1. Ölen birisini unutmak bir süreç midir?

6 0 0
                                    

Ölen birisini unutmak bir süreç midir?

;

Yarım kalanlara olsun

Avcumun içini ovdum yara izimin üzerindeki dövmeme bakarak.

"Ocak ayının dördüydü.  Okuldan dönüyordum akşam saatleriydi, yağmur yağıyordu bende hızlıca yürüyordum. Telefonda bağırarak konuşan bir çocuk gördüm, o deli yağmurda durulacak gibi değildi. birden elindeki volim şişesini yere atınca parçaları benim önüme geldi. toplamak için eğildiğimde dikkatsizce hareket ediyordum. keskin tarafı elimi kesti öyle derindi ki kesik yerler olduğu gibi kandı. elimi diğeriyle sıkarken yanıma geldi telefonu kapatıp."

Durdum. 

Gözlerimi kapattığımda, tekrar ilk defa gördüm yeşil gözlerini.

Yanıma çöktüğünde elimi tuttu onunkilerde kan olmuştu böylece. Biraz incelediğinde elimi hareket ettirmişti acıyla inledim, çünkü çok acımıştı. İki büklüm beni görünce diğer elimden tutarak beni kaldırdı. 

stresle eliyle saçlarını karıştırdı. 

"Özür dilerim." dedi. sesini ilk defa duymuştum.

"Önemli değil. sen iyi misin?" sessizce sordum elimi arkada gizlerken. 

"Eline baktırmamız gerekiyor izin verirsen götürebilirim. Çok kanıyor." sorumu es geçmişti.

Avcumu arkamdan çıkardığımda yeni inceleme fırsatı buluyordum. Elim titriyordu, hatta öyle ki beyaz bir sıvı bile geliyordu dikiş atılacağına emindim.

"Otobüsle giderim, teşekkürler." dedim 

"Sana eşlik edebilir miyim öyleyse?"

"Olur, evet." 

Suçluluk duyuyor gibiydi, Gerçekten çok gergindi.

Durağa yürürken gene iyi olup olmadığını sormuştum ama cevap vermiyordu işte.

Avcumu boynumdaki fularla sarmıştım. Neyse ki yakınlarda tek otobüsle ulaşılabilecek bir hastane vardı. Yol boyunca hiç konuşmamıştık.

3 damarım kesilmiş, dikiş atıldı. Avuç içi olduğu için iz kalmama olasılığı yüksekmiş,

Ama kalmıştı işte.  yarayı sevdin deyin siz ona.

Gözümü tekrar açtığımda Melis hanımın yeşil gözlerinin benim üzerimde olduğunu ve hiç bir şey barındırmadıklarını gördüm.

Onun yeşillerine benzemiyordu. Gördüğüm hiç bir yeşillik onunkini andırmamıştı bile, dolu bakardı. Her sinirlendiğinde alev alevdi, Huzurluysa açılırdı rengi iyice, duyguluydu en başta. 

 "Durmak istersen durabilirsin istediğin kadar."  Sesi çok alçaktı.

Ne yapacağımı bilemiyordum. Sağ avcumu okşadım. 

Gözlerimde yaşlar hissettim, kafam istemsizce iki yana sallandı kaşlarımı çaresizce çatarken gözümdeki yaşı silip yanımdaki koltukta duran çantamı aldım. Ayağa kalktığımda Melis hanımda kalktı ağırca. Askılıkta duran paltomu ve atkımı alıp giyindim. Kliniğin kapısının önüne gelince çantamın askısını sıkarken kafam öne eğikti. sessizdi oda.

"Miray" dedi Melis hanım ismimi söyleyerek. sesi normaldi fakat ben gene de ağlamaya başlamıştım. elimi kapıya yasladım sertçe.

"İki yıldır mezarına gidiyorum şimdi de şu halime bakın!" Bir anda çıkmıştı her şey ağızımdan. Sesimi yükselttiğimi fark edince saçlarımı karıştırdım stresle.

"Ölmek aşkı bozanlar arasında mıdır sence?" Dedi sakinlikle.

kapıyı açtım ve çıktım. 

Arabama bindiğimde düşündüm.

Ölmek aşkı bozanlar arasında değildi ama ölmek öyle yada böyle bir sondu. En azından bizim sonumuzu getirmişti, benim ve daha kimlere zarar vermişti acaba? Ölmek caiz miydi? 

Ölen birisini ölümüne üzülmek zaman mı alır? yoksa acı tatmin edilebilir bir şey değil midir?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin