Günlerden soğuk ve dondurucu bir akşam üstü... Jungkook gece yürüyüşlerine bayılırdı en sevdiği sıcak içeceği sütlü kahveydi.Her akşam üstü bir dışarı çıkar ve en sevdiği kafeye gider orda kahfe içerdi.
Jungkook:"ah buraya daha sık gelmeliyim ama derslerimden vakit bulamıyorum ki..."
Jungkook üniversiteli olduğu için tüm günü derslerine ayırıyordu ve akşama sadece kahve içmek için zaman buluyordu.Jungkook kafasını masaya koydu ve kafenin camından dışarı baktı artık gitme saatiydi buralar akşam üstü pek güvenli olmuyordu yavaşça kalktı,hesabı ödedi ve dışarı çıktı sokak lambaların ışıkları altında yürüdü evine doğru gitti arkasından biri daha yürüyordu adım sesleri hızlıydı jungkook tedirginleşmeye başlamıştı adımlarını hızlandırmaya başladı arkasındaki yabancı artık neredeyse koşmaya başladı jungkook arkasına bakamadan hızlandı ve ilk bulduğu markete girdi hızlı hızlı nefes alırken marketin içine doğru yürüdü zayıf vücudu stresten ve heycandan iki büklüm oldu etraftaki insanlara çarpıyordu ve biraz yere çömeldi çok korkmuştu.Bu adamda kimdi? Neden peşindeydi? Jungkook'un kalbi her dakika daha hızlı atıyordu yavaşça kalktı ve marketin camlarından dışarı baktı hiç kimse yoktu. Bu bir hayalmiydi? Hayır olamazdı gerçekten onu biri kovalamıştı sanki.
Jungkook:"ah evime gitsem iyi olucak..."
Jungkook yavaşça dışarı çıkarken etrafına son kez bakındı ve artık bu karanlık sokaklarda yalnız başına dolaşmanın iyi bir fikir olamayacağını anladı. Tekrar hızlı adımlarla insanların arasına girdi sonunda evine varmıştı evi 2+1di ona yetiyordu sonuçta öğrenci olduğu için çokta şefhetli bir ev almak istemedi evinin kapılarını kitledi korkudan eli ayağı birbirine dolaşmıştı sanki jungkook kendini kanepeye attı ve soluklandı Londra'nın sokakları pek gizemli ve kasfetliydi bu yüzden her dakika önemliydi jungkook soluklandıktan sonra yatak odasına girdi ve yarınki sınava hazırlanmak için ders kitaplarını çıkardı ve çalışmaya başladı.
Jungkook: "Tanrım... Ne kadar yorucu her dakika ve her saat çalışmak canımı sıkıyor."
Dudaklarını buruşturdu ama yapıcak başka bir işi yoktu sabaha kadar çalıştı.𝑆𝑎𝑎𝑡"06:30"
Birden çalar saatin gülürtüsü ile uyandı gözlerini ovalayarak kalktı sendeleyerek lavaboya girdi okadar yorgunduki neredeyse düşüp bayılıcaktı ve aynanın karşısından kendine baktı gözler şişik,vicud yorgun, kurumuş dudaklar, jungkook kendini uyandırmak için soğuk suyla vücudunu yıkadı soğuk duş onu uyandırmaya yeterdi ve haklıydıda hemen ayıldı. Soğuk duştan sonra yavaşça kapının arkasında duran bornozunu aldı giydi yatak odasına geldi kendini güzelce kuruladı ve okul kıyafetlerini giydi artık hazırdı telefonunu ve çantasını alarak hızlıca merdivenlerden indi eski ve püskü bir binaydı ama olsun bu jungkook için pek önemli değildi ailesini kırmamak için her zaman bu bina hakkında iyi şeyler söylerdi sonuçta onlarında durumu çok yoktu jungkook taksiye atlayıp okula geldi. Tam zamanında.
Jungkook indi ve içeri doğru koştu.*Jungkook içinden*:"ah umarım bu gün o zorbalar gelmemiştir.Tanrım her gün beni sıkıştırmak zorundalarmı?"
Jungkook yavaşça sınıfına girdi ve en sevdiği cam kenarına oturdu.Camdan dışarı izlemeyi çok seviyordi ayrıca bazen hayaller kurmayı da öyle jungkookun düş köşesiydi adeta ve bundan keyif alıyordu jungkook'un sıra arkadaşı kendi halinde dolaşan ve kitap okumayı seven bir tipti ve iyi arkadaştılar.Jungkookun yanına geçerken jungkooka gülümsedi.
Si-woo: "Günaydınn jungkook-ah!! Nasılsın iyimisin?"
Jungkook ona baktı ve gülümsedi gülümserken gözleri resmen görünmez hale geliyordu