teklifi için bizden yardım istiyor. İnsan çok garip hissediyor!"

Mitsuri başını sallayarak onu onayladı. "Değil mi?!" Sonrasında uzanarak Obanai'nin yanağına minik bir buse kondurdu. "Hadi işimize devam edelim sevgilim. Müşteriler gelmeye başlar."

Obanai gülümseyerek işinin başına döndü. "Yaşlanıyoruz."

𝘪 𝘸𝘢𝘯𝘯𝘢 𝘣𝘦 𝘺𝘰𝘶𝘳 𝘣𝘰𝘺𝘧𝘳𝘪𝘦𝘯𝘥, 𝐢𝐧𝐨𝐚𝐨𝐢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin