Çok normal bir hayatım vardı . Sabah kalkar okula giderdim
akşamda eve gelirdim. Hayatımdaki tek anormallik ailemin
bileğimdeki bilekliği çıkartmamamı istemeleriydi. Eskiden bunu
çok merak ederdim ama zamanla merkakım silinmişti . Gerçi artık
onlar çıkartmamı isteselerde çıkartmazdım çünkü bilekliğimi çok
seviyordum ve ayrıca anneannem den bana kalan son şeydi .
Bilekliğim büyük ihtimalle bileğim ile bir bütün olmuştur.
Bilekliğim..
Ben zenginin olan AKTÜRK ailesinin küçük kızı Elissa Aktürk, bir
tane de ablam var Lina Aktürk . Ben abartılı giyinmeye bayılan
biriyim Lina ise benim tam tersim giyinir sade ama şık. Ben iki gün
sonra 18 yaşıma giriyorum ve çok heyecanlıyım . Okulum ise bir ay
önce bitmişti sınav sonuçlarını bekliyordum. Üniversite olarak da
moda tasarımı okumak istiyordum . Hayallerim bu yöndeydi ta ki
iki
gün sonraya kadar yani doğum günümde. Doğum günümün
sabahında uyandığımda da bileğimdeki bileklik kopmuştu. 10 yıldır
bileğimde olan bileklik ilk defa kopmuştu. Kendimi hiç iyi
hissetmiyordum . Koşar adımlar ile annemin odasına gittim . Saat
yeni yedi olduğu için Annem hala uyuyordu.
- Anne kalk
- Ne oldu kızım bu ne telaş?
-ANNE bilekliğim kopmuş
-Hangi bileklik?
-Anneannemin bilekliği
-Hayır ! Şimdi olmamalıydı hele çok erken
-ANNE ne oluyor?
Annem beni hiç ama hiç dinlemiyirdu . Annemi ilk defa bu kadar
endişeli görüyordum. Annem koşar adımlar ile aşağıya indi.
Çalışan kadınlara ;
-Mehmet nerede?
-Efil hanım ,Mehmet bey bahçede oturuyor efendim
Annem bu seferde aynı hızla bahçeye çıktı. Annem normalde
geceliğiyle asla aşağıya inmezdi ama bugün bunu bile
önemsemiyordu
- Mehmet
Babam annemin bağırması ile ayağı kalktı
-Güzelim ne oluyor?
- Mehmet Elissa nın bilekliği kopmuş ne yapacağız
-Ne ? Ama daha erken
-Evet erken ve biz kızımıza hele hiçbir şey öğretmedik
Anne ve babamın ne dediklerini zere kadar anlamıyordum. Ben
neye hazır değildim
-ANNE Baba ben neye hazır değilim ? Ne oluyor?
-kızım özür dileriz
-ANNE ne diyorsunuz? Anne...
Tam o esnada bir ses duyuldu bahçeye elliye yakın pelerinli adam
girdi ve ben hala hiçbir şey anlamıyordum. Pelerinli adamlardan
biri hepsinden daha öndeydi ve konuşmaya başladı
- Sizin ile tekrardan buluşmak bizim için büyük bir şeref
Babam adamın konuşması ile bir adım öne çıktı
- Daha iki yıl vardı neden erken geldiniz
-çünkü kraliçemiz rahatsızlandı Elissayı son bir kez görmek istiyor
-Durumu nasıl?
-Çok ömrü kalmadı efendim
Babam bu sefer bana dönerek
-kızım sen de bu adamlar ile gidiyorsun
- Ne dediğinin farkındamısın baba
-özür dilerim kızım böyle olası gerekti
-Ne özürü baba ne saçmalıyorsun sen ...
Dediğimde arkamdaki adamlara baş işareti yaptığında iki adam
bana doğru gelmeye başladılar . Babam başını eğmiş bana
bakmıyordu annnem ise sadece ağlıyordu . Adamlar bana doğru
gelmeye başladıklarında çok korkuyordum korktuğum için de
koşmaya başladım. Hayla ne olduğunu anlamamıştım . Bileklik ile
ne alakası vardı ? Babam neden öyle bir şey yaptı , benden neden
özür dilediler ve en önemlisi garip giyinimli ,pelerinli adamlar
kimlerdi? Aklımda bu ve bunun gibi pek çok soru dönüyordu ben
ise nereye gitdiğimi bilmeden koşuyordum ta ki önüme en fazla
yirmili yaşlarında gibi görünen,uzun boylu ve yakışı bir adam
çıkana kadar. Ay ben ne saçmalıyorum ?
-Merhaba Elissa
-Siz kimsiniz ve benden ne istiyorsunuz
-Korkma Elissa biz dostuz düşman değiliz
-Sizi anlamıyorum
-Ben Mavi gece imparatorluğunun baş muhafızı Aras Akay
-ne imparatorluğu? ne muhafızı ? Sen ne saçmalıyorsun
-Anlaşılan ailen sana hiçbir şey anlatmamış. Şimdi gitmemiz
gerekiyor
-Ben hiçbir yere gelmiyorum
-sen öyle san
deyip elini bana doğru kaldırıp birşeyler mırıldandığında sanki yer
ayaklarımın altından kayıyordu. Başım dönmeye başladığında
artık dengemi sağlayamıyordum tam yere düşeceken arkadan
vanilya kokulu biri beni tuttu sonrası zaten karanlık...