2. BÖLÜM

1 0 0
                                    


O gün geldi çattı. O şeref yoksunu ile bugün karşı karşıya gelecektim. Az sonra belki de çatışmada olacaktım kim bilir? 

Planımız şu şekildeydi. Yine tek gidecektim. Yani o öyle sanacaktı. Kendi arabam ile gidecektim tarif ettiği yere. Ekibim de arkamdan gelecekti. Küpe takacaktım dinleme cihazı olan küpeden. Bir de bana çip yerleştireceklerdi. Allah'ım ben sanki kendimi koruyamıyorum da bu kadar önlem alıyorlar.

Arabama bindim tam çalıştıracaktım ki, amcam geldi. Yine beni caydırmaya çalıştı. Benim felsefem de davadan dönmek yoktu. Amcam beni hâlâ ikna edememişti. En sonunda alnımdan öpüp. Arkamdan gelecek ekipte kendisinin de olacağını belirtti.

1 SAAT SONRA

Sonunda varmıştım bahsettiği yere. Üzerimde iki silah iki çakı vardı. Düşmanımın leşini çıkartmadan gitmeyecektim tabiki.

Yavaş yavaş nehire doğru ilerledim dolunay çıkmıştı. Mükemmel bir şekilde gövdesi nehre yansıyodu. Bahsettiği yer burasıydı. Arkamdan çıtırtı sesleri duydum. Geliyordu piç kurusu. Hemen arkamı döndüm. Yüzünde maske vardı. Siyah bir maske. Ama vücudu o kadar iriydi ki. Yanında kaybolabilirdim. Kasları ben hariç tüm kadınlara dudak ısırtacak türdendi.

"Hoşgeldin savcım" dedi. Sesinde ki o tonlama gayet iyiydi.

"Hoş bulmadım, şeref yoksunu" dedim. Kahkaha attı. Kahkahası sinir bozuyordu.

"Yakından daha güzelmişsiniz" dedi. Sinirlerim ile mi oynuyordu?

"Sanane oğlum" dedim. Ardından, "ne istiyorsun benim ailemden"

"Bunun cevabını daha önceden söylememişmiydim savcım" dedi. Sinirlerimi bozuyordu.

"Farz et ki ben tekrar duymak istiyorum" dedim. Aramızda beş adımlık bir mesafe vardı ve az önce söylediğim o cümle ile dörde inmişti.

"Seni" dedi. Elimi silahıma attım. Silahı çektim.

"Bende cesedini" dedim. Sakin bir şekilde.

"Savcı zorluyorsun bazı şeyleri" dedi ve eli maskeye gitti. Birden çekti. Yüz hatları çok belliydi. Kahverengi hareleriyle benim amcam ve kuzenim dahil kaç kişinin ölümünü izlemişti. Yakışıklıydı ve gayet karizmaydı.

Sakin bir şekilde elimdeki silahı tutuyordum elim tetiğe gitti. Hemen beynini patlatmak istiyordum. Ve tetiği çektim. Silah ateş etmişti ama o bir hareketi ile sıyrılmıştı mermiden. Ne olduğunu anlamadan elime bir kere vurup silah havada süzülürken tuttu.  Ben dengemi kaybettim ve sendeledim. Neyse ki düşememiştim.

"İyi hareketti" dedim ve onaylar şekilde başımı salladım.

"Savcı beni öldüreceğini mi sandın cidden?" dedi.

"Amacım bu asla değildi" dedim. Arkasına doğru yürüdüm. İstese zarar verebilirdi ama benden bilgi almadan bırakmayacaktı. "Peki neden ben?" dedim hemen ardından. Güldü.

"Benimle uğraşan sendin savcı" dedi. Bu sefer ben güldüm.

"Seri katil olmasaydın uğraşmazdım herhalde" dedim alaycı bir ses tonuyla.

"İyi ki de uğraşmışsın Mira" dedi bu sefer ismim ile hitap etmişti.

"Samimiyeti ilerlettiğimizi düşünmüyorum. Savcım iyiydi" tam arkasına geldiğimde arkasına dönme tenezzülünde bile bulunmadı. Fırsat bu diyip ikinci tabancamı çıkarttım. Ensesine dayadım ki, amcamın sesi duyuldu. Aniden arkasını döndü. Ne olmuştu gözlerim kararmıştı. Vurulmuş muydum? Vurulsaydım acı çekerdim. Ses bile çıkmamıştı. En son duyduğum ses.

"Seninle tekrar görüşeceğiz Mira"

                               ❤️

Sıcak bir yatağın içinde yatıyordum. Ne ben sıcak bir yatağın içinde miydim? Ne oluyordu? En son ben o şerefsiz ile görüşmüyor muydum? Aklılımda bir  sürü soru vardı. Hangi birini kim cevaplayacaktı? Kapı açıldı. İçeri giren amcamdı. Derin bir oh çekmiştim.

"Güzelim uyandın mı?" dedi.

"Uyandım" dedim.

"Ne sormak istiyorsan sorabilirsin" dedi. Biliyordu aklımdaki milyonlarca soruyu.

"En son ben o şerefsiz ile görüşmüyor muydum?" dedim.
Güldü. "Evet güzel kızım, o şerefsiz sana elektro şok verdi" nasıl olurdu bu ya?

"Amca onu geberticem" ama her yerim ağrıyordu.

"Dur be kızım, bu ne enerji?" dedi dalga geçercesine.

"Amca ne oldu sen tam olarak anlat"

"Tamam peki. Biz bir silah sesi duyduk sana birşey oldu sandık ve geldik. Ama yoktu kimse yoktu sadece sen vardın. Yerde yatmıştın. Korktum kızım çok korktum. Kardeşim ve yeğenimden sonra seni de kaybetmekten korktum. Ama hiçbir yerin yaralı değildi. O zaman bir oh çektim. Rahatladım. Vücudum kendini saldı. Ensende kızarıklık vardı. Bu kızarıklık ya elektro şok ya da darbe iziydi. Bayıltmak istedi çünkü ona zorluk çıkarırdın" dedi. Sesi acı ve nefret karışımı çıkıyordu.

Gözümden sinir göz yaşı döküldü. Sinirlenmiştim. Hazırlıklı olmalıydım. Bunun eğitimini yıllardır almıştım. Nasıl olurdu da yakalayamadım? Nefretim büyüdü. Sinirlerim tavan yapmıştı.

"Ne olursa olsun yakalamalıydım" dedim.

"Kızım, yakalayacağız merak etme" dedi. Dudaklarını alnıma bastırdı. Ve kapıya yöneldi. "Kızım yat uyu benim birkaç işim var" kafamı onaylarcasına salladım. Bir kaç dakika boyunca tavanı izledikten sonra uykunun kollarına kendimi bıraktım.

~
"Ah!"

"Ne oldu güzelim" dedi. O mükemmel sesin sahibi. Mükemmel ve ürkütücü bir sesi vardı. Elleri saçlarımda geziniyordu. Eli bir noktaya gelince sızıdan ölüyordum.

"Sen kimsin?" dedim.

"Hatırlamadın mi beni savcım?" dedi sesin sahibi. "O gün seni yanıma almayı çok istedim"

"O gün?" dedim, soru sorar bir tavırla.

"Savcım, ateşli bir gündü" dedi alaycı bir tavırla.

" Sen kimsin lan" dedim ve yattığım yerden doğruldum. Aklıma yeni gelmişti doğrulmak yüzüne baktım. Yüz hatları belirgindi. Ela gözlerinde hep aynı ifade vardı. Bu kişi çetenin elebaşıydı. Amcamın katiliydi. Abimin katiliydi. Ve ben onunla şuan aynı yataktaydım. Neler oluyordu? Dikkatlice baktığımda el gözleri bana ışıltıyla bakıyordu. Gözlerimi yüzünden çekip onu süzdüm üzeri çıplaktı. Dua edip hemen üzerimde ki çarşafı kaldırdım. Tül gibi gecelikten başka birşey yoktu.

~

"Kızım uyan!" diyen bir ses omzumdan tutup beni sarsmıştı. Uyandığımda karşımda amcamı görmek beni mutlu etmişti. Kalkar kalkmaz çarşafı kaldırdım. Pijamalarımla yatıyordum. İçimden derin bir oh çektim.

"Ne oldu birtanem, ne oldu anlat bakalım" dedi amcam.

"Sadece bir kabustu" dedim. Doğruldum. Etrafı inceledim. Amcama döndüm.

"Amcacığım sen beni aşağıda bekle ben geliyorum" dedim amcam odadan çıktı. Sadece bir kavuştu o gördüğüm bir kabustu. Yatak başlığına sırtımı dayadım. Ayaklarımı karnıma çektim ve alnımı dizlerime yasladım. Telefonumdan bildirim sesi geldi. Başımı dizlerimden kaldırıp komidine baktım. Telefonu elime aldım

0567***: İyi oldun mu savcım? 
Siz: Sen kimsin?
0567***: Ama savcım ayıp oluyor,  ya hani baş başa dolunayın gövdesinin düştüğü yerde.
Siz: Şeref yoksunu ne var? Ne istiyorsun?
0567***: Daha önce de söyledim, seni
Siz: Seni geldiğin o boka sokacağım.
0567***: Sakin be savcım sakin

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DOLUNAYIN GÖVDESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin