kırk

1.3K 102 9
                                    

⎯  merve

"bekle.. anlaşabiliriz."

son üç dakikadır sınıfta yaseniya'yı yakalamaya çalışıyordum. sınıftakiler de yavru kedi gibi oturmuş ve bir sağa bir sola gidişimizi izliyordu. yaseniya'da nasıl bir hız varsa bir türlü yakalayamıyordum, arada dil uzatıp beni gaza getiriyor hızlanınca da panikleyip daha da panikleyerek kaçıyordu.

"emin ol anlaşamayız." dedim köşeden dönerken. "buraya gel." sınıfta resmen yirmi tur falan atmıştık ve artık nefes nefese kalmıştım. pes edip durduğumda köşeden bana bakıyordu.

"bu kaçmanın intikamını alacağım senden." dedim zorla çıkan sesimle. arkadakiler bize bakıp gülerken sinirli sinirli bir bakış atmıştım. "olay ne bilmiyorum ama sportif olanın merve olduğunu sanıyordum." dedi az önce konuştuğum kız.

yaseniya'nın hızı göt korkusuydu ve sportiflikle alakası yoktu. kimse fikrimi değiştiremezdi. kıza dönüp bir bakış attım. "yaseniya'yı köşeye sıkıştırırsan sana o kızla randevu ayarlarım." dedim gerçekten yapabileceğimi açıklayarak. dediğimin hemen üstüne ayaklanmıştı.

"bu haksızlık!" diye bağırdı yaseniya kaçmaya çalışırken. ama kaçabileceği iki yer de kapanmıştı. yaseniya'yı köşeye sıkıştırdığımda gözlerimi kısarak ona bakıyordum.

"ya şimdi benimle boş olan sınıfa gelirsin ya da seni otuz kişi bulunan bu sınıfta seni kucaklayarak götürürüm." bana masum masum bakıp kandırmayı denese de bu sefer buna kanmayacaktım. en sonunda kaçamayacağını farkettiğinde teslim olmuştu. elinden tutmuş ve agresif adımlarla sınıftan çıkarmıştım.

hemen sınıfın yanındaki boş sınıfa doğru onu götürdükten sonra kapıyı arkamızdan kapattım. geri döndüğümde kendini arkaya çevirmiş ve benden yüzünü saklıyor olduğunu farketmiştim. iç çekerek ona birkaç adım attıktan sonra yüzümü onun boynuna yaslayarak kendimi ona dayamış ve ellerimi de beline sarmıştım.

"sürekli böyle kaçmaya devam mı edeceksin?" dedim biraz azarlar gibi çıkan ses tonumla. bir şeyler homurdandıktan sonra geri bana dönmüştü. "yüzüne bakmak çok zor.. zaten dün.." devam edecek gibi oldu ama devam etmedi.

elimle yüzünü tutup kendime döndürdüğümde benimle göz göze gelmek zorunda kalmıştı. "dün ne?" bazen bu kaçmaları sinirimi bozuyordu, bazense tatlı geliyordu. bugün kesinlikle sinirimi bozduğu barizdi. gözlerini tekrar kaçırmaya çalıştığında yanaklarını tek elimle sıkarken boğuk bir ses çıkardı.

"ama çok utanç verici.."

ona imalı bir bakış atıp duvara yasladığımda mırıldanmıştı. "biri gelebilir.." diyebildi sadece. şuan bizi müdür bile bassa umrumda olmazdı. "annen bile girse çekilmeyeceğim." dedim ciddi bir sesle. "benden kaçmayı bırakman gerekiyor."

"özür dilerim.." dedi ama bu sefer gözlerimin içine bakıyordu. evet şuan ona trip atmam gerekiyordu ama bana baktığı an kalbim teklediği için gene başarısız olmuştum.

"nasıl yapıyorsun bunu?" dediğimde gülümsemişti. "hem ben sana sabah yazmayı düşünüyordum." dedi bir anda. "iki saat ne yazsam diye düşündüm sonra sen azgın azgın yazınca.."

dediği şeyin üstüne yüz ifadesi biraz farklılaşmıştı. "bir dakika.." dedim düşünür gibi. "yazdığım şeyleri hayal mı ettin?" dediğim şeyle başını anında aşağı eğmiş yüzünü kapatmıştı. bunu kabul edince yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. demek tam olarak bu yüzden böyle yüzüme bakmayacak kadar kaçıyordu.

"hmm.." diye mırıldandım. "ne hayal ettin?" sırıtarak konuştuğumda sızlanmaya başlamıştı. "niye ben mutlu mutlu sana yazacakken öyle şeyler yazıyorsun ki..!"

"çünkü dün çok hoşuma gittin."

bir anlığına kafasını kaldırıp bana baktığında kalbim ikinci defa teklemişti. çenesinden tutup dudaklarımızı birleştirdiğimde bana karşılık vermişti. benden önce davranıp öpücüğü derinleştirirken kaşlarım havalanmıştı.

dudaklarımız ayrıldığında beni kendine çekti. "hala o hayalin etkisindesin sanırım.." diye mırıldandım kulağına doğru ama buna cevap vermeyip boynuma hücumlanmıştı. "d..dur." diye duraksadım bir an ama beni dinlemeyip boynuma dilini değdirdiğinde elimi onun kafasına götürmüştüm.

dudaklarımı birbirine bastırıp onun dilini vücumda izlerken beni eğip boynuma bir öpücük kondurdu. boynuma dokunulması beni çok garip hissettirirdi ve onun yalamasıyla sessiz kalmak zordu. yavaşça boynumdan yanağıma çıktığında yanağıma da bir öpücük kondurdu.

tam dudağıma geri eriştiğinde kapının açılması ve murat'ın içeri girmesiyle sinirli bir şekilde oraya döndüm. "oha yapıyorsunuz lan?" diye içeri daldı. "ananın amını yapıyoruz murat." diye cevapladım sinirle.

bize imalı imalı gülümseye başladığında kaşlarımı çattım. tam beni öpüyordu, ne geliyorsunu amına koyayım?

"siktir git." dedim agresifçe. beni dinlemeyip yaseniya'ya dönünce iç çekip başımı aşağıya indirdim. "murat defol." dedi beni elleriyle sararken. "sevgilimi öpüyorum." dediği şeyle şaşkınca bakmıştım, murat benden daha şaşkın bir şekilde dururken "yaseniya imana dön." diye seslice mırıldanmış ve kapıyı kapatmıştı.

"sen mi sevgilini öpüyorsun.." dedim ona bakarken. "yoksa sevgilin mi seni öpüyor?" çok yakınında olduğum için bir anlık duraksasa da gözleri dudaklarıma inmişti. "ben öpüyorum." dedi kısık bir sesle.

"hmm.." diye mırıldandım. "öyle mi?" onunla uğraşmaya başladığımda kaşlarını çatmıştı. gülümserken bir anda dudaklarıma yapıştığında ellerim onun beline gitmişti. ona yanıt verirken sanki benden intikam alır gibi beni nefes nefese bırakmıştı. asıl intikam alacak kişi olduğumdan haberi yoktu.

beni öpmeye devam ederken bir anda elim onun kalçalarına gittiğinde irkildi. "bekle.." diye bakışlarını elime çekti. "biri gelebilir.." şuan öğretmen gelse bile durmak istemiyordum. ben bir ergenim, azgın hormonlarım var hocam.

"hiç umrumda değil." dedim kulağına doğru. "bugünün intikamını alacağım senden." dediğim şeyle elini sırtıma bastırdığında gülümsedim

⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯

gösterip okutmama bir spor olsaydı tüm altın madalyalar benim olurdu

ırz düşmanı # gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin