✰ 6.Düğüm ✰

6 2 0
                                    

Bölümü biraz geciktirdim özür dilerim. Ben bunu pazar akşamı yazıyorum ama muhtelemen pazartesi atarım.
Çok geçmeden bölüme geçelim.
İyi okumalarrr.

Sizce insanlar sadece öldüklerinde mi yalnız hissederler?

Ben yalnızdım. Ama öldüm mü bilmiyordum. Umarım öyle olmamıştır. Çünkü gerçekleştirmek istediğim hayallerim vardı. En azından birkaç alınacak intikamımda vardı.

Beynimde art arda bir sürü depremlerle düşüncelerim çalkalanıyordu. Ses duymuyordum. Karanlıktı. Nefes alıyor muydum ondan bile emin değildim.

Sesler birbirine girmişti. Ama hiçbirini seçemiyordum.

Öyle bir insan olduğunu düşünmezdim. Hayır hayır... O karanlık insanlardan değildi.
Hepsini kafamda kurmuştum öyle değil mi?
Rüyadaydım.
Evet evet. Olamazdı.

Sanırım.
Kendimi kandırmayı kesmeliyim.

O bana dokundu.
Bırak desemde bırakmadı.
Abartıyor muydum?
Asla.
Nefret etmeliydim.
Hâlâ kafamda o çocuk yer aldığı için nefret etmeliydim!
Allah kahretsin ki onu sevmiştim!
Allah kahretsin ki onu unutamamıştım!
Neden insanlar birbirini kandırmak zorundaydı?
Neden bir kez olsun kimse beni gerçekten anlamadı?
En azından kimse anlamayada çalışmadı.

Her şey karşılıklı.
Sert ise sert.
Yumuşaksa gereken kişiye yumuşak.
Nokta.


Batu'nun ağzından

Yağız ile dondurma almaya gittiğimizde sırf Doğa ve Kaan başbaşa kaldığı için hızlı davranmıştım. Elimizde poşetlerle oturduğumuz yere yaklaşırken Doruk'un bağırma sesini duydum:

"Ne yapıyorsun lan!? Pezevenk! Kardeşime yan gözle mi baktın oğlum sen!? Kardeşim gibi gördüm bu kızı sana emanet ettim lan! Yaptığına bak! Ne yapacaktın kıza!? Öpecek miydn!? Taciz mi edecektin!? Yazık değil mi lan benim miniğime!" Diyordu Doruk bir yandan Kaan'ı yumruklarken. Bir süre hareketsiz kalmış, gözlerim Doğa'yı aramıştı.

Oradaydı.
Hemen yanlarında.
Titriyordu bir yandan.
Doruk'a bir şeyler söylüyor gibiydi ama Doruk Kaan'a yumruklarını savururken onu duymuyordu.

Elimdeki poşetlere yere attığım gibi koştum Doğa'nın yanına. Ben gittiğimde bilinci kapalıydı.

"N'oluyor lan!? Kıza noldu oğlum?" Dedi Yağız.

Doğa'nın yüzünü ellerim arasına aldım ve hafif elimle yalpaladım uyanmadı.

Nabzını yokladım. Gayet iyiydi. Muhtemelen bayılmıştı.

Panikatak?

Ya kötü olduysa.
Allah kahretmesin ben bu kızı iki dakika yalnız bırakamam. Peki ya Doruk neden Kaan'a vuruyordu?

"N'olduğunu anlatacak mısınız?" Dedim ve sakin bir şekilde Doğa'yı şezlonga yatırdım.

Doruk onun yanına ilerlemedi. Sadece öylece donup Doğa'ya baktı.

"Oğlum ben kimseye mi güvenmeyeceğim lan? Hiç mi şu kıza saygınız olmaz. Canı çıkıyordu lan serada çalışmaktan! Annemlerin işlerini görmekten canı çıkıyordu! Nefes alsın diye geldik oğlum!" Dediğinde hâlâ ne olduğunu anlayamamıştım. Kaan bu olayın neresindeydi? Ama Doruk'u bu kadar sinirlendirdiyse ve olayın içinde Doğa'dan varsa bende sinirleneceğe benziyordum.

"Dokunmuş lan kardeşime! Bırak diye feryatlarını duydum lan ta suyun dibinden! Altına almış kıza bağırıyordu oğlum! Ben bu kıza dokunmaya kıyamıyorum! Canı acır kardeşimin diye! Astımı var lan krize girdi kız! Ben bağırmadım bir kere buna! Bir kere olsun sesimi yükseltmedim! Yükseltirsem de içim acırdı lan!" Dediğinde Doruk beynimden vurulmuşa döndüm. Kaan bunu gerçekten yapmış mıydı? Hareketlerinden belliydi zaten Doğa'ya karşı bir şey hissettiği.

Senin Doğa'n BuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin