çok karışığım. Bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun. Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğine halen inanıyor ve heyecanını koruyor. Bu iki yan arasında ben, eziliyorum ve tükeniyorum. Yalnız kalma isteğim gün geçtikçe artıyor, yalnızlık dışarıdan gelmez, insanın içindedir. Çaresiz kalınca herşeye alışıyor insan. Sonunda; uçurum olduğunu bildiğim halde yürüdüğüm yollar oldu. Çünkü artık tutunacak gücüm kalmadı, düşmek istiyorum. Elimde parçalanmış bir hayat var. Bu sınavda tüm şıkları işaretliyerek, geçersiz kılıyorum ömrümü. Belki de budur önemli olan bir tercih yapmıyor olmam, kendime inanmaya başlayana kadar, kendime ait bir hayatım olmayacak. Gençliğime yazık ediyormuşum gibi bir his var içimde. Gülerek söylüyorum. Bazı şeyleri gülerek geçiştirdiğinde tabi birşeymiş gibi oluyor. Artık direnmiyorum ya da çoktan kabullendim belkide. İnsan hiç kendine kırılır mı ? desem içim; "estağfurullah paramparçayım" diyecekmiş gibi. Artık kendi sesime yabancı, gölgeme küs ve yüzüme yalancıyım. İçim çok garip. Olmak istediğim ve olduğum yer arasında ki o araf neyse, sadece hayal işte. Ama eninde sonunda dağılır, ya saçlarım, ya hayallerim ya da yüreğim.
Olmadığını anladığım zaman bırakıp gitmeliyim belki de. Hayat birilerini, bir şeyleri beklemek için hiç uzun değil.Bu hayatta bir şeyleri biz seçemeyiz, kime ne hissedeceğimizi seçemeyiz, o yüzden homofobik insanların olmadığı bir evrende buluşmak dileğiyle.