Kamal'e göre cennet de cehennem de bu dünyadaydı.
-Saç Örgüsü, Laetitia Colombani.
RL-0: "Doğuş."
Her diyarın kendine ait bir düzeni, bir dengesi vardı. Alt tabakada isen ölürsün, üst tabakadaysan öldürürsün. Öldürmek ve hayatta kalmak bu düzenin en temel kuralıydı. Bu kuralda her daim tepede olan tek bir tür vardı: Ejderhalar. Ruhlarını Tanrıdan soyutlayan ve asla boyun eğmeyen katiller. Diyarın hakimleriydi onlar.
Topraktan doğan ve yeniden toprağa dönecek olan insanlar ise Ejderhaların altında yer alan sefil canlılardı. Ruhlarını ve ömürlerini bir Tanrıya adayan ve onun yolunda ilerleyen canlılardı onlar.
Bu iki farklı canlı türünün birleştiği bir dünya. Resmen cennetin ve cehennemin birleşimi gibiydi.
Böyle bir kaosta doğan insan iyiliği bilemezdi çünkü kötülüğün yuvasında gözlerini açmıştı.
Ölüm cehennemdi, yaşam ise cennet. Bu iki terim ise tamamen ters döngüde hareket ediyordu. Bu diyarda cehennem iyiydi, cennet ise kötü. Beyazın siyaha, siyahın ise beyaza dönüşmesi gibiydi.
Her şeyin ters işlediği bu diyarda iki büyük krallık hüküm sürüyordu. Sirius ve Darius krallıkları.
Darius, karanlığın şehriydi. O şehri korumaya gönüllü olan kadim ejderha ise Zharnteria'ydı. Kendi türünün en güçlüsü olan Zharn, zaman ve yıldırım ejderhasıydı. Olağanüstü güçleri sayesinde Darius'u birçok kez zafere götürmüş ve orayı en iyi şekilde korumuştur. Tonlarca ağırlığına ve devasa boyutuna rağmen oldukça çevik ve hızlı bir ejderhaydı.
Diğer taraftan Sirius krallığı ise aydınlığın şehriydi. Oranın koruyucu ejderhası Sapphire ise bir ışık ejderhasıydı. Göz alıcı parlaklığıyla bilinen ışık ejderhalarının en güçlüsü olan Sapphire, bilge ve sakin oluşuyla Sirius krallığının uzun yıllar ayakta kalmasına çok yardımı dokunmuştur.
Bu iki krallığın birbirine düşman olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Bu krallıkların birinde doğan çocuklar ise daha hayata gözlerini tamamen açamadan zihinlerine düşman oldukları krallığın adı kazınırdı. Orada doğan bebeklere hikâye değil de düşman krallığının yaptığı katliamlar anlatılırdı. Hâl böyle olunca diyar ikiye bölünmek zorunda kalmıştı. Sirius krallığını sevenler ve Darius krallığını sevenler.
Tanrı bile yarattığı bu kaosu oturup şaşkınlıkla izlemişti. Barış getirmesi için yarattığı ejderhalar bile büyük bölünmelere neden olmuştu. Tanrı, iyiliği temsilen cenneti Sirius'a, cehennemi ise Darius krallığına bahşetmişti ama iyiliğin yoldan çıkacağını ve kötülüğün doğru yola gireceğini bilememişti.
Bu diyardaki cennet karanlığa gömülmüşken, cehennemin ateşi yaşamı bahşetmişti. Şeytan bile bu durumda şaşıp kalmış, melekler cennetten kaçmıştı. Döngü artık ters işliyordu ve doğrular yanlış olmuştu.
Bu diyar, karışıklığın doğuş yeri hâline gelmişti. Yağmurların ölüm getirdiği, ateşin yaşam verdiği bu diyarda artık bilinen tüm doğrular yok olmuştu. Yanlışlar ise doğru kabul edilmişti.
Geriye kalan tek gerçek doğru ise hayatta kalmak için öldür kuralıydı. Ve bu kural bir devri kapatıp yeni bir devir açacaktı. Artık iyiliğin hüküm sürdüğü devir kapanmıştı. Şimdi kötülüğün hüküm sürdüğü devir başlıyordu.
Evet, Cennet ve Cehennem bu dünyadaydı ama ne Cennet iyiydi ne de Cehennem kötüydü. Tek bir doğru vardı, o da arafın verdiği bilinmezlikti.
__________________________________________
Annyeonghaseyo yorobun!
Nasılsınız?
Bu kurguya başlarken umarım günaha girmem deyip durdum..
Snake'de bir taslağım olduğu için bugün ona taslak olarak yb yazmak yerine aniden aklıma gelen bu farklı kurguya başlayayım dedim. Umarım seversiniz.
Beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın sakın!
Dedik ve bölümün sonuna geldik.
Yeni bölümlerde görüşürüz canlarım~👐🏻
Sağlıcakla kalın, hoşça kalın💜
________Darius krallığı: (Temsili.)
_______
Sirius krallığı: (Temsili.)
___________
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reverse Loop || TaeKook
FanfictionBeyazın kötülüğü, siyahın ise iyiliği temsil ettiği bir dünya mı? Ejderhaların hüküm sürdüğü bir dönemde iki büyük krallık vardı. Bunlar: Darius krallığı ve Sirius krallığıydı. Siyah ve beyazın krallığı...