Pencereden esen rüzgar ıslak gözlerime doğru vurunca doğrulmam gerektiğini anladım.Kulaklığımda çalan The Blower's Daughter şarkısını yarıda bırakıp kulaklığı hızla kafamdan çıkardım ve yatağa doğru fırlattım.Hala yatakta oturuyordum.Ayağa kalkacak gücü kendimde bulamadığım için başımı iki elimin arasına götürüp derin nefesler almaya başladım.Herşeyi bir kenara bırakıp kalmam,hayatıma devam etmem gerektiği bariz bir şekilde ortadaydı.
Gözlerimi elimin tersiyle sildikten sonra yavaş bir şekilde doğrulmaya çalıştım.Ayağa kalkıp tam vücudumu esnetecektim ki gözlerim kararmaya,başım ise dönmeye başladı.Hızla yatak başlığına tutunup gözlerimi kapattım.Tansiyonumun bu kadar düştüğünü fark etmemiştim.Birşeyler yemem gerektiğini açlığımdan değil de tansiyonum düştüğü için anlamam ile burnumdan gülmem bir oldu.İlk defa kendime acıdığımı hissettim.
Evin salonuna doğru adım atmaya başladığımda gelen o acı koku yüzünden neredeyse düşüp bayılmaya hatta ölmeye hazırdım.Bu koku bana çocukluğumu,sevdiklerimi,evimi,bu koku bana beni hatırlatıyordu.İşin acı olan tarafı bu kokunun anneme ait olmasıydı.Canımı en çok yakan şey ise bu kokunun daha üç gün önce bana sarılması,beni öpmesiydi.Şimdi nasıl olurda toprağın altında olurdu?
Tam sağımda duran komidinin üstünde duran fotoğrafa göz ucuyla bakıp titreyen ellerimle yavaşça kavradım.Fotoğrafta annemin gülümsemesini görmemle gözyaşımın yanaklarımdan süzülmesi bir oldu.Parmağımı annemin fotoğrafının üstünde gezdirirken aklımda canlanan anılar göğsümün sıkışmasına neden oluyordu.Fotoğrafa son bir kez bakıp acı ile yüzümü buruşturdum.Çok sevdiğiniz insanların yokluğunu hiç düşünmediğinizde gelen ve sizi ayıran o şey her ne ise belki dünyanın en acı hissi olabilir.Tıpkı benim annemin yokluğunu hiç düşünmediğim gibi.
Fotoğrafı komidine geri bıraktıktan sonra evin duvarlarına,koltuklarına,neredeyse benim boyumda olan birkaç bitkiye ve beni en kötü yapan fotoğraflara son birkez bakıp kendimi hızla balkona attım.Hızla demirlere tutunduğum için bedenimin yarısı neredeyse dışarıda kalmıştı.Kafamı aşağı sarkıtarak nefes alıp verdiğim için neredeyse kusacaktım.Bunun beni rahatlatmasının aksine dahada kusturacak duruma getirmesi kafayı yememe neden olacaktı.Kendimi rahatlatacak veya sakinleştirecek hiçbir şeyin olamaması canımı daha çok yakıyordu.Fakat kontrolümü elden bırakmaya niyetimin olduğunu hiç sanmıyordum.İlaç şişesini kafama dikecek kadar kaybetmemiştim kendimi.Bu durumu bir süre atlatacağımı zannetmiyorum ama en azından annem için kendime zarar vermiyecektim.
Bir an önce toparlanmak istiyordum fakat her yerde annem vardı.Saçımı bağlamak için kullanacağım annemin tokası,birazdan yiyeceğim yemekleri annemin önceden yapıp benim için buzdolabına koyması,hatta toparlanmak için bile sadece annemi düşüncek olmam.Kısacası heryerde annemin olması çözceğimi zannetmediğim nadir sorunlarımdan biriydi.
Ben kendimi hep güçlü bir kız olarak bildim.Ta ki annemin bir gece yanıma gelip "Hayat senden sevdiğin şeyleri aldıktan sonra güçlü olmayı öğreneceksin" sözünü ciddiye aldığım zaman.Ben hiçbir zaman güçlü olmayan sadece hiç acı çekmediğim için kendini güçlü sanan bir kız olmuştum.Bunun farkına ise çok geç düşmüştüm.Belki de bunu daha önce düşünüp sevdiğim şeylerin yokluğuna önceden kendimi alıştırmadığım için yaşıyorumdur bu acıyı.Ben kendimin güçlü olduğuna inanmıştım artık,eskisi kadar mutlu olmayacağımı anladığım için böyle geliyodur belki hepsi ama öyleyse bile bana eskisi gibi olamayacağımı şimdilikte olsa inandırmıştı kendime.
Kapının alacaklı gibi çalınması ile irkildim.Aslında irkilmeme sebep olacak bir şey yoktu çünkü kimin geldiği gayet belliydi.Ayaklarımı zar zor hareket ettirerek kapıya doğru ilerlemeye koyuldum.Dolaşıklıktan taranmayacak saçlarım ve perişan halimle kapıyı açtığım gibi Bade'nin sımsıkı kucaklaması bir oldu.Biraz önce balkondaki havanın iyi gelmeyip,Bade'nin kucaklaşması kanımı ısıtınca bende ona karşılık verdim.Bade'nin geldiğini kapının çalımasından da tahmin etmiştim.Bana sarılırken bir yandan saçlarımı okşuyor bir yandanda insanı güvende hissettiren derin nefesler alıp veriyordu.Kendimi annemin ölümünden sonra ilk defa bu kadar güvende hissediyordum.Beni sanki boğmak ister gibi sıkıyor ama bu beni rahatsız etmiyordu.Daha da iyi hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia
RomanceAğır bir beden taşıyan küçük bir ruhum.Aynı zamanda o küçük ruha büyük acılar veren bir bedenim ve ben işte tam bu yüzden kaybettim... Benim küçük ruhum büyük acıları,ağır bedenim ise küçük ruhumu kaldıramadı.