"Asansör bozukmuş beş katı yürüyerek çıktım saçım bozulduysa çok kötü olacak." dedi karşımda ki nefes nefese çocuk. Karşısında dikilmiş beklerken bana değil de daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. Kapının önüne kadar saçlarıyla oynaşıp geldi ve yüzüme bile bakmadan içeriye girdi.
"Sanada merhaba." dedim kısık tontada.
"Sana selam vermedim ki?" dedi kafasını iki yana sallayarak. İçeriye girmiş telefonunun kamerasından kendine bakıp saçlarını düzeltiyordu. "Heh şöyle ya, bozulmamışsınız." dedi yine kendi kendine.
Galiba deliydi...
Kapıyı kapatıp bugünün bir an önce bitmesini diledim. Önünden geçip salona gitmedem önce onun duyamayacağı bir şekilde "Bok gibi olmuşlar." dedim saçlarını kast ederek ama duysaydı bir şey der diye kısık sesle demiştim.
Salona geldiğimde Ömer ile annem koltukta yan yana oturmuş konuşuyorlardı. Arkamda ki ayak seslerinden Talha yanıma gelmiş kapının kenarında benle beraber duruyordu.
"Merdivenleri çıkabilmişsin sonunda oğlum." dedi babası bizi kapıda gördüğünde. Talha babasına iğrenç bir sırıtışı attı ve salonun içerisine ilerledi. "Merhabalar, tanıştığıma memnun oldum Talha ben." Anneme doğru ilerledi ve elini uzattı. Annemle tokalaştıktan sonra tek kişilik olan koltuğa bacaklarını yayarak oturdu.
"Rüzgar bebeğim otursana sende kalma kapının orda." Annemin demesiyle diğer tekli koltuğa oturdum.
Yemekten önce yaklaşık bir saat boyunca Ömer ve annem aile kurmamız hakkında konuşmuş ufaktan da olsa bizi ikna etmeye çalışmışlardı. Gerçi daha çok beni ikna etmek gibi idi çünkü Talha hiç bir konuşmaya katılmamış 'ben karışmıyorum' havalarına girmişti. Onun açısından evlenmelerinde aile olmamız da bir sorun yoktu. Benim için sorun muydu hala bilmiyordum.
Yemeğe oturacaktık hepimiz ayaklanmıştık ki.
"Ben bir ellerimi yıkayayım, lavabo nerde?" dedi Talha.
"Oğlum biz masaya oturalım sen göster lavaboyu Talha'ya." dedi annem.
Kafamı aşağı yukarı salladım ve Talha'ya bakışlarımı çevirdim. "Gel." dedim ve salondan çıkıp koridora ilerledim. Arkamdan geliyor mu diye bakıyordum. Yavaş adımlarla geliyordu arkamdan.
"Ben buraya girmek istiyorum."
Arkamdan bi ses geldiğinde kafamı çevirdim ve kapalı duran odamı işaret ettiğini gördüm. "Orası benim odam, giremezsin." dedim alaycı bir şekilde.
Bakışlarını bana çevirdi. "Öyle mi? İçeride ne var ki? Bir şeyler mi saklıyorsun yoksa?" dedi en az benim kadar alaycı bir şekilde.
"Bir şey sakladığım falan yok, orası benim özel alanım. Yani sen giremezsin." kollarımı göğsümde birleşterek konuşmuştum. Onu gıcık etmek istemiştim. Başarmıştım da. Bana sinir olmuş gibi bakıyordu. "Lavabonun yerini söylede uğraştırma."
"Koridorun sonunda." dedim gözlerimi devirerek. Yanından da hızla gittim.
Değişik bir çocuktu. Siyah saçları benimkiler kadar olmasa da dalgalı ve uzundu. Gözleri çam ağaçlarını andırır gibi bir yeşillik te idi.
Salona geçip yemek masasına oturduğumda annemle ömerin yemeğe başlamış olduğunu gördüm. "Oğlum biz Ömer'le yarım saate çıkacağız lazım acil bir işimiz çıktı. Hani isterseniz sizde gelin evde durmayın?" annemin dediği şey ile biraz rahatlamıştım tabii ki onlarla gitmeyip evde oturacaktım ve böylelikle bu tanışma en kısa şekilde bitecekti. "Yok anne siz üçünüz gidersiniz ben evde kalayım." dedim suyuma uzanırken.
Talha salona girmiş masaya yönelirken Ömer konuşmaya başlamıştı. "Oğlum bizim yarım saate çıkmamız lazım küçük bir işi halletmemiz lazım Özlemle. Rüzgar gelmeyecekmiş evde kalmak istiyor. Sen gelirsin dimi?"
Talha karşımda ki sandalye ye oturdu. Ben su içerken bana bakıp sırıttı.
Manyak.
"Yoo baba. Rüzgarla beraber kalırım evde ben. Siz gidin." dedi Talha. Demesiyle suyum boğazımda kalıp öksürmem bir oldu.
"Helal, helal." dedi sırıtarak.
"Tamamdır siz bilirsiniz o zaman." dedi Ömer ve hepimiz yemeğe yöneldik. Yemek boyunca minik minik sohbetler dışında pek bir şey olmamıştı.
Annemler çıkarken hemen geleceğiz deyip beni Talha'ya(!) emanet etmişlerdi. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde Talha önümde durmuş sırıtıyordu.
"Yoo bobo rozgorlo borobor kolorom ovdo bon soz godon." dedim gıcık bir sesle taklidini ederek.
Kafasını geriye atarak kahkaha attığında gözlerini gözlerime dikti. "Ruh hastası ya" dedi. Talha'ya ölümcül bakışlar atarken bir anda ciddileşti ve ellerini saçlarından geçirerek konuştu.
"Bana emanetsin ve ben ne istersem onu yapacağız. Şimdi beni odana götür."