Bana bir masal anlat baba...

16 6 0
                                    

Elin adamı yıllardır beni övmekten usanmadı, ben bir kere oğlum diye sarılmanı beklemekten usandım.

Evet bu benim hikayemdi ve bu şarkıda bana evrenden hediye edilen şarkıydı. Evet üzülmemin sebebi buydu bana bir  kere bile oğlum diyerek sarılmayan babamın ölmesi... Şimdi bana diyeceksiniz ki mal mısın oğlum onun için değer mi?

Ama... Gerçekten çok kötü bir duygu bir de vasiyetin de cenazesine gelmememi dile getirmiş? Ne mi yapıyorum? Elime almışım şişeyi "ben bu adama ne yaptım?"diyerekten kendimi sorguluyorum. Ama yok anasını satayım, yok ben sadece doğdum ya benim bu herife zararım yok. Ailemle aram babam yüzünden bozuktu. Annem öldükten sonra da herşey boka sarmaya başladı. Kendi evime çıkmak hayatımda aldığım en iyi karardı. Ben neden yaşıyorum? İnsanların yaşamak için bir nedeni olur, ama benim yok ki. Şişe bitince ağzımda bir küfür yuvarlandım ve yıldızları izlemeye başladım ki yağmur yağmaya başladı bulutlar yıldızları kapatmaya başladı. Yıldızlarlar bile benden nefret ediyor bu koca  amınakoyduğumun evrende. Şişeyi aşağı fırlatıp eve doğru yürümeye başladım. Bir anda çok içtiğim için başım dönüyor, ve kendimi taşıyamıyorum. Bu kızların dibi düştüğü kasları bile o nefretle yapmıştım. Çok fazla kızı geri çevirdim. Bir tane de gay geri çevirdim. Eve varınca duş aldım altıma bir eşofman çektim ve yarı çıplak şekilde kendimi yatağa attım. Bazen insan sorguluyor neden ben diye. Neden ben? Telefonun çalma sesiyle irkildim kalktım ve arayan kayıtsız bir numaraydı. Teyzem olabilir mi?
"Alo" gelen ses Alena'nın sesiydi. "Alo, Ateş çok şükür yarabbim. Ateş neredesin geliyorum?" İşte şimdi ayıldım. "Evdeyim." Cevap vermeden yüzüme kapattı, ya bar gibi bir yerde bizimkiler ile cesaret ya da viski oyununu oynuyorlar, ya da beni merak ediyor. Çok güzel bir duygu lan bu. Evet galiba şu an Habeş maymunu gibi sırıtıyorum.
(Alen)
Ateş'in evinin zilini çaldığım da kapıyı açtığı an sinir ile içeriye dalıp salona geçip koltuğa oturup bacak bacak üst üstüne attım ki Ateş de gelip karşıma oturdu. Çok çökmüştü ve bir dakika yarı çıplak mıydı o? Kasları tüm erkeklere taş çıkartırdı. Okey. Benim de hafif bir kasım var ama abi bu çocuk beni kahvaltı olarak yer. "Ateş sana ne oldu hep çökmüşsün?!" Öyle bir bakıyordu ki onu Dünya'nın en masum insanı olarak seçebilirdim. "Yakında anlarsın masal cadısı." Bu halde bile bu lakapları bırakmıyor. "Ben artık anlamak istemiyorum siyah atlı prens öğrenmek istiyorum. Hem ayrıca ben masal cadısı olmak istemiyorum!" Dudaklarının kenarı kıvrıldı. "Tamam kalbimin esiri.  Sen ne dersen o." Evet kalbim benden izinsiz koşuya çıktı ve kalbim firar ediyor. "Neyse konumuz benim lakabım değil sen neden bu kadar üzgünsün?" Beklediğimden daha soğuk bir cevaptı. "Babam öldü." Bunu gerçekten beklemiyordum. "Başın sağ olsun. Çok üzüldüm." Benim aksine çenesini yukarı kaldırdı. "Boş ver çok dert değil. Hem sağ değil sol olsun." Tebessüm edip yere baktım. Yine bilmece gibi konuşuyor. Kafasının güzel olduğunu anladığım da hemen atladım. "Ne kadar içtin?" Evet bu cevap da dudak uçurtuyor. "Bir şişe."
Gözlerimi kocaman açtım tam onu azarlayacaktım ki aklıma morolinin bozuk olduğu aklıma gelince sustum. "Neden bana kalbimin esiri dedin?" Ne yani öyle bakmayın merak ediyorum. "Lafın gelişi yeni lakabını beğendin mi? Ama arada diğerini de kullanırım seni sinir etmek için." Sadece gülüp "Sinirim bozulmuyor hatta sevebiliyorum ama, bazen." Kendi derdini unutmuş olmalıdır ki güldü. Sadece bu kadar mı?

(30 dakika sonra)
Son 30 dakika boyunca hiç konuşmadık. "Eeee, ben artık kalkıyorum. Tamam mı?" Terlkrardan sırıtıp "Yooo." Dedi. Ne demek yooo. "Ateş sarhoşsun ve..." saatte baktım saat gecenin üçü. "Saat gecenin üçü." Dedim. Ateş'in cevabı hazırdı. "Bende kal o zaman bu saatlerde çıkarsan ya kan dökersin, ya da döktürürsün kalbimin esiri." Evet bu lakaba alışmam zaman alacaktı. Kim öylesine arkadaşı bile olmayan birine kalbimin esiri derki? Haklıydım. "Tamam ama sen uyuyacak mısın? Beni kandırmaya kalkarsan sonu kötü olur Romeo." Eee, ne yapalım bizde de böyle. "Romeo mu?" Kendi derdini bir hayli unutmuş gözüküyordu. "Evet, sen lakap takınca iyi ama. Adalet istiyorum sayın hakim." Gülen dudukları hareketlendi. "Söz veremem ama uyumayı denerim." Tamam uyuması gerekiyordu. "Hadi ama Romeo başında ninni mi söyleyeyim? Sana uyuman için yalvaracagımı düşünüyorsan da şimdiden söylüyo-" sözümü kesip konuştu. "Senden öyle bir şey istemiyorum bad girl, ama ninni fikri kötü değilmiş" Harika yeni bir lakap daha. "Sen nasıl bu kadar yaratıcı olabiliyorsun Mecnun."  Benim bir adım var. "Bundan sana ne Leyla." Artık sinirlenmeye başlıyorum, ama bu beni bir okadar da mutlu ediyordu. Onun sesi kulağıma bir melodi gibi geliyordu. Diğer erkeklerin sesi borazan iken onun sesi olgun ama güzeldi. "Tamam galiba seni masal okuyarak uyutucağım ama git ilk üstünü giyin gerizekalı." Halen sırıtıyor bizim Romeo. "Beni odamda uyut ben burada uyumam masal cadısı. Bir şey demedim sadece iç çekip onu takip ettim. Odasında herhangi bir fotoğraf yoktu. Yatağın yanında ki koltuğa oturdum. Acaba burada daha önceden kaç kız oturmuştu. "Hikayeyi şöyle anlatalım bence ben biraz anlatıyım sen devamını getir sora yine ben." Başını onaylarcasına salladı, yatağa girip başıyla başlama komutunu verdi haspam. "Şimdiki zamanlarda bir Leyla yaşıyormuş Türkiye de bu Leyla'ya da sırıl sıklam aşık bir de Mecnun varmış. Mecnun mal olduğu için belli etmiyor sanıyor ama yanılıyor." Bu oyun eğlenceli olacak. "Aslında bizim Mecnun belli etmiyormuş fakat sevdiği kız çok zekiydir." Heee. "Bizim mal Mecnun da sürekli kıza lakaplar takıyormuş ki Leyla sinirlensin ama Leyla sinirlenmek yerine daha çok bundan zevk alıyormuş." Sürekli Mecnun'a mal demem peki. "Neden Mecnun hep mal?" Keyfimin kahyası desem ne derdi acaba denemeden bilemeyiz. "Keyfimin kahyası.  Neyse günün birinde bizim Mecnun'nun morali bozulmuş Leyla da onun uyumasını istediği için kalkmak istemiş ama o bırakmamış Leyla da ona masal anlatma kararı almış. Yatağın başında duran koltuğa oturmuş oturmasına da onu hep bir soru rahatsız ediyormuş Mecnun'a sormuş. "Burada benden başka kaç kız oturdu?" Bu sorunun cevabı yalnızca ondaymış." Bu aslında benim sorumdu bunu oda bildiği için güldü. "Senden başka kimse oturmadı ben bile sadece kitap okurken oturuyorum masal cadısı." Kahretsin çok utandım. Zamanı geri alma hakkımız var mı acaba?

                          ⛓️          

"Baba bak bu masalım güzel mi?" şarkısı kullanılmıştır.

Aşklaaarrr yeni bölüm nasıl biraz akşama bilirim çünkü sınav hatası. Öpüldünüz.

Yıldızlar kadar öpücük okurum.

KALBİNİN ESİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin