Gahyeon, uzun zamandır kardeşiyle oturup dertleşmediğini fark edince yastığını alıp Yeonjun'un odasına gitmişti.
Kardeşini elinde yastıkla görünce Yeonjun'un yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Ne zaman Gahyeon elinde yastıkla Yeonjun'un kapısına dayansa bütün gece uyumayıp sohbet ediyorlardı. Bunu uzun zamandır yapmadıklarını fark edince biraz kötü hissetse de kardeşinin onunla konuşmak istemesi hoşuna gitmişti.
Gahyeon Yeonjun için çok önemliydi. Ailevi sıkıntılarında bile onu hep ön planda tutar, o üzülmesin diye elinden geleni yapardı.
İkisi de sayısal seçmek istemiyordu fakat aileleri onları zorlamıştı. Bu durumda bile Yeonjun kendi istediğiyle değil, Gahyeon'un istediğiyle ilgilenmişti. Şimdi sorsanız, sayısal seçmeseydi ne olmak isterdi size söyleyemez. Ama Gahyeon'un tüm hayallerini liste halinde sıralayabilir.
Kardeşinin her mutlu anını kameraya alır, beraber dışarı çıktıkları her zaman kamerasını Gahyeon için açık tutardı. Bunu Gahyeon istediği için değil, hoşuna gittiği için yapardı.
İlişkilerinde Gahyeon hep bir şeyler yaşayan, anlatan tarafken Yeonjun hep dinleyen taraftı. Gahyeon ne zaman bir şeyler yaşasa, farklı duygular hissetse ilk Yeonjun'a gelirdi. Yeonjun ise kendi içine kapanır, hiçbir şey olmamış gibi yaşardı. Gahyeon daha önce defalarca kez ikizinin içini açmayı denese de başaramamıştı.
Ama bu sefer bir şeyler farklıydı. İkizine anlatmak istiyordu. Ona Soobin'i anlatmak istiyordu.
Başlarda sadece karşısındaki çocuğu kırmamak için konuşmaya devam etse de artık o da Soobin için bir şeyler hisseder olmuştu. Sabahları okula gitmeden konuşuyorlar, okulda derslerde gizlice mesajlaşıyor, gece ise birbirleriyle konuşarak uyuyorlardı.
Aslında konuştukları konular hep arkadaşça ve sıradan da olsa Soobin'in flörtleri sayesinde Yeonjun arkadaşça konuşmadıklarını hiç unutmuyordu. Buna rağmen onunla konuşmaya devam ediyordu. Yavaşça ona kapılmaya başladığının farkındaydı ve bu Yeonjun'u rahatsız etmiyordu. İlk kez birine güvenmeyi seçmişti. Belki de güvenmemesi gereken birine güvenmişti.
"Anlat bakalım, ne oldu da yanıma geldin sen?"
Gahyeon şımarık hareketlerle ikizine sarılmıştı. "Küçük kardeşimi özlemiş olamaz mıyım?"
Küçük kardeşim demesiyle Yeonjun sahte bir sinirle Gahyeon'un koluna vurmuştu.
"Ben senin küçük kardeşin değilim."
"Nasıl değilsin ya! Senden tam 19 saniye önce doğdum ben. Basbaya küçüksün işte. Ufaklık."
"Bana ufaklık deme."
"Ufaklık! ufaklık!" Ufaklık diye bağırırken aynı zamanda da Yeonjun'un yanaklarını sıkmaya çalışıyordu. Tabii Yeonjunun izin verdiği kadarıyla.
Çok geçmeden ufak fiziksel kavgaları annelerinin kapıyı açmasıyla durmuştu. "Eğer birlikte kalacaksanız biraz daha sessiz olun. Babanızın başı ağrıyor."
"Tamam anne." İkisinin aynı anda cevap vermesiyle kadın kapıyı kapatıp çıkmıştı. Çıkar çıkmaz da Gahyeon bir iç çekmişti. "Sen olmasan bu ailede napardım bilmiyorum."
"Sen bir şekilde hayatta kalırdın, ya ben?"
Gahyeon sessiz kalmıştı. Yeonjun her ne kadar konu Gahyeon olduğunda dişlerini çıkarsa da kendisine gelince korumasız yavru bir kediden farkı kalmıyordu. Bu durum Gahyeon'u üzüyordu ama elinden de bir şey gelmiyordu.
"Dökül artık."
Gahyeon biraz duraksayıp kafasında diyeceklerini toparladıktan sonra konuşmaya başlamıştı.
"Tamaammm... Benim hoşlandığım bir çocuk vardı."
Yeonjun şaşırmıştı. Şaşırdığı şey ikizinin birinden hoşlanması değil, onun bunu daha yeni öğrenmesiydi.
"Ve ben bunu yeni öğreniyorum öyle mi?"
"Kızma hemen. Öyle ciddi bir şey değil. Yakışıklı çocuk, ilgimi çekiyordu hep."
"Kim o?"
"Sen tanımazsın."
"Peki şimdi, hala ilgini çekiyor mu?"
"Yani, evet ama... Ya geçen şöyle bir şey oldu, bu çocuk Yubin unnieye yazmış. Benim numaramı istemiş. Unnie de ondan hoşlandığımı bildiği için vermiş. Ama hala ses seda yok."
"Çekindiği için sana yazmamış olmasın."
Gahyeon jest ve mimikleriyle anlattığı her şeyi resmen yaşarken bir yandan da sessiz olmaya çabalıyordu.
"Yahu çekinsin çekinmesine de, çok uzun sürdü! Acaba artık benden hoşlanmıyor mu?"
Bu dediğiyle Yeonjun gülümsemiş ve ikizinin saçlarını karıştırmıştı.
"O ne mümkün? Sen bu güzelliğinle herkesi aşık edersin kendine."
"Böyle düşünen bi sensin ama."
"Emin ol tek kişi ben değilim."
Sessizleşmeleriyle Gahyeon aklına gelen soruyu sormuştu.
"Sen, ya sen? Anlatacak bir şeyin yok mu?"
İkizinin sorduğu soruyla gülümsemişti Yeonjun, anlatmak istiyordu.
"Biriyle konuşuyorum..."
Yeonjun'un dudaklarından dökülen iki kelimeden sonra Gahyeon yerinde sıçramış ve çığlık atmıştı. Yeonjun ise otuz iki diş sırıtan kardeşinin ağzını kapatmaya çalışıyordu. "Hemen anlatıyorsun!"
"Ya anlatılacak bir şey yok. Benden hoşlanıyormuş, bana yazdı. öyle bir buçuk iki haftadır falan konuşuyoruz."
"Ee, sen ne hissediyorsun? Yahu anlatsana!"
"Bağırma bak yine annem gelecek."
"Bağırttırma o zaman."
"Ne hissettiğimden emin değilim. Ama sanırım, ben de bir şeyler hissediyorum ona karşı."
Gahyeon yerinden kalkmış ve şokla ağzını kapatmıştı. "Aman tanrım, Choi Yeonjun aşık olmuş."
Yeonjun eline aldığı yastığı kardeşine fırlatmıştı. "Ya ne aşkı! Yok aşk maşk. Hoşlanıyorum işte."
"Bunu her zaman göremeyiz. Tadını çıkarmam lazım. Ee kim bu şanslı kişi?"
"Tanımazsın."
he ayn tanımaz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red fox ✓
Teen FictionSoobin çok hoşlandığı Gahyeon'a yazmak yerine ikizi Yeonjun'a yazar # 1 - yeonbin