24.Bölüm: 14 Yıl Sonra

3 2 0
                                    

Şu an elini tuttuğum kadın, bir zamanlar annemin sevgilisi olan adamın kızıydı.
Olayları tam bilmiyorum ama en sonunda annemin yazdığı yazıların anlamını biliyorum.

Kendimi bildim bileli, hatta daha öncesi bile varmış, annem sürekli kağıtlara yazılar yazıyordu. Ya ağlarken ya da çok mutluyken yazıyordu, bazen morali bozulduğunda bazen de sinirli olduğunda.

Hemen hemen her anını yazıyorudu. Sonra onları katlayıp birbirinden ayrı zarflara koyuyordu, her zarfın üzerine de o günün tarihini ve saatini yazıyordu. Mektup yazıyordu, asla okunmayacak mektuplar.

Geçen sene Tuğrul abi ağır bir trafik kazası geçirdi ve yaşamını yitirdi.Feride  Zülal bir süre kendine gelememişti, annem de bayağı yıkılmıştı. O zaman anneme bu kadar yoğun olan üzüntüsünün sebebini sorduğumda, Feride Zülal için üzüldüğünü söylemişti.

Asıl sebebini geçen hafta öğrendim, geçmişte annem ve Feride Zümal'in babası birbirine aşıkmış, annem ailesinin zoruyla bir adamla evlenmiş.

Adam ona şiddet uygulamış, ayrıldığında da babasından şiddet görmüş. Annesi bir şey yapmasa bile laflarıyla yakıyormuş canını, annem Tuğrul abinin peşinden Aksaray'a geldiğinde ve onun evli olduğunu öğrendiğinde aşkından vaz geçmiş. Yine de terk etmemiş Aksaray'ı, burada kendine bir yaşam kurmuş, o sıralar çalıştığı yerin müdavimi olan babamla tanışmış.

Babam annemi çok sevmiş, bakışından belliymiş, annemle evlenmek istemiş. Annem zarar gelmeyeceğini düşünüp kabul etmiş.

Aşk evliliği değilmiş, aslında birbirlerine yardım etmişler, olayı tam anlamadım ama babam bir çocuğu olsun istiyormuş. Annem de biriyle yuva kurup gençlik aşkını unutabilmek.

Annem Tuğrul abiyi unutamadı, hissediyorum ve biliyorum, hâlâ onun mezarına gidiyor.

Feride Zülal bana baktı, "Susup kaldık..." dedi, çay bardağıyla oynuyordu, "Baban gelecek mi düğüne?"

Arkama yaslandım, "Bilmiyorum, gelir herhalde..." dedim. Bana baktı, "Babamdan kalan evi toparlaylım, annene yük olmayalım. Düğüne kadsr hazır ederiz evi, sıkı çalışırsak olur yani." dedi.

"Sen nasıl istersen?" dedim, gülümsedi, "Annemin fotoğrafını buldum, babamın telefonunda..." dedi.

"Öyle mi?" dedim. Başını salladı, "Haklıymış, ben annem kılıklıyım..." dedi.
"Annesiz büyümek nasıl bir duygu?" dedim, bir anda boşluğa düşüp sormuştum...

"Eksik, anneannem ben çok küçükken söylemişti: Kız çocuklarının en yakın arkadaşı annesidir." dedi, "Hayatında Mustafa'nın olmadığını düşünsene, nasıl olurdu?"

"Sırrını anlatacak kimsen yok, dertleşeceğin samimiyette kimseyi bulamazsan hayat her açıdan herkes için eksik..." dedim.

"Babam vardı ama her şey babalara anlatılmaz, onlar evlatlarını belli etmese de çok sever, koruyup kollamak ister. Kötü bir şey olduğunda hemen harekete geçer belki daha kötü bir şey yapar." dedi.

Kollarkmı masaya koydum, "Na anlatılmaz babalara?" dedim, çayını yudumladı, "Aşk acısı anlatılmaz babalara, sevgiliyle yaşanan tartışma anlatılmaz. Benim babam dinlerdi hepsini, tek tek. Anlatmadığım bir şey olduğunda hemen  anlardı bir sorun olduğunu. Zorla alırdı lafı ağzımdan." dedi. Dudağımı büktüm, "O zaman kızımız olursa ben babanın yolundan ilerleyeyim." dedim. Güldü, "Erkek olursa da aynı yolda ilerle, babam gibi olmak için ayrım yapmamayı öğrenmen gerekiyor." dedi.

Başımı salladım, "Hay hay!" dedim.

"Buradan kalkınca, salon için eşya bakalım, eski eşyalarla yaşayamayız." dedi, gülümsedim, "Sen gönlünce para harca diye mühendis oldum kızım ben, zorluk yaşamaman için..." dedim.



Biten Aşka MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin