Herzamanki gibi sabah uyandım.Giyindim,saçlarımı düzelttim ve kahvaltımı yapmak için aşağı kata indim.Fakat bugün herzamankinden biraz farklıydı.Çünkü bugün kursum vardı.Ama ben gitmeyecektim.Kafamı dinlemek için yürüyüşe çıkmayı düşünüyordum.Aşağı kata indim.Yujin ve Marcus (annem ve babam) oturmuş şarap içiyorlardı.Yujin beni görünce elindeki altın işlemeli kadehini salladı,iyice görünüşümü süzdü.
Y-Neden kursa giderken eşofman ve tişört giydin? Sana takım elbise giymeni söylemiştim.H-Ne olacak ki sanki?
Y-Ailemizin adını kirletmek mı istiyorsun?Koskoca Hwang'ların oğlu eğitim görmeye giderken tişört ve eşofmanı üzerine geçirip çıkmış mı desinler?
Y-Biraz dikkatli ol Hyunjin,biz sonuç olarak zengin ve ünlü bir aileyiz ve magazinlerin diline dolaşmak istemeyiz.Anlıyormusun?
H-Peki?
Onu daha fazla dinlemek istemiyordum.Ortamdaki gergin havadan dolayı gittikçe bunalıyordum.Terlemeye başlamıştım.Ki Yujin yine başladı
Y-Aklıma gelmişken yarın pazartesi değilmi?
H-Evet
Y-Senin Matematik sınavın var.95 puandan aşağısı gelirse buluşuruz ona göre Hwang!
H-hıhı-Ne?! Ama geçen sene sınır doksandı.
Y-O beni alakadar etmez ben lafımı söyler çekilirim
Marcus araya girdi
M-95 mi?Vay!Varlıklı bir ailenin çocuğuna göre oldukça az bir puan değilmi?Sonuçta çok fazla imkanı var değilmi Yujin?Y-Ona acıdığım için az bir sınır ko-HYUNJİN?!
Onlara dayanamıyordum.Evden çıkıp hızla koşmaya başladım.Koşum,koştum,koştum...bir anda yere çömeldim.Ayaklarım tutmuyor göz yaşlarım dışarıya çıkmak için gözlerime hücum ediyordu.Marcus manyak gibi durmadan beni arıyordu.İnsanlar dedikodular,kavgalar ve çığlıklar ile etrafı inletiyordu. _Ama ben bu dünyada yapayalnızdım_
Başım dönüyordu.Ellerim ile tutunacak bir yer aradım.Elim otobüs durağınının direğine denk geldi,sıkıca tutundum ve zarzor da olsa ayağa kalktım.Tutunduğum direk sayesinde duraktaki banka oturdum.Ama hayır...vücudum bana fazlasıyla ağır geliyordu.Gözlerim kararıyordu.İnsanlar benim bu halimi görmelerine rağmen umursamıyorlardı.Üstümdekilerden dolayı kimsenin benim Hyunjin olduğumu anlamaması iyi birşeydi elbette fakat yardıma ihtiyacım vardı.Banka uzandım.Bekledim belki tanrının bir kulu gelir de yardım eli uzatır.Kahretsin! Hiç birşey yapamıyordum.Hiçbirşey...Neden o lanet aile olaylarını kafama takıyordum ki? Diye soruyordum kendime ama takmamam imkânsızdı.Yinede kendime kızıyordum hastalık sahibi insanlara benziyordum.Tüm bunları düşünürken aklıma elime bakmak geldi.Kağıt gibi bembeyaz olmuştu.Vücudumun beti benzi atmıştı.Ama asıl sorun şu ki bilincimi kaybetmeye başlamıştım...
🔆🔆🔆