Müzik sesi gittikçe artıyordu. Kasabadaki gençlerin çoğu buradaydı.
Gözlerim tek tek insanlara dokunuyordu. Alkol stantlarının önü doluydu. Tedirgin bakışları hissetmek zor olmuyordu. Benden korktuklarının farkındaydım.Megan 'ın buraya doğru geldiğini görünce gülümsedim. Ama o bana karşılık olarak bir şey yapmadı.
"Amaris, konuşmamamız lazım." Kolumu tutmuştu. Beni hemen tenha bir yere çekmek istediği belliydi, etrafı kolaçan ediyordu."Ne hakkında?" Kaşları, sen ciddi misin dercesine havalandı ve derin bir nefesi ciğerlerinden dışarı savurdu.
"Senin hakkında. Konuşmamız lazım." Telefonlarına niye cevap vermediğimi soracaktı, yani öyle umuyordum.
"Yanlış bir şey mi yaptım, ne bu telaş?" Yüz ifadesinde değişiklik yoktu.
"Bana haber vermeden parti ver, telefonlarımı açma aferin ya. Neyim ben can sıkıntını giderecek bir oyuncak mı?" Biri onu doldurmuş olmalıydı. Onun cümleleri değildi.
"Megan, çok ani gelişti. Sen aradığında geç kalacaktım o yüzden açamadım başka bir amacım yok. Oyuncağım falan değilsin. Kim doldurdu seni?" Gözlerini tavana çevirdi.
"Ben sadece telaşlandım. Hiçbir şekilde haber vermedin. Korktum, endişelendim." O hala tavana bakarken kendime doğru çekip sıkıca sarıldım.
"Korkulacak bir şey yok. Sadece klasik bir parti." Megan duygusaldı hiç tahmin edilemeyecek kadar duygusal hemde.
"Amaris, Drake nerede? Senin parti vermeni istemeyen o değil miydi şimdi nasıl izin verdi?" Yavaşça uzaklaştım.
"Hiçbir şey sandığın gibi değil." Anlamadığını belli eden bakışlarına dudak büktüm.
''Anlatacağım, her şeyi emin ol. Sadece bu akşam müsaade et, eğlenmek istiyorum.'' Hiçbir şey demeden yanımdan uzaklaşmaya başladı.
''Eğlen Amaris, bu anların keyfini çıkar.'' Kızgındı biliyordum ama beni affederdi her zaman affetmişti.
Müzik vücudumun her bir noktasına temas ediyor, hareketlerimi kontrol ediyordu. Megan ile konuşmamızdan sonra ortalarda gözükmüyordu. Çok fark edilmiyordu belki ama çoğu göz benim üstümdeydi. İstemsizce kahkaha attım. ''Sakin olun, kimseye zarar gelmeyecek.'' Alkol istiyordum, içecektim kimse bana engel olamazdı.
''Bana bi tane daha versene.'' Yüzüme bakmayı kesmeyen barmene yaklaştım. ''Duymuyor musun?'' Gerilememle bana bakmayı kesti. Kadehi bana uzattı. Tam ben alacakken başkası aldı. Hızlıca elin sahibine baktım. Oydu, doğum günü kızı. Partisi mahvolan kız, mahveden ben.
''Rebeca, tatlım seni görmek ne güzel.'' Yalandan gülümsememe karşılık verdi.
''Eski günlere döndüğünü bilmiyordum. Yeniden parti vermeye başladın demekki.'' Bana olan siniri her haliyle belli oluyordu.
''Hiçbir şey eskisi gibi değil. Yeniden değil tatlım yeni ben artık.'' Alkolü bana bakmadan dikledi, kadehi sert bir şekilde tezgâha bıraktı. Fırlattı da diyebiliriz.
''Benim doğum günü partimin olduğu gün mü yenilenmek istedin? Ne yapmaya çalışıyorsun? Rol çalmaya çalıştığının buradaki herkes farkında.'' Güldüm, sinirleneceğini bile bile güldüm.
''Rol çalmaya çalışıyorsam niye senin partine kimse gelmedi? Yalnız kalınca buraya geldiğini anlamayan yoktur. Beni rahat bırak, eğlenmeme engel olamayacaksın Rebeca bu sefer buna izin vermeyeceğim. Umarım anlamışsındır.'' Barmene doğru döndüm.
''Değerli misafirime iyi bak. Aradığı şey burada değil bari içip buradaymış gibi hayaller alemine dalsın. Alışık olduğu şey sonuçta yabancılık çekmez.'' Bize doğru gelen adını bilmediğim ufak tefek olan kıza baktım.
YOU ARE READING
Kanlı İhanet Tılsımı
Actionİhanet, sevgiyi yok etti. Tutku oldu. Kan sevginin sembolü oldu. Sonu vahşet ile bitti. Kan ihanetin oldu. İhanet tılsımın.