Sahabe Efendilerimiz sağolsun biz iman etmiş bulunmaktayız. Bu yüzden onlara büyük bir vefa borcumuz var. Bu borcu da en iyi onları anlayıp anlatarak ve en önemlisi de onlar gibi olmaya çalışarak ödeyebiliriz.
Hz. Ebu Bekir radıyallahu anh, 573'te Mekkede doğdu. İbni Teym kabilesindendir.
Gerçek ismi Abdullah' bin Osman'dır. Ebu Bekir künyesidir. Deve yavrusunun babası anlamındadır.
Peygamberimiz (sav) ile uzaktan akrabadır. Peygamberimiz (sav)'den 2 yaş küçüktür.
İslamdan önceki 38 yıllık hayatında içki kullanmamış, putlara tapmamış, hep nezih ve örnek bir şahsiyet sergilemiştir.
143 hadis rivayet etmiştir.
Rasullullah (sav) peygamberliğini ilan ettiğinde sorgulamaksızın hemen inanmış ve Peygamber Efendimiz'in (sav) yanına gidip O'na iman edip biat etmiştir. Böylece İlk yetişkin iman eden erkek olmuştur.
Muazzam bir tüccar, Mekke'nin sayılı zenginlerindendir. Soy kütüğü (nesep) alimidir. İnsanların kabilesini bilme konusunda alimdir.
Oğlu Abdurrahman 21 yıl boyunca iman etmemiş, Bedir Savaşı'nda babasına karşı savaşmış ama babasını gördüğünde yönünü değiştirmiştir. Ebu Bekir ise bunu öğrendiğinde şöyle demiştir: "eğer ben seni görsem ve karşıma çıksaydım kafanı uçururdum" İşte Ebu Bekir bu kadar dinine sadıktır. Ebu Bekir'in oğlu Abdurrahman Mekke'nin fethinde Ebu Bekir'in babası Osman gibi iman etmiştir. Taif'te yediği ok yüzünden şehit olmuştur Abdurrahman bin Ebu Bekir.
Halifelik döneminde Taif'ten gelen kabileye oğlunu şehit eden okun ustasını sorar. Sad ibn Ubeyd olduğunu öğrendikten sonra Hz Ebu Bekir'in ağzından şunlar dökülmüştür : O gün sen benim oğlumu şehit ettin ya tersi olsaydı, oğlum seni öldürseydi ne olurdu halimiz? Kimse anlam veremez buna. Ebu Bekir devam eder. Oğlumu sen öldürdün o şehit oldu ama bunun neticesinde sen şuan dirildin iman ettin, diyip hamd eder.
Peygamber Efendimize (sav) koşulsuz şartsın güvendiği için Sıddık olarak da anılıyor. Zengin olduğu için kibirli sanmayın o Peygamberimiz'in en büyük yardımcısı ve dostuydu. Peygamber'imizi (sav) kendinden önce biliyor ve öyle davranıyordu.
Rum suresi gaybdan haber verince 10 devesini ortaya koyuyor her ne kadar Rumlar kazanmayacak kadar güçsüz gözükse de. Ebu Bekir Kur'an'ı Allah'ın kelamı olduğuna ve tamamen dosdoğru olduğuna bu kadar inanıyordu işte.
Miraç meselesi anlatıldığında her ne kadar Miraç imkansız kulağa gelse de buna da iman etmiştir ve cevabı şu okmuştur: Siz buna mı şaşırıyorsunuz? Ben semadan ayet indiğine iman ediyorum.
Ebu Bekir'in sarsılmaz inanışı onu sıddık kılıyordu.
Yüzüne çivili ayakkabıyla bayıltana kadar vurulduktan sonra 24 saat boyunca kendine gelemiyor ama uyandığında ise ilk sözü " Rasullallah nerde?" demek ve endişeli şekilde tekrar tekrar bunu sormak oluyor.
Ebu Bekir Peygamberimiz'e (sav) babasını götürüp imanına vesile olunca ağlamaya başlar ve Peygamberimiz (sav) nedenini sorunca şöyle der: Ne olaydı da benim babam değil de amcan Ebu Talip olsaydı.O zaman sen sevinirdin, ben de sevinirdim diyerek Peygamberimize düşkünlüğünü ve ve hep O'nun hislerine öncelik verdiği anlaşılmaktadır.
Hicret yolunda Peygamberimiz'e yol arkadaşlığı yapmış, o arkadaşlığın ölüm arkadaşlığı olduğunu bile bile.
Sevr mağarasında delikleri ayaklarını tıkıyor ve yılanların girmesini engelliyor. Ama en sonunda yılan onu ısırınca Peygamberimiz (sav) mübarek tükürüğü ile onu iyileştiriyor.
Tebuk seferi için Peygamberimiz (sav) açıktan infak isteyince Hz Ömer malının yarısını , Hz Ebu Bekir ise hepsini infak ediyor ve "geriye Allah ve Rasulünü (sav) bıraktım" diye de Peygamberimiz'in "Evine ne bıraktın?" sorusuna cevap veriyor.
Cennetin 8 kapısının her birinden girecek kişi ümmetin en hayırlısı Ebu Bekirdir diyor Peygamber Efendimiz (sav).
Ebu Bekir'in fedakarlık ve kardeşlik gücünü şu duasıyla anlayabiliriz : Allah'ım! şu vücudumu öyle büyüt öyle büyüt ki cehenneme benden başkası girmesin.
Peygamberimiz (sav) imamlık yapamadığında ısrarla sadece Ebu Bekir olur diyerek onu imamete geçirse de Hz Ebu Bekir ağlamaktan namazı zor kıldırıyor. Böylece ilk halife olmasını istediği kişiyi de belli etmiş oluyor.
Peygamberimiz'in (sav) vefatıyla dağılmış herkesi toplayacak şu sözleri söylemiştir: Her kim Muhammede tapuyorsa, bilsin Muhammed öldü, Ama her kim ki Allah'a kulluk ediyorsa, bisin ki Allah Hayy'dır, Allah Baki'dir.
Onun konuşmalarıyla bütün müslümanlar teskin olmuştur.
Halife seçimi için konuşulurken Ebu Ubeyde seçilecekken Ebu Bekir'in eline yapışıp biat eder, yani Hz Ebu Bekir Halifedir demiş olur.
Tüm mal varlığını köleleri azat etmek ve kalanını da Tebük seferinde infak edince elinde bir şey kalmayınca Halife bile olsa süt sağarak geçimini sağlamaya devam etmiştir. Halifeliğine maaş bağlandığında ise zaruret dışında hiç para harcamayıp biriktirmiş onu da vermek üzere.
Zor bir zamanda 12 bin askerlik orduyu çıkarma cesaretini gösterince bu cesareti ile gelecek hadiseleri daha gerçekleşmeden bastırmış olur.
Hz Ebu Bekir Peygamberimiz'le (sav) aynı yaşta (63 yaşında)vefat edince Peygamberimiz'in (sav) yanına defnedilmiştir.
Allah ondan razı olsun. Şüphesiz o Rabbinden razıydı. Peygamberimiz'in (sav) en yakın dostuydu. Onun hayatını anlamak ve başkalarına ulaştırmak elbette bizim görevimizdir. Çünkü o olmasaydı şuan ümmetin hali nice olurdu, belki biz islam coğrafyasında doğmamış olurduk. Bu yüzden sahabe efendilerimize karşı vefa borcumuz büyüktür. bu vefa borcu da en güzel onların ayak izlerini takip etmeyle ödenmeye çalışılmalıdır. Peygamberimiz'e ise vefa borcumuzu kendisine ve ailesine duydupumuz sevgi ve çektiğimiz salatü selamlar ile ödemeye çalışmalıyız. Lakin asla tamamını ödemeyeceğiz büyük bi gerçektir.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.