Geç geldi, kusura bakmayın.
İyi okumalar.•••
Minho'nun bu laflarını duyan Hyunjin sırıtmıştı. Doğrulup yüzlerini birleştirdi. "Senden gelecek herşeye hazırım Bay Lee." Göz kırptıktan sonra diliyle Minho'nun dudaklarını yalamıştı. Daha sonra geri çekilip dikkatlice olduğu yerden Minho'nun kucağına geçti. Zorda olsa başardıktan sonra ellerini boynuna doladı. Aynı zamanda Minho ellerini ince bele dolamıştı. Gözler birbiriyle savaş verirken, dudaklar öne atılıp birleşmişti. Dudakları adeta savaş içerisindeyken, deli gibi birbirini arzuluyordu iki beden. Aralarındaki bu ilişki sağlıksızdı, ikiside farkındaydı. Ama ikisininde aklında olan tek soru;
Cinsellik arzu etmek günah mıydı?
İster istemez her insanın aklında belirir bu soru. Fakat bu iki beden bunları bile günah saymayacağını biliyordu. Özgür olabilmek, dilediği kadar orgazm yaşamaktı belki de.
Tek bilmedikleri şu an eve nasıl geçtikleriydi. (Kafam karışmış, kusuruma bakmayın. İlerdeki bölümlerde sözüm olsun araba seksi.)
Hyunjin durmadan altındaki bedene sürtünüyor, Minho'nun alt dudağını doyumsuzca öpüyordu. Nefessiz kalan bedenler birbirinden ayrılmış, gözlerini buluşturmuşlardı. Minho eliyle beli okşuyor, aşağı iniyordu. Tükleri bizbiz olan Hyunjin derince inliyordu ve bedenlerin birbirine yapıştırıyordu. Kalçaya ulaşan Minho, avuçlayıp daha sonrasında sert tokat atmıştı süt gibi beyaz kalçaya. Bununla beraber arsızca inleyen sarışın Minho'nun dudaklarını sertçe ısırmıştı. Ağızlarına kan tadı gelse bile durmayacaklarınından emindiler. Birbirlerinden ayrılmış, Hyunjin elini Minho'nun aletine doğru götürüp okşadı ve yavaşca deliğinden girişine konumlandırdı. Daha sonra ise hemen oturdu. İkili beraber seslice inledi. Dayanamayan Hyunjin oturduğu gibi kalkmıştı.
Terden vücudu su, saçları ıslanmış ve yüzüne yapışmıştı. Dudakları Minho'nun kanıyla süslü ve şişkin.
Yavaş yavaş efendisini sürmeye başladı Hyunjin. Minho ellerinin izin bırakacak kadar beyaz buğday teni sıkıyordu. Sadece inlemeleri vardı, başka kelime yoktu dialoglarında. Taaki, Minho konuşana kadar.
"Kanını emmek istiyorum."
Bu lafla şaşıran Hyujin, dikkatle Minho'ya baktı. Minho ciddi bir surat ifadesiyle bakıyordu. Vereceği cezalardan en ufak buydu.
"Nasıl?"
"Böyle," diyerek cebinden bıçağı çıkardı. "seni keseceğim ve akan kanlarını içeceğim. Dur dersen, tuz basarım."
Deli mi? diye geçirmedün edemedi Hyunjin. Ama haketmişti. Kafasını salladı sadece. Minho sarışın saçını okşamış, çakıyı açtıktan sonra ilk hedefi boynuydu. Sarışının çenesinden tutarak kendine çekmiş, boğazına çokta derin olmayacak çizik atmıştı. Hyunjin titiz şekilde inleyip Minho'nun omuzlarını sıkmıştı. Minho sırıtıp başını boynuna daha da yakınlaştırıp ilk yalayıp daha sonra dudaklarını bastırıp içine çekmeye başladı.
İçinde her saniye daha büyüyen alet, boynundaki acı ve kanını emen adama karşı sadece kıvranıyordu Hyunjin. Zirâ Minho bu durumdan oldukça zevk alıyordu. Sevişirken asla düşünmezdi say duygularla Hyunjin'i. Canavar olurdu bu durumda. Seksten sonra ona bebeğiymiş gibi bakacağından çok emindi. Şu an düşündüğü aldığı zevkti.