Sevgili ben <3 🌸☻
Şu an sana bu satırları yazmaya karar verdiren bu değerli dakikalarda saatler 13.30'u gösteriyor. 18 Mart ise tarihimiz... (kader benim için anlamlı bir tarih seçmiş :")
Yine kendimi bir şeyler yapmaya güdülemeye, itmeye çalışırken tüm stresimle instagramın engin reel çukurunda geziniyordum. Ta ki "kendine bu 10 mektubu yazmalısın" başlıklı videoya denk gelene kadar...
Tüm hikaye bu aslında
canım kendim, sonunda seninle konuşma kararı aldım. Diğer maddelerle önümüzdeki sayfalarda buluşacağız zaten...Seni çelik gibi bükülmez ve parlak yapabilmek için eğip, büktüğüm baştan yarattığım her zerren için çok pişmanım.
Başkalarının tablolarında anlamlı bir sübliminali yaratmak ve güzel fikirlerin sahibesi olabilmek için terk ettiğim taburemi ve seni bitmemiş tablomuzla başbaşa bıraktığım için çok pişmanım.
Diğer tablolar bitirilebilsin diye bizden çaldığım renkler için çok pişmanım.
Fırçamızı tutan ellerin olamadığım için, fikirlerimizi satan hain olduğum için çok pişmanım.
Hikayemizin füguranlarına verdiğim binlerce şans için de... Satırlarımızda onlar için ayırdığım her boşluk, bizim kelimelerimizi işgâl ettiğinde, biz prangalandık.
Seni, kendi sahnenden ittiğim için çok pişmanım güzel yıldızım...
Haddim olmadığı halde senin göz yaşlarının aktığı yolun üstüne köprüler inşa edip, başkalarının şımarık acılarının nöbetçisi olduğum için de...
Bu ailemiz olsa bile...
bize dayattıkları, bize ait olmayan idealleri sırtlanmama olan tüm itirazlarına rağmen içimde bir yerde boğulmana izin verdiğim için çok pişmanım.Çığlıklarını duyduğum halde sana katılmadığım, dışarıya kükremediğim her acın için çok pişmanım.
Başkaları için ettiğim itirazlara kısılan sesimle, hâla yüzüm kızarmadan sana seslendiğim için de...
Senden çaldığım her uzuvum, benim haklıca sonum oldu.
Hakettiğim bir son...
Bizden alamadığım tek şey öfkemiz oldu... hiç açılmamış bir renkti muhtemelen... ambalajıyla, fiskosumuzun üzerinde ötelenmiş ve görülmemiş. Kendi aramızda bile ihmal ettiğimiz bir melodiydi belki de, ihtiyacımız olduğundan haberimizin olmadığı bir karmaşa, bir gürültü...
Boğulana kadar tanışamayacağımız bir yasak, bir şarkıydı o.
Ve seni, ben boğdum sevgili kendim.
Sonra da ben senden alamadım onu ya da buna cesaret edemedim... Sonrasında cüret edebileceklerinden bihaberce, ilk işlediğim cinayetin tanığından kurtuldum. Aslında... diri diri gömdüm.
Öfkemiz'i gömdüm.
Sana bu affedilmez hatayı yapmasaydım... ya da onu telafi edebilecek kadar cesur olabilseydim, neler olurdu?
Gömdüğüm bahçede, bir şey ve ya biri olmasına izin verebilirdim belki. İsim verirdim her şeyden önce, ne olduğunu bilemeyebilirdik ama o ne olacağına karar verebilirdi. Kardeşleriyle birlikte tablomuzu takdim ederim ona. Sonra bu manzaradaki eksikliği hemen göze çarpardı ve ben de suçlulukla boynumu büküverirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendime 10 Mektup
RandomYüzleşme durağı, biraz kendimle, biraz yaşadıklarımla ... ☆'bu kısaca her şey demek galiba