Perşembe akşamı Nilda hastaneye kaldırılmıştı. Derisi çok fena soyulmuş, heryeri yara bere içindeydi. Nilda hastaneye sevk edildikten sonra hemen ameliyata alındı. 4 saatlik bir ameliyattan sonra Nilda odasına götürüldü, ama yanında sadece annesi Hatice Hanım vardı. Babası yıllar önce ölmüştü. Nilda uyandığında annesini yanında görünce, "Anne, ben neredeyim?" Diye sordu. Annesi Hatice Hanım ise, "Hastanedesin yavrum. Büyük bir trafik kazası geçirdin. Derin çok fena yüzülmüş. Doktor Bey 1 hafta boyunca hastanede kalman gerektiğini söyledi. Ama merak etme, seni olabildiğince çok ziyaret etmeye çalışacağım. Arkadaşların Kader, Nazlı, Eren ve Efe'nin hastanede olduğundan henüz haberleri yok. Onları bu akşam çok geç olduğu için arayamayacağım. Ama yarın onları arayacağım ve büyük ihtimalle 3. günde gelebilecekler. Sen burada dinlenmene bak. Sakın sağlığını bozacak şeyler yapma."
*
Nilda'nın hastanedeki 2. günüydü. Daha şimdiden çok sıkılmıştı. Acaba annesi arkadaşlarını aramış mıydı? İşte bunu çok merak ediyor ve istiyordu. Arkadaşlarını çok özlemişti. Ve ayrıca Nilda hastaneye geldiğinden beri garip birşeyler olduğunu düşünüyordu. Ailesi, doktorlar, hemşireler... Hepsi çok garip davranıyordu. Ama Nilda nedenini çözememişti. İnsanlar bir oradan bir buraya koşuşturuyorlardı. Acaba hastaneyle ilgili bir sorun muydu? Yoksa bir hastayla ilgili mi? İşte bu soruların cevaplarını Nilda çok merak ediyordu ama bulamıyordu.*
Yaklaşık bir saat sonra odasına bir hemşire geldi. Yüzü bembeyazdı, birşeyin olabileceğinden çok korkuyormuş gibi bir yüz ifadesi vardı. Sonra biranda Nilda, "Neden tüm doktorlar ve hemşireler bembeyaz ve birşeyin olabileceğinden korkuyorlar? Hastaneyle ilgili bir sorun mu var? Yoksa bir hastayla ilgili mi?" diye sordu. Hemşire ise daha da telaşlanarak, "Yok birşey, sana öyle geliyordur, biz telaşlı falan değiliz." dedi. Yalan söylediği her hâlinden belliydi. Ve bunun üzerine Nilda daha da telaşlandı. Birşey olduğu kesindi. Ama bunu sanırım hiçbir zaman öğrenemeyecekti.*
Nilda'nın hastanedeki 3. günüydü. Arkadaşlarının bugün geleceğini umuyordu, ve öyle de oldu. Arkadaşları, Nilda kahvaltısını bitirir bitirmez gelmişlerdi! Nilda hepsine sırayla sarıldı, en çok da Efe'ye. Efe onun platonik aşkıydı. Efe için herşeyi yapmayı göze alırdı. Ama bir tek sorun vardı, Efe Nilda'dan değil, Kader'den hoşlanıyordu. Bunu ona Eren söylemişti. Eren'le Efe çok iyi anlaşıyorlardı, bu yüzden Eren Efe'nin tüm sırlarını biliyordu. Ve bunlardan Nilda hakkında olanları ona söylüyordu. Kader'le de Nazlı en iyi arkadaşlardı, Nilda, Nazlı'nın kendisinin en iyi arkadaşı olmasını ve Efe'nin de kendisinden hoşlanmasını beklerdi. Ama durum tam tersiydi. Bu yüzden içinde Kader'e karşı beslediği bir kin vardı. Kız hem Nilda'nın platoniğini hem de en iyi arkadaş olmak istediği kişiyi çalmaya çalışıyordu sanki. Ama aslında Kader asla Nilda'nın dediği gibi onun platoniğini, arkadaşlarını çalmak isteyen biri değildi. Tam tersine narin, kibar ve sakin bir kızdı. Pek fazla arkadaşı yoktu. Ve en önemlisi de çok güzel bir kızdı. Çoğu erkeğin ideal tipiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşayan Ölüler (MOLA VERİLDİ)
ActionBir hastanede çıkan ve oradan da tüm şehire yayılan bir salgın. Bir zombi salgını. 5 arkadaş, Nilda, Kader, Efe, Nazlı ve Eren bu salgına karşı mücadele edebilecekler mi? Peki ya hayatta kalabilecekler mi? Eğer bunları merak ediyorsanız ve bu tür ko...