GİRİŞ

6 1 1
                                    

 Başlangıç tarihi bırakabilirsiniz.

Şarkı;  Lana Del Rey; Born To Die

 Keyifli Okumalar

26/10/2008

İçeriye giren hemşire ile gözyaşları biraz olsun dinmişti. ''Efendim, ağrı kesicileriniz.'' Diyerek önündeki ilaçların birkaçını genç kadına uzattı. Hıçkırıkları sessiz iç çekişlere dönüşmüştü ama içindeki acının dünya üzerinde karşılığı yoktu genç kadının. Yaslandığı göğüs kafesinden yavaşça kaldırdı kafasını. Hemşireye ise getirilen ilaçları şifonyere bırakabileceğini söyledi. Narince ayaklanmaya çalıştı ama geçirdiği son birkaç saat onu ölümden beter etmişti. Uzun zamandır yanında olan ve bir elini daima sırtında hissettiği sıkı dostu hızlı adımlarla yanına vardı ve koluna girdi. Arkadaşına kısa bir baş selamı ile teşekkür dileklerini iletti. Yavaş ve bir o kadar huzursuz adımlarla hastane odasının lavabosuna girdiler. Soğuk su onu biraz olsun kendine getirmişti ama içindeki yangını hala dindirmemişti.

Genç adam ise göğüs kafesinden ayrılan kadının ardından öylece baktı. Gözleri yanıyordu artık. Sanki tüm hayatı birkaç saat önce gözlerinin önünde canlı canlı yakılmış, küllere dönüşmüş fakat o hiçbir şey yapamamış, öylece izlemek zorunda kalmıştı.

İnsanlar onun acımasız olduğunu düşünür ve dile getirmekten kaçınmazlardı. Babası adam örgütleme, kasten adam öldürme, kaçakçılık gibi suçlardan aranan ülkenin azılı suçlularından biriyken kendisi ülkesi adına çalışan, havacılık alanın profesyonel ve genç pilotlarından biriydi. Eğittiği milyonlarca asker, esir aldığı milyonlarca terörist ve uyguladığı sayısız ve çeşitli işkencelerle o askeriyenin gözü pek komutanlarından biriydi. Askeriyeyi şaşırtan ise bütün bu işleri yalnızca iki sene gibi kısa bir sürede gerçekleştirmesiydi.

Toprağa verdiği silah arkadaşları, kanlı bereler ve üniformalar, sayısız cenaze, ağlayan analar, yüreği yanan babalar. Hepsini tatmış bir pilottu. Bazen acı çekmiş bazen çektirmişti. Ela gözleri bazen hüzünle bazen neşeyle dolmuştu. Varlığını hatırlatan bir kadınla tanışmış, düşman saflarında olduğu fark etmiş ve hem onu hem kendini o zift gibi dünyadan kurtarmıştı. Birbirlerine bağlanmış zamanla da bütünleşmişlerdi. Yeni arkadaşlar edinmiş, birbirlerine daima destek olacak bir arkadaş grubu kurmuşlardı.

Mutlu bir evlilikleri vardı karısı Asel ile. Canı yandığında ona koşardı. Karısı ona bazen dost, bazen anne, bazen küçük bir kız kardeş veya abla olurdu. Ama o çoğunlukla annesi olarak görürdü eşini. Ona hissettirdiği anne sıcaklığı, ev yemekleri ve davranışları da cabasıydı. Yıllardır eksikliğini hissettiği anne sıcaklığını insan karısında bulabilir miydi? O bulmuştu.

Bu anne sıcaklığını başkalarının da hissetmesini istemişti. Ve başarmıştı da. Yani kısmen. Dokuz aydır yolunu gözlediği ikizleri bu lanet dünyaya sadece bir saat kadar göz atmayı uygun görmüştü. Askeriyenin gözü pek komutanını sadece bir saatlik iki bebek ağlatabiliyordu.

Sol elini yavaşça yanan göz pınarlarına bastırdı. Alnına düşen birkaç tutam koyu kahve saçları sağ eli ile saçlarının arasına kattı. Ardından Eren'in elini omzunda hissetti. ''Kendinizi hırpalamayın daha fazla. Olan oldu. Şimdi eşin için güçlü durman gerekiyor.'' Diye mırıldanmadan edemedi Eren.

Eren ile çocukluk arkadaşı sayılırlardı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Aynı okulda okumuşlardı. Tek farkları ise Eren ondan bir sene daha geç mezun olmuştu. O ve eşi Sıla daima yanlarında olmuştu. Bazen ruhen bazen ise bedenen. Ama daima yanlarında hissetmişlerdi onları. Askeriyede hemen herkesi tanırdı. Ama Eren ayrıydı onun için. Bütün askeriye ise bunun farkındaydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 10 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İkiz AlevlerWhere stories live. Discover now